Bir haftadan fazla bir süredir derslerim çok yoğun olduğundan bölüm yazamıyordum. Bugün o kısır döngüyü kırmak için bölüm atıyorum. Umarım seversiniz. İyi okumalar!
Aptal Sarışın. Ah pardon sizi unutmuşum. Hemen anlatayım. Bu sarı civciv uçak yolculuğundan bir gün önce hastalandı. Ve ve ve ben yalnız gitmem diye işin içinden çıkacakken Niall bana Liam'ın benimle geleceğini söyledi. Ben de Liam'ı arayıp neden kabul ettiğini sordum. AMA LİAM'IN BUNDAN HABERİ BİLE YOKMUŞ. Sakinim. Ona kabul etmemesini söyledim ama o, olası senaryolar yüzünden kabul etmek zorunda kaldı. Birazdan uçağa bineceğim. Ve lanet Liam ortalarda yok.
"Harry! HARRY!" iyi insan lafının üstüne gelirmiş. Ona döndüm ve bir an kendimi sanki etrafımda kuzey kutbuna gitmek için hazırlanmış bir Lima gördüm. Gülmemi tutmaya çalışarak-ki başarılı olabildiğim söylenemez -
"Liam kuzey kutbuna gitmiyoruz, Londra'ya gidiyoruz. Bu ne. Ülkenin bütün kışlık ihtiyacını yanında getirmişsin."
O da altta kalır mı?
"Sen bi üşü, ben sana o zaman göstericem ben. Niall'a bakıcısını yolladım ondan geciktim bu arada."
Ooooooofff. Bi de bakıcı vardı değil mi. Tüh be yazık oldu kıza
"Bari tembih etseydin bunun hastalığı hiç çekilmez, hem hareketli hem mızmız diye."
"Etmez olur muyum. Kadın sadece güldü. Kendimi tutamadım ve garip garip baktım kadına. "
Biz uçağa nereden gideceğimizi arıyorduk ki bir hostes topluluğu geçti yanımızdan. Birisinin koluna dokundum sormak için.
"Bakar mısınız?"
Bir kadın arkasını döndü.
"Buyurun beyfendi?"
"Umm. Bizim 1245 numaralı uçuşa business class biletimiz var ama nereden gideceğimizi bilmiyoruz. Yardımcı olabilir misiniz bayan.."
"Kendall. Kendall Jenner."
"Yardım edebilir misiniz Bayan Jenner?"
Kadın kendi kendine bir şeyler mırıldanarak ve gülümseyerek bize döndü. Bir anda elini omzuma yavaşça koyarak
"Adınız neydi bayım?"
Çok yavaş ve ilgili sormuştu.
"H-Harry. Harry Styles."
Siktir ben niye kekeledim. Kalbim de hızlandı. Liam'a beni kurtarması için bakışlar atarken kadının küçük kıkırtısıyla ona döndüm.
"Bay Styles, benim uçuşuma denk gelmişsiniz. Sizi business classa bizzat ben götüreceğim. Yanınızdaki beyfendinin adını alabilir miyim?"
"Umm onla ilgili bir sorunumuz var aslında. Yanimda Niall Horan adlı arkadaşımı getirecektim. Bilet onun adına ama arkadaşım hastalandığı için yanımda Liam Payne'i getirdim. Bir sıkıntı çıkmaz değil mi?"
Kadın sıkıntıyla bir nefes verdi.
"Aslında sorun çıkar ama ben baş hostes olduğum için halledebilirim. Beni izleyin lütfen."
Kendall cilveli bir şekilde göz kırparak arkasına dönüp yürümeye başladı. Neye uğradığımı şaşırdım.
"Ne o Harry? Kadını çok mu begendin" kahkahaları arasında zor söyleyebilmisti.
"Liam eşcinsel olduğumu ikimiz de biliyoruz. Sadece bi an neye uğradığımı şaşırdım. Siktir toka getirmemişim. Bana bir tane kalem versene Lee"
"Off Harry off. Benim ne zaman kalemimi alsan kaybediyorsun."
Bu benim suçum değildi. Kendisi uçlu kalem kullanıp bütün saçıma takılmasına neden oluyor. Bne de bir sinirle çöpe atıyorum, sonra da kızmasın diye kayboldu diyorum.
"Senin görsel sanatlar okurken uçlu kalem kullanman benim suçum değil. Senin karakalem yapmak için kurşun kalem kullanman gerekmiyor mu?"
"Sevgili Harryciğim. Ben boşuna bölüm birincisi olup dünya turnuvasında ikinciliğe ulaşmadım. Al bir tane kurşun kalemim vardı şurada. Bak mavi ;) renkli olan."
Aldığım kalemle birlikte saçlarımın huzura kavuşmasıyla birlikte mayışmıştım. O kadar mayışmıştım ki Kendall'ın durmuş olduğunu fark etmedim. Beni ona çarpmamam için arkamdan çeken bir Liam'la birlikte yere düştüm. Bütün havalimanı bize döndü. Sessizce özürlerimi onlara sundum ve Kendall'ın yönlendirmesiyle yerimize oturduk. Burası çok rahattı. Sanki bir tüy yumağına oturuyordum.
Daha sonra kemer uyarı ışığı yanıp söndü. En büyük korkumun gerçekleşeceğini düşünürsem bu biraz tetikleyici oldu. Liam sevgi dolu bir gülümsemeyle elini uzattı. Ben de titreyen ellerimle zar zor kemeri takıp onun elini tuttum. Daha sonra ellerimize baktığımda ellerini tutmayıp kangren edene kadar sıktığımı anlayıp biraz elimi gevşettim. Türbülansa girince kalbimin birden fazla kez teklediğini hissedip yavaş lan gaç tane alıyon diye kendime sövdüm.
Liam çantasından hafif bir sakinleştirici çıkarınca hostes düğmesine bastım ve ayağımı sallayarak beklemeye başladım. Kendall gelince göz devirmemek için çok uğraştım.
"İyi misin Harry? Pardon Bay Styles? "
"Sadece bir şişe su istiyorum Bayan Jenner."
Şefkatli bir gülümsemeyle
"Bana Bayan Jenner demeyin lütfen. Sinirlerimi bozuyor. Kendall deyin."
Dedi ve su getirmeye gitti.
"Lan Lee. Bu benim iyice sinirlerimi bozmaya başladı. Beni bir yerden tanıyor gibi sırnaşıyor. Ama yüzü bana çok tanıdık."
Liam mal gibi kıkırdadı.
"Oğlum senin çocukluk anılarında bahsettiğin ilk ve orta okul da sana takan şu inek ken değil mi bu. Tanımına tam uyuyor yeni farkettim."
NEEEEE. Cidden mi yani. O kadar uçuştan buna mı denk geldim.
-3 saat sonra -
Sonunda uçaktan indik. 4 kere uçağın tuvaletine kusmamdan sonra mecalim kalmadı. Bir de üstüne jetlag var. Of Niall of.
Liam ve ben birlikte bir plan yapmıştık uçakta. Niall bizi sadece sesli olarak arayacağı için o arayana kadar kapının önünde beyleyecek, daha sonra ise o arayınca ortalıktan sıvışıp, bara gidecektik. Ah mükemmel bir plan biliyorum.
Niall dahisi bizi görüntülü aradı ve biz içeri girene kadar da kapatmadı. Ve içeriye girince de dışarı gösteri bitene kadar çıkamıyor olduğumuzu öğrendik. Bir de en ondeydik ki uyuma hayallerim de suya düştü. Daha etrafa yeni yeni yerleşiyordu orkestra.
Birkaç dakika sonra orkestra başlayacağı için herkes yerlerine oturmuştu. Liam'ın yanına oturan Kendall'la ne olduğunu şaşırdım.
"Senin burda ne işin var Kendall?"
"Harry? Bir arkadaşımın zoruyla geldim birazdan çıkacağım. Peki ya sen?"
"Benimki de aynı durum ama ben çıkamayacağım. Neyse birazdan başlıyor. Susmazsak insanlar bize yuhlayacak."
Kendall güldü.
Bir dakika sonra piyanist ve orkestra şefi geldi. Arkasına yani orkestraya dönüp selam verdi. Sonra bize döndü ve Tanrım. Siktir. Bir anda kendimi onun o mavinin mükemmel tonlarındaki gözlerine kilitli olarak buldum. İnce ama güzel dudakları birkaç milimetre yukarı kıvrıldı. Benim gozlerim onun vücudunu dolaşıyordu. Tanrım o ceketinin düğmeleri iliklenmemiş takım elbisenin üstünden bile belli olan karın kasları ve bicepsleri çok harika duruyordu. Ve aman Tanrım o kutsal ve büyük poposuna dar gelen pantolon. Siktir.
Mideme bir boklar oluyor. Ve bunu hiç sevmedim.
Evet. Bir bölümün daha sonuna geldik. Nasıl oldu anlamadım. Kendall yerine baska kimi ekleyebilirim diye düşündüm ama başaramadım. Diğer bölüm Liam'dan olacak çünkü bir sürprizim var ;) kendinize iyi bakın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simple But Effective ¦ L.S
FanfictionHarry'nin en sevmediği şey orkestra gibi sıkıcı şeyler. Ama Niall ölmeden önce yapılacaklar listesine bunu çoktan eklemiş bile. Peşinden en yakın arkadaşını sürüklemeyi düşünen ve bunu gerçekleştirmiş olan Niall, son dakikada hastalanıyor ve 2. kurb...