Cutedevil: John.
Cutedevil: biliyorum benimle konuşmak istemiyorsun ve evet biliyorum aramızda çok bir mesafe olmamasına rağmen sana mesaj atıyorum.
Cutedevil: diğerlerinin içinde söylemek istemedim.
Cutedevil: bana birkaç dakikanı ayırabilir misin?
Cutedevil: lütfen.
Chicagomonster: neden yapayım bunu Youngheum?
Cutedevil: birkaç dakika bile ayıramayacak kadar mı kızgınsın bana?
Cutedevil: sana bir şeyleri açıklamama izin ver.
Cutedevil: arka odaya geçiyorum.
Cutedevil: benimle konuşman için bekliyor olacağım.
-görüldü.-
*
Kun salonun bir köşesinde uyuya kalmış, Yuta ve Jaehyun'da hazırladıkları plan üzerinde çalışmaya devam ediyordular. Youngheum arka taraftaki odaya geçeli biraz olmuştu. John ona gerçekten de kızgındı ama dinleyecekti onu. Yuta ve Jaehyun farkına bile varmadan o da arka taraftaki odaya gitti. O, odaya girene kadar Youngheum odanın içerisinde bir o tarafa bir diğer tarafa yürüyüp duruyordu, onu görünce kesti bunu. John kapıyı kapattı ve Youngheum'un tam karşısına dikildi.
John: Seni dinliyorum.
Youngheum: Geldiğin için teşekkür ederim.
John: Evet Youngheum geçelim bu kısımları. Çok uzun bir konuşma olmayacak.
Youngheum: Bak gerçekten kızgınsın bana biliyorum bunu. Haklısında ben hatalıyım. Sana karşı oynadım, sana karşı oynamak zorundaydım.
John: Zorunda değildin. Bana güvenseydin eğer her şeyi söylerdin.
Youngheum: John ben sana güveniyorum zaten sadece böyle olması gerekiyordu. Sana söyleyecektik, tek beklediğimiz doğru zamanın gelmesiydi. Her şeyi sonsuza kadar saklayacağımızı mı düşünüyordun? Yuta her şeyin farkına varmasa bile bizim zaten bir planımız vardı. Ben sana karşı tüm o yalanları söylerken mutlu muydum sence?
John: Bilemiyorum Youngheum, belki de beni kandırmak hoşuna gidiyordu.
Youngheum: Saçmalama John, her seferinde canım yanıyordu. Seninle çok sık bir araya gelmememin nedeni buydu anlamıyor musun? Ne zaman yanında olsam sana yalan söylemek zorunda kalacaktım. John ben gerçekten değer veriyorum sana, eğer seni harcadığımı düşünüyorsan gerçekten paramparça olurum.
John: Bu söylediklerine inansam mı yoksa senden şüphe mi etsem Youngheum? Kuşkusuz sana güvenen beni ne hale getirdin.. Hangi kelimene inanmam gerektiğini bile bilmiyorum.
O an kendini tutmayıp ağlamaya başlasa durmadan ağlardı Youngheum. Hali hazırda zaten yeterince pişman değilmiş gibi bir de John ona karşı böyle şeyler söylediğinde iyice kahrolmuştu. Şuan gerçekten canı yanıyordu.
Youngheum: John..
Daha fazla dayanamayıp sarıldı ona Youngheum. Kafasını göğsüne bırakmıştı.
Youngheum: Bana şans ver affettireyim kendimi. Seninle bu şekilde olmak istemiyorum, bana öyle buz gibi bakmanı istemiyorum, benden nefret etmeni istemiyorum. Sadece bir şans istiyorum senden. Ben tek seferde silebileceğin kadar değersiz biri miyim senin için?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Circle | YuJae
Fiksi PenggemarBu oyunda masum olan tek bir kişi bile yoktu ve çember gitgide daralıyordu. En sonunda kartlar yeniden dağıtıldı.. [texting + düz yazı]