Rüyalarımda Ne İşin Var?Üçüncü dersin de sonuna gelmiştik ve daha şimdiden yorulmuştum. Matematik kitabının kapağını kapattığımda Leyla çoktan ayaklanmış beni çekiştiriyordu:
"Diğer teneffüslerde soru çözdük, şimdi hava alma zamanı!"
"Ya Ron, yorgunum ben!"
"Hermonie itiraz yok diyorum! Hadi!"
Göz devirerek kalktım sıramdan, çelimsiz kollarım ona karşı koyamıyordu zaten.
Koluma girmişti, koridorda yürüyorduk:
"Bensiz çıksan olmuyor muydu bahçeye?" diye sızlandığımda yüzüne yerleştirdiği çapkın ifadeyle baktı bana:"Seni görmeden iki dakika duramıyorum! Sana çok aşığım Güneeş!" dedi kahkahalarının arasından. Ben de gülüp etrafa göz gezdirdim, kimse bunları duymamıştım umarım.
"Sus kızım, bizim sapık sanacaklar!"
"Aa, niye ayol? Sevilmiyecek kız mısın?!"
"Değilim tabii!" dedim saçlarımı savururken.
Aramızdaki gülüşmeyi yabancı bir ses böldü:
"Geçmiş olsun tatlım, dün bayılmışsın."
karşımda duran kız tanıdığım biri değildi ama, bayıldığımda görmüş olacak herhalde diye düşünüp tebessümle karşılık verdim:
"Sağ ol, iyiyim şimdi." yine gülümseyerek uzaklaştı yanımdan.
Aşağı inene kadar tanımadığım bir sürü kişiden geçmiş olsun cümlesini duymuş, bütün gözlerin hedefi olmuştum.
Kendimizi bahçeye attığımızda derin bir nefes aldık:
"Bu neydi be? Kızım sen bütün okul bahçedeyken mi bayıldın?!""Ya ne bileyim ben!? Görenler görmeyene anlatmış herhalde! Herkes de bize bakıyor!"
dedim sahiden de bizi izleyen birkaç çift gözle daha karşılaşınca.
"Yavuz da aslan gibi çocuk. Baksanıza şu kızı kucağında taşımış ilk yardım odasına."
"Hayır bir de düşmeden yakalamış, aldığı gibi götürmüş. Çok cool çocuk yalnız, o olmasa kız kafasını yere çarpardı."
"Allah korusun beyin kanaması filan geçirirdi."
yanımızdan geçen kız grubunun konuşmasına kulak misafiri olduğumuzda, ağzım açık film sahnesi konuşur gibi konuşan kızlara bakıyordum.
"Popüler oldun kanka!" dedi Leyla, ki ben hala şaşkındım.
"Siz ona kendini prensinin kollarına atmış desenize kızlar!"
sözlerin sahibiyle bakışlarımız buluştuğunda, bütün vücudum öfke dolu lavlarla kaplanmıştı sanki, sözlerini özenle delirtmek için seçiyordu Simge.
"Ne diyorsun sen Simge?!" dedim ona doğru bir adım atarken.
O da aynı şekilde bana doğru bir adım attı, yeşil gözleri fel fecir okuyordu. Yılan şey seni diyesim geldi de, sustum.
"Bir şey demiyorum Güneşcim. Iıımm, sadece gerçekleri bir tek benim görüyor olmama üzgünüm. Sahiden bak..."
diyordu ağzını yaya yaya konuşurken. Ki bu küstah, zengin zübbesi konuşma tarzı içimde nefret patlamalarına neden oluyordu, konuşmasından bile tiksiniyordum.
" Paranoyak gibi kafanda kurduğun senaryolara inanmaya devam et, seninle camdan kaybedecek değilim."
diyerek hızlı adımlarla uzaklaştım. Sinirimi uç noktasını zorlayan bir şeytandı o, nefretimi ziyadesiyle hak ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüme Mahkum
General Fiction"Bak, bu çiçekler güneşi çok sever. Yönleri hep güneşe dönük olur. Bu yüzden sana dönükler Güneş." gözlerimi ağır bir yük yaşıyormuş gibi devirdiğimde yüzünde daha da eğlenen bir ifade oluştu: "Heey, esprim hoşuna gitmedi değil mi?" "Ölüme mahkum bu...