─ Bir pazartesi akşamı, bütün gün derslerle ve diğer insanların konuşmalarını dinlemekle geçen başka bir gündü.
August, trenin aniden durması ile evini geçtiğini farketti. Hemen trenden indi, son durakta olduğunu farkedince sessizce kendine küfür etti. Ayakta mı uyuyordu ne?
Işıkların olduğu tarafa doğru yürüyordu, adımları arka plandan gelen damla damla su sesiyle bir olmuştu.
"Merhaba?"
August'un sesi yankılandı ve takip ettiği ışık açılıp sönmeye başladı. August olduğu yerde durdu, nefes almayı bile bırakıp sesleri dinledi.
Adım sesleri. Diye düşündü. Adım sesleri vardı fakat ortada görünür bir vücut yoktu.Işığın son kez kapanmasıyla adım sesleri durdu, ama nedense August rahatlamamıştı.
Işığın ani açılımıyla önünde bir silüet gördü.
Vücudunun yüzde seksenini simsiyah bir madde kaplıyordu, canlı olmadığını hissedebilirdu bu kişinin August.
Nefes almıyordu.Karşısındaki kişinin gülmeye başlaması ile August geriledi. Gülen varlığa bağlı olan siyah maddeler ona doğru gelmeye başladı.
August'un bileğini yakaladığında ortam değişti, kısa süreliğine bir sahne belirdi.Bir AVM, üstünde bir grup adam ve ortalarında bir kız. Ne konuştukları duyulmuyordu, birkaç saniyelik bir görüntüydü. Adamların kızı AVM'nin çatıdan itmesiyle görüntü son buldu.
"Bir AVM." Dedi August sessizce. Onu tutan siyah el gevşedi. August koşmadan önce varlığın suratına baktı. Bu o idi.
August karışmış aklı ve bin bir düşünce ile ters yöne koştu. Arkasından biri geliyor muydu bilmiyordu ama kontrol etmeyi gerek görmedi.
Biraz daha ilerledi ve kendi sığabileceğini düşündüğü bir geçit buldu. Açmak için ellerini önündeki demir parmaklıkların üstüne koyduğunda gözünün karardığını hissetti.Öbür tarafta uyanmıştı, ayağa kalktı ve kafasından çıkmış beresini geri takıp üstüne kapşonunu kapattı.
Arka tarafındaki geçide baktığında asla görmek istemeyeceği bir şey gördü.Bedenini.
Öylece duruyordu. Cansız gibi. Kendine baktı, rengi hafifçe solmuştu.
Omzuna bir el yerleştiğini hissetti, bir an bile durup soluklanamaz mıydı?
Elin olduğu yere döndü, uzun simsiyah bir silüet. Sadece gözleri ve ağzının olduğu yerler beyazdı, bu sayede duygusuz suratını görebiliyordular."Eğil." Dedi. August 'Pardon?' diye bir cevap verse de kendi boyundan uzun olan kılıcı görünce eğildi. Kılıcı savurdu siyah adam, onlara doğru gelen üç-dört yaratık parçalara ayrıldı. Kılıç kendi kendine küçülüp bir yelpaze şeklini aldı.
"Kalkabilirsin." Dedi sakince silüet. August şaşkınca yürüyen simsiyah şeyi nedense takip ediyordu.
"Bana borçlusun." Diye söylendi bir yere kapıyı açarken. "Ben olmasam o yaratıklar kalbini çiğ çiğ yemişti.
August itiraz edecekken siyah silüet onu kapıdan içeri çekti, içeride birkaç kişi yanındaki şeye 'Selam Patron!' 'Merhaba Patron!' tarzı karşılamalar yaptı. Buradaki kimse canlı değildi, Patron da dahil. Peki, August burada ne arıyordu?
"Bu çocuk- Yine mi bu çocuk?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Dünya Portalı
ParanormalAugust, sen nefes alıyorsun. Bu, seni bize hem bağlayan hem de ayıran tek şey.