Çalan kapıyı açtı Yuta, Yuno'ydu gelen. Kun yüzünden uzun zamandır gelememişti onların evine. Yuta onu içeriye davet etti ve o da geçip koltuğa oturdu.
Yuno: Eşyaların yeri bile değişmiş. İnsan arkadaşını eve almaz mı gerçekten..
Gülümsedi Yuta.
Yuta: Bir şey içer misin? Kahve?
Yuno: Bu hafta içtim yeterince, boşver. Otursana sende.
Geçip onun yanına oturdu Yuta. O sırada Yuno sehpanın üzerindeki çizimleri görmüştü ve eline alıp kurcalamaya başladı.
Yuta: Sen gelene kadar bitirmeye çalışıyordum ama bitmedi henüz.
Yuno: Ödev mi?
Yuta: Hım, güzel olmuş mu?
Yuno: Senden beklendiği gibi harika görünüyor.
Yerine bıraktı elindekileri.
Yuno: Ee hani beni özlemiştin sen? Yok mu öpücük falan bir şeyler?
Yuta: Cidden Yuno, ben mesaj atmasam belki de bana mesaj atmayacaktın. Bu biraz üste çıkmak değil mi?
Yuno: Kızdın mı sen bana? Gerçekten yoğundum, başımda küçük bir bela vardı.
Yuta: Bela mı? Senin bana söylemediğin bir şey varmış gibi hissediyorum.
Yuno: Önemsiz bir şeyler işte güzelim. Senin canın sıkılmasın, hallettim zaten.
Yuta: Dediğin gibi olsun. Ama bana yalan söylüyorsan pişman ederim seni.
Hafifçe gülümseyip onun saçlarına uzandı ve uçlarıyla oynadı.
Yuno: Sana yalan söylemem sanki mümkünmüş gibi..
Yanağını okşadı usulca. Jung Yuno'nun bu hayatta bir tane zayıf noktası vardı o da şuan yanındaki adamdı. Dolayısıyla Jaehyun onu hep bitireceğini söylese bile aslında Yuta olmadan bunu yapması imkansızdı. Yuno'yu ancak Yuta kullanabilirdi. Ve o, geçen 1 haftada köşesine çekilip beklememişti Jaehyun'un tavsiye ettiği gibi. Yuta'nın gözü açılmıştı artık. İlk olarak gizemli şahsın yüksek bir olasılıkla Jaehyun olduğunu anlamıştı. İkinci olarak içlerinde bir ajan olduğunu tahmin etmişti. Zamanının çoğunu Kun'la geçiriyordu, yani o ajan Kun olmalıydı. Ayrıca kumar borcunu nasıl kapattığı şaibeliydi, muhtemelen Jaehyun ona para verdi diye düşündü. Doyoung ve Taeyong'a gidemezdi onların açığını biliyordu. Gizemli şahsın şuana kadar hakkında bir şey söylemediği tek kişi John'du. Ona diğerlerine nazaran daha çok güveniyordu Yuta ve bu sebeple soluğu onun yanında aldı. Ki John güvenini boşa çıkarmadı da, Fullsun'ı sıkıştırmanın iyi bir fikir olabileceğini söylemişti. Fullsun paraya tav olurdu olmasına ama John'un barla alakalı bildiği şeyler vardı. Dolayısıyla kazanılmış bir itibarı kaybetmektense parayı kaybetmeyi yeğlerdi Donghyuck. Ondan öğrendikleri ve üzerine Doyoung ve Taeyong'la olan konuşmalarından sonra artık elleri güçlü bir durumdaydı. 1 hafta önce Jaehyun'la konuştuğunda intikam ya da Yuno'yu bitirme peşinde değildi. Ama 1 hafta içinde öğrendiklerinden sonra onun dibi görmesini istiyordu. Bu oyunda kartlar yeniden dağıtılmıştı ve artık oyunun başında Yuta vardı. Güzel bir gülümseme bırakıp sordu ona.
Yuta: Benimle mi olmak istiyorsun Yuno?
Bir anlığına nefesinin kesildiğini zannetmişti Yuno, ilk defa bu tarz bir cümleyi onun ağzından duyuyordu.
Yuno: Yuta, sen-
Yuta: Benimle yatmak mı istiyorsun?
Şaşırmıştı önce, ama belki 30 saniye falan sürmüştü bu. Onu istiyordu ancak normal ilişkilerden temel fark bu takıntı derecesinde bir istekti. Yuta'yı elde edebilmek için kalan her şeyi yerle bir edebilirdi. Yuta ona yaklaştığında hiç düşünmeden kendine çekip dudaklarına yapışmıştı. Gerçekten hiç düşünmemişti, halbuki tavırlar bu kadar kolayca değişir miydi? Şuan düşündüğü tek şey onun teninde olmanın verdiği zevkten başka bir şey değildi. Onu yatırıp bir süre daha dudaklarında olmasından sonra boynuna inmişti. Gerçekten sert davranıyordu, muhtemelen dudaklarını değdirdiği her yeri morartmadan bırakmayacaktı. Tişörtünü üzerinden sıyırıp vücuduna izler bırakmaya devam ederken Yuta araya girdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Circle | YuJae
Fiksi PenggemarBu oyunda masum olan tek bir kişi bile yoktu ve çember gitgide daralıyordu. En sonunda kartlar yeniden dağıtıldı.. [texting + düz yazı]