Hatırla Beni

140 6 128
                                    

Herkes kendi kaderini çözmeye çalışmaz mı?

Yılbaşı gecesi yağmur damlaları sobanın çıtırtısıyla ahenk içinde müziğini yapıyordu evin çatısına. Sert esen lodos bu müziği bozmak ister gibi evin duvarlarına çarpıyor istenmeyen misafir misali kapıyı ve pencereleri yumrukluyordu. Genç kız az önce kaynattığı çorbasının soğumasını beklemeden tahta kaşığını daldırıp bir yudum aldı. Dışarının soğuğuna rağmen evinin içi şömineye benzer bir şekilde kurduğu sobası sayesinde ısınıyordu. İçtiği çorba da tıpkı evin içi gibi ısıtmıştı kendisini. Anneannesinin zamanında annesi için ördüğü kalın yeleği bütün bedenini sarmış, ayağındaki patikleri çabuk üşüyen ayakları için soba görevini üstlenmişti. Şimdi çorba içerken çıkardığı ses de evdeki seslere karışmıştı. Masasının üzerinde yanan küçük mum her hareketinde titriyor, sobanın sıcaklığına kendi sıcaklığıyla meydan okuyordu. Yemeğini yiyen genç kız çorba tasını ve tahta kaşığı sobanın üzerinde duran ibrikteki su ile bir çırpıda yıkadı ardından masasındaki mumu söndürüp gaz lambasını yaktı. Gözlerini pencereden dışarıya kaydırdı, yağmur durmamış aksine şiddetlenmişti. Kahverengi gözleri ay ışığının altında uzun birer kristal gibi görünen yağmur damlalarına baktı. O kadar hızlı yağıyorlardı ki gökyüzündeki binlerce çizgi gibi görünüyorlardı.

Genç kız dışarıyı izlemeyi bırakıp sobanın yanındaki raftan eski bir kitap aldı eline, kitap el yazmasıydı ve atalarından babasına miras kalmıştı. Kitabın dilini bilmiyordu genç kız ama kitaptaki çizimleri incelemek, dilini çözmeye çalışmak akşam rutini haline gelmişti. Kahverengi hafif çekik gözleri kitabın kapağına gitti, kapakta kalın harflerle yazılmış bir kelime, kızın kolayca tahmin edebileceği gibi kitabın ismi yazıyordu. Kitabı masaya koydu ve kaldığı sayfayı açtı, eline kömürden yaptığı kalemini alarak eski bir parşömende önceden aldığı notlarının altına sayfa ile ilgili bilgileri ve ne anlatmak istediğine dair fikirlerini not etti. Kitapla olan uğraşı o kadar uzun sürmüştü ki elindeki kalemin neredeyse yarısı bitmiş, elleri kömür karası olmuş, sobasındaki odunlar da birer küle dönüşmüştü. Yazı yazmadığı eliyle gözlerini ovuşturdu kız, kitabı yerine koyup ellerini yıkadı ve yatmaya hazırlandı. Küçük kulübesinde ailesi öldükten sonra tek başına yaşamaya başlamıştı. Evin tek çocuğuydu, anne ve babasının uzun zamandır çocuğu olmamıştı bu yüzden o doğduğunda anne ve babası çoktan yaşlanmıştı. Onun için bir mucize demişlerdi ama yine de bir mucize olduğunu düşünmüyordu genç kız. Annesi ve babasını birkaç sene önce kaybetmiş, onlardan kendisine miras kalan bu küçük kulübede tek başına kalmıştı. Ailesinin hatırasını yaşatmak için doğup büyüdüğü bir başka mirası tarlalarını da bırakmamıştı. Zaten gidecek başka bir yeri yoktu. Kendisini bildi bileli buralıydı genç kız. Yaşı yirmiyi geçeli iki sene olmuştu ama o hiç tarlasından ve kulübesinden ayrılmamıştı. Evi köyün oldukça dışında, dağ başı denilebilecek bir yerdeydi. Köyde pek çok dedikodunun çıkmasının sebebiydi, tek başına dağ başında yaşayan bekâr kızdı onun ismi ama genç kız buna aldırış etmiyordu.

Ahşap merdivenlere yönelmiş yukarıdaki odasına çıkmayı planlıyordu genç kız ancak düşen bir yıldırım evinin hemen yakınındaki ağacı ikiye böldüğünde duyduğu sesle yerinden sıçradı. Uzun zamandır yalnız yaşayan biri olarak bu tarz şeylerden korkmazdı ancak yağmur o kadar kuvvetliydi ki hayatında bu kadar sert bir fırtına görmediğine yemin edebilirdi. Yeni yılın gelişi bu yağmurla olmuştu kız için ve düşen yıldırım da yüreğini hoplatmaya yetmişti. Uykusu kaçtığı için yukarı çıkmaktan vazgeçip divana oturdu ve birkaç ay önce ördüğü battaniyesinin arasına sokuldu. Yılbaşı gecesi de yeni yılda umurunda değildi. Her günü aynı geçen birisi için bugün de öncekilerden farklı değildi ama yine de sertçe esen lodos ve git gide şiddetlenen yağmur kızın bu gece önceki gecelerden farklı olarak uyumasına engel oluyor gibiydi. Uyuyamayacağını anlayınca sobasına birkaç odun atıp yeniden yaktı. Ardından battaniyesini de alıp sobanın önündeki mindere oturdu ve odunların yanışını izledi.

REMEMBER ME / HATIRLA BENİ (ONE SHOT)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin