Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
- tüm dünya beni şaşkına çeviriyor ve sanırım anlıyorum, büyümeye, beklemeye ve görmeye devam edeceğimizi
Parmaklarım telefona sarılırken deneme süremin beşinci gününü kullanacaktım. Her şey iyi gidiyordu, güzel bir uyku çekiyordum ve sağlıklı hissediyordum, uzun bir zamanın ardından.
Bir şeye bağımlı olmaktan nefret eden yanımı tutmaya çabalamak zordu, kendi kendime uyumayı denemek istiyordum fakat elimde kalan iki günü de boşa harcamak istemiyordum.
Saat gece yarısına gelmişti ve proje ödevinin bana düşen kısmının yarısından fazlası bitmiş haldeydi. Masadaki eşyalarımı toparlamaya başladım, biraz olsun uyumak istiyordum, yorgunluk başımı ağrıtmaya başlamıştı feci derecede.
Gözlüklerimi kenara bırakmanın ardından sandalyeden kalktım, telefonumu da alarak yatağa ilerledim ve yorganı kaldırdım. Yugyeom kendi proje ödevi ile ilgili yakınmalar barındıran mesajlar dizisi sıralamasının ardından susmuştu, ona görüldü atarak yatağa girdim.
Uygulamayı açmadan önce komodinin üzerindeki abajuru kapattım, yorganı kafama kadar çektim ve gözlerimi kapatmadan önce senası başlatım.
üç, iki, bir.
"İyi geceler."
Tanıdık giriş gülümsememe sebep oldu, onun ses tonu ve sakin girişleri beni olmadığı kadar rahatlatıyordu.
"Bu gece hikaye okumak yerine sohbet etmek istiyorum biraz, umarım seversiniz."
Sohbet? İlginç olabilirdi.
Sandalye gıcırtısı geldi telefonun diğer ucundan, sanki yanıbaşımdaymış gibi hissetmeme engel olamadım.
"Soğuğu severim ama kapalı havalardan hoşlanmam. Sanki bir şey dünyanın tamamını kaplamış ve bizi içine hapsetmiş gibi gelir bana."
Ben de öyle hissediyordum, o anlarda evden çıkmak bile gelmezdi içimden, sakin ama beklenmedik bir korku filiz verirdi her seferinde.
"Yazı da çok sevmiyorum, çok sıcak ve sıcak size sadece ateşi hatırlatır. Ateş de korkutur beni. Cezadır ve yaz bana ceza gibi gelir."
Bunun hakkında hiç düşünmemiştim fakat haklı olabilirdi, benim en sevdiğim mevsim var mıydı, bilmiyordum.
Benim sevdiğim bir şey bulmak nadirdi.
"İlkbaharı seviyorum, tüm dünya içine gömüldüğü uykudan uyanıyor ve tüm dünyanın gerçekliğine varıyormuşuz gibi hissettiriyor. Bizi karşılayan güzelliklerin farkına varıyoruz, yine de ilkbaharın da üzücü bir yanı yok değil, çünkü kısa gösteriyor yüzünü bize."
Sessizlik, yutkunma sesi.
Bir şey içiyor olmalıydı konuşurken, onu hayal etmeye çabaladım beşinci gecede. Sallanan bir sandalyesi olmalıydı, onun gıcırtısını duyuyordum, yanında hemen minik bir sehpa, üzerinde içeceği var. Sandalye kitaplığa mı bakıyor olabilirdi, yoksa televizyona mı? Belki de benim bakmaktan korktuğum gökyüzüne çevirmişti yönünü. Ya da bir binanın taş duvarlarını izliyordu konuşurken.
"Sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeylere ne kadar keskin çizgiler koyuyoruz, sonsuza kadar bu çizgide devam edeceğine inanıyoruz. Ama değişiriz, insanlar değişir, dünya değişir. İnsanların en büyük hatası, bu kesin çizginin değişebileceğine inanmaması."
Haklıydı, benim içinde durum farklı değildi. Bir şeye keskin bir çizgi çizdiysem, asla değiştirmiyordum. İç geçirdim, gözkapaklarım yavaş bir şekilde kapandı.
"Biz insanlar hep kararlı, ne istediğini bilen görünmek isteriz ama kararsız olmakta ne var? Ne istediğini hala arıyor olmaktaki sıkıntı ne? İsteklerimizin değişmesi niye bizi kötü yapsın? Bugün istediğimi yarında istemek zorunda mıyım? Değiliz, hiçbirimiz bunları yapmak zorunda değiliz ama hepimiz, yapmak zorundaymışız gibi büyütüldük."
Annem her zaman okumamı, bir işimin olmasını ve ardından güzel bir aile kurmamı söylemeye başladığında kaç yaşındaydım?
"Bilmiyorum, belki yanlış düşünen benimdir ama biraz daha hayatın o heyecanının tadını çıkarmamız gerektiğini düşünürken hata mı yapıyorum, bilmiyorum. Herkesin hayatı kendinin, kimsenin değil, bunu nasıl yaşayacağı da onu ilgilendirir. Ah, yirmi dakika olmuş bile, ne saçmaladığımı düşünüyor olmalısınız."
Kısık bir kıkırtı bıraktı, sesi hafif inceldi ve tatlı geldi gözüme.
"Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, her şey elimizin altında ve bunlarla ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bilgi elimizin altında. Hiçbir şey için eskilerin gösterdiği çabayı göstermek zorunda değiliz. Evet, bizim de sorunlarımız var fakat biz daha çok, psikolojik sorunların içinde bunalıyoruz. Çünkü elimizde olan, bize bırakılan bu hayat ile ne yapacağımızı bilmiyoruz."
Uyku tamamen beni ele geçirmişti, bir şeyler daha dediğini duyuyor fakat anlamlandıramıyordum. En son yeniden iyi geceler diye mırıldanmasını işittim ve uykuya daldım.
☁️
slm sıkıcı mı gidiyor, bilmiyorum ama iki bölüm sonra texting'e geçiyoruz. orada biraz eğleniriz.