OKULUN İLK GÜNÜ

30 1 0
                                    

BANA GÜN GEÇ AYDI. 

ACELE BİR ŞEKİLDE HAZIRLANIP OKULA GİTTİM. GEÇ OLMUŞTU.

OKUL KAPISININ ÖNÜNDE FARK ETTİM GERÇEKTEN DE BÜYÜKMÜŞ OKUL .. 

liseden bir kaç arkadaşım ile aynı okuldaydık. çok da yalnız değildim yani. kuna erkek arkadaşım, minu da kız arkadaşım. kuna liseden bu yana bana aşık oldugunu sanıyor. yani çok heycanlandığı için adımı bağıra kafeden girişe geliyordu. minu ise bu duruma alışkın olduğu için, susturma zahmetinde bile bulunmuyordu.

kunayı duyan herkes bana bakıyordu, o arada ximeni gördüm. aynı okuldaydık. biraz sevindimse, sadece onun tekbaşına olması  neden. aceba.

sınıfa doğru ilerlerken. bir kız sürüsü üstüme geldiler, telefonum yere düştü. kızların içinde ilerleyen erkekler den biri, yere düşen telefonumun üstüne bastı ve telefonum sizlere ömür. o yeşil ayaklar unutamıyorum, sinirimden küp gibi oldum.

bu kargaşa geçtikten sonra çok tatlı bir kız geldi. iyimisin dedi. *** onun o yeşil ayakkabılarını, ağzına sokarsam daha iyi olabilirim.! dedim. ++ o biraz zor dedi. nedenmiş der gibi baktım. arkadaşlarımda yanıma geldi o ara. sonra, anlatmaya başladı.

onlar yenilmezler  grubu. ** ne ne ne. yenilmez mi. beni ilgilendirmiyor o yeşilli benden özür dileyip bana telefon alacak. !! nerde bulabilirim onu ​​.. ?? ++ sizi götürürüm ama tehlikeliler ...

bir tür kulüp kapısına geldik. ++ işte içerdelerdir, dedi ve gitti, ama biz 3ümüz. etrafımıza toplanan okul örneğini görünce bir tuhaf olduk. ben disipline giderken böyle hissetmemiştim. tam gireceğiz, arkamızdan birisi bağırdı ++ heyy, döndüm de bir tür şok geçiriyordum. ** nasıl olur! bu domin sı! ". kuna kıskandı" ++ onu tanıyor musunn? .. olayın bilinmesini istemiyordum. onun için. ** tanımıyorum tabiki ..dedim. arkadaşları duydu. ve galiba çok kırıldılar özellikle şu telefonumu kıran yeşil ayakkabılı, beni kurtaran, domin sı. aynı zamanda sinirliydi.

bağırdım ** heyy benim sinirli olmam gerek. telefonumu ne hale getirdin, özür dilemelisin, bana yenisini almalısın. - ben bir şey yapmadım. dedikten sonra yanımızdan geçip gittiler ve kulübe girdiler. ay inanmıyordum kos koca sehirde jel benim okuluma, yetmesin benim telefonumu kır bide bana suçlu hissettir. arkasından bağırdım. !!! "sen kimsin de böyle" ... kuna ağzımı kapattı ... beni sınıfa götürdüler.

şaka falandı galiba ya inanmakta güçlük çekiyordum. nasıl aynı okuldayız. minu benim aklımı okuyormuş gibi ++ neyse ki aynı sınıfta değiliz dedi. o ekonomi, maliyet okuyormuş. kuna da ++ kızıl olan muzisyenmiş duymadın mı ... "kızıl tatlı sakin çocuk hansulei". ne kadar sesiz birisi, ders bitti ve okulu gezdim kendime yerler belirledim. çatı katı güzel sakin. 

bazen atlamak istersem. güzel bir manzarada ölürüm. çatıda düşünürken ..

arkamdan ayak sesi duydum, sı sanıp, ** sen çok oluyorsun artık gıcık çocuk !!! diye dönerken bağırdım. lei nin ta kendisiydi, sakin ol benim .. dedi. bir anda içimdeki öfke yok olmuştu,

baştan anlaşalım, ilk ben geldim ama seninle paylaşa bilirim, * ben yüzünün güzelliğine bakarken dalmıştım. kafamı salladım usulca. oturduk. konuştuk biraz soğuk davranıyor ama çok kibar biri ve çok tatlı,

 gurubun diğer kalanıyla inerken merdivenlerde karşılaştık. yüzüne üstüne makarna bulaşmıştı. çok komikti ama çokta sinirliydi. dokunsan patlayacak gibi. * telefonuma basarsan böyle olur. --ne ne dedin sen diye bağırdı ve ensemden tutu. senden korkmuyorum, hala telefonum için özür dilemedin. --özür işe yarasaydı, polislere gerek olmazdı dedi. başına daha çok şey dökülür. dedim ve güldüm. arkadaşları da güldü.

SI'nın pastalı suratı aklımdan gitmiyordu. gülmeme engel olamıyordum.  

  

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
YANLIŞ ANLAŞILMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin