1.Bölüm

556 26 28
                                    

Ocak/1988

  Soğuk bir kışı günü yağmurun camlara vuran sesiyle uyandım. Yavaşça yataktan çıktım. Pencereye doğru ilerlerken karşımdaki yatakta ağlayan Elif'in sesini duydum. Hızlıca yanına ulaştığımda yatak örtüsünün içinde hıçkırdığını duydum. Örtüyü kaldırıp onu kucağıma aldım.

  "Hey, ne oldu? İyi misin Elif?" Sıkıca boynuma sarıldı ve ağlamaya devam ederken konuştu:

  "Korkuyorum Neslin Abla. Dışarısı çok kötü." Ona daha sıkı sarıldım. Onu anlıyordum. Yetimhaneye yeni gelmişti ve birbirimize çok alışmıştık. Yedi yaşındaydı. Annesini ve babasını kazada kaybetmişti.

  Ben ise... Ben yıllardır buradaydım. Neden burada olduğumu, aileme ne olduğunu hiç bilmiyordum. Ama artık alışmıştım. Her gece yatağımda ağlıyor ve günlüğümün sayfalarını dolduruyordum.

Mart/2015

Günlüğümü kapatarak dolabın içine koydum. Gözlerimi yumarak birkaç saniye düşündüm. İçeriden gelen seslerle kendimi toparladım .Pelin kapıyı çalarak:

"Gelebilir miyim anneciğim?" Ona gülümseyerek baktım.

"Tabi tatlım. Gel bakalım yanıma." Pelin gülümseyerek yanıma koştu ve bana sarıldı.

"Kaan nerede?" diye sorduğumda karşımdaki sandalyeye oturdu.

"İçeride. Üç sayfa boyama ödevi varmış onu yapıyor."

"Tamam canım. Hadi bizde içeri geçelim." diyerek ayağa kalktım. Hırkamı almak için dolabı açtığımda Pelin defteri görmüş olmalı ki:

"Anne. O defter ne?" diye sordu. Hızlıca dolabı kapattım.

"Hiçbir şey Pelincim. Hastalarımın randevuları yazıyor." diyerek konuyu geçiştirdim. O da onaylayarak yerinden kalktı ve birlikte içeri gittik.

Sabah saat yedide alarmın sesiyle uyandım. Hızla hazırlanarak Berk ile birlikte çocukları okula bıraktık. Ben hastaneye giderken o okulun lise bölümüne geçti. Eşim edebiyat öğretmeniydi.

Hastaneden içeriye girdim ve odama doğru ilerledim. Hemen önlüğümü giyerek hastaları çağırmasını sekretere söyledim.

Hava karardığında hastaneden çıkmıştım. Fakat her zamanki gibi önce yetimhaneye uğradım. Kapını önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve içeriye girdim. Koridorları geçerken eski anılarım gözümün önüne geliyordu. Haykırışlarım, çığlıklarım, kabus dolu gecelerim... Hala şaşırıyorum kendime. Nasıl bitti herşey, nasıl hayallerime kavuşabildim...

Sessizce eski odamın kapısına gittim. Artık buradaki herkes beni tanıdığı için kimse gelmeme karşı çıkmıyordu.

Odanın içine girdiğimde eski anılarım hemen gözümün önüne serilmeye başladı.

Haziran/1990

Yetimhaneye geldiğim günden beri ilk defa herkes bu kadar mutluydu. Bu sene yaz mevsimimizin çok güzel geçmesini istiyorlardı. Odaları bile süslemişlerdi. Bende bahçeden beyaz beyaz papatyalar toplamış ve pencere kenarımdaki kavanoza koymuştum. Elif odaya koşarak girince ona döndüm.

"Elif nasılsın?" diyerek konuşmayı başlattım. Nefes nefese bana döndü ve gülerek:

"Bu hayatımın en güzel üç ayı olacak Neslin Abla. Mükemmel hissediyorum." Elif'in heyecanı gözle görülür biçimdeydi. Ona yavaşçca tebessüm ederek avucumu açtım. Masmavi boncuklu bilekliğim -tanımadığım- ailemden kalan tek parçaydı. Bildiğime göre... Annemin en sevdiği bilekliğiydi...

Hüznün Diğer Yüzü (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin