Lara, August'un sorusuna korku dolu bir bakışla baktı. August sorduğu şey yüzünden kendinden nefret etti fakat merak ediyordu.
Karşısında bir ölü durması sonuçta normal değildi.
Lara iç çekti."Ben bir saldırıda öldüm, August. Kötü bir şey söylemeye çalışmadığından eminim fakat lütfen buradaki hayaletlere böyle sorular sorma." Hafifçe gülümsedi.
"Burada ölümlerini unutmak veya suçlarını telafi etmek için duruyorlar zaten."
Lara ve August çiçekçinin önünde durdu, August kapıyı açtı ve ikili içeri dalar dalmaz burunlarına çiçeklerin kokuları doluştu.
Lara dükkanın sabihi olan hayalet ile biraz konuştu, hayaletin adı Bobby'ydi. Sevecen ve çalışkan bir adam gibi görünüyordu.Bobby geri döndüğünde August'a bir çiçek verdi.
"Bu çiçek sende olduğu sürece vücudun korunacak. Ve uyurken buraya geri dönebileceksin."
"Buraya geri dönmek?" Diye cevapladı August şaşkınca.
"Patron ona hatalarını telefi etmede yardım etmen gerektiğini söylemiş." Diye August'un aklındaki düşünceleri sonlandırdı Lara.
"Seni kurtarırken zarar verdiği canavarlar dolayı onu borçluymuşsun."
"Ben!-" Diye itiraz edecekti August ama vazgeçti ve yenilgiyi kabullendi.
Papatyaya benzeyen minik çiçeğe zarar vermeden neresine koyabilirdi ki? Cebi olmaz, çantası da yok..
Düşüncelerini okumuşcasına Lara, August'un kapşonunu indirip kulağına çiçeği taktı.
August ise bu harakete tepki olarak utanmış bir şekilde geriledi ve şaşkınca gözlerini kapatıp açtı."Aa, merhaba Nasty!"
August arkasına dönüp bakacak iken aniden gözleri karardı.
Nefes nefese yatağında uyandığında etrafa bakındı.
Odasındaydı, her şey rüya mıydı ki?Ayağa kalktı, kulağındaki çiçeği görmesiyle nedense yüzünde bir gülümseme oluştu.
Çiçeği çıkarmadan nazikçe üstünü giyindi ve kapşonunu kapadı, böylece kimse çiçeği göremezdi. Gerçi kendine böyle bir şeyi neden anlatıyordu ki? Her gün yapmıyor muydu bunu zaten?
Bir çiçeği veya anılarını gizlemek için değil, insanların ona bakışından rahatsız olduğı için takmıyor muydu?Aynada kendine bir süre baktı, gördüğü şeyin hoşuna gittiği söylenemezdi.
Salı günü, başka bir gün. Bir farkı yoktu.
Cidden uyuyunca Patron'un yanına mı gidicekti?
Bir grup hayaletin yanına gideceği için bu kadar heyecanlı olması normal miydi ki?Kendini bu tarz düşüncelerle okulda buldu. Sırasının yanında oturan 'popüler çocuğun' arkadaşları ile konuşmalarını dinlemek onun günlerini oluşturuyordu zaten. Fakat nedense bu konuşma ayrı bir şekilde ilgisini çekmişti.
Spor kulübünde olan Karl normalde pozitif ve enerjik biriydi, nedense bugün hiç uyumamış gibiydi.
Yine kedim hakkındaki o kabusu gördüm, tırmalama seslerinden hiç uyuyamadım tarzı cümleler kurmuştu.August nedense kendini bütün gün bunu düşünürken buldu. Bir hayalet vakası mıydı? Kedisinin hayaleti ona musallat mı olmuştu?
August omzunun dürtüldüğünü hissetmesi ile arkasına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Dünya Portalı
ParanormalAugust, sen nefes alıyorsun. Bu, seni bize hem bağlayan hem de ayıran tek şey.