4.Bölüm

130 8 4
                                    

-HARRY-

Büyük depoya geldiğimizde burasının eskiden aldığım bale salonu olduğunu fark etmiştim. 

Kapıdan girdiğimizde salonun en köşesinde kanlar içinde duran adama baktım. Yanında James ve Cal vardı. Hızlı adımlarla yanlarına giderken adam olduğu sandalyede tepiniyordu ve ağzından homurtular çıkarıyordu.

"Belkide başka bir zaman tecavüz ettiğin kızın kime ait olduğunu araştırmalısın" dediğimde yakasından tutmuş yüzüne yumruk atıyordum. Liam ve Zayn bana karışmazken James ve Cal çoktan ortadan kaybolmuştu.

Sandelyeye vurup onun sandalyeye yapışık olarak düşmesini sağlarken kafasına tekme atıyordum. Sonunda Liam beni durdurduğunda tekme atmaktan vazgeçtim. Yapıcağım birsürü eziyet varken böyle ölmesine üzülürdüm.

"Suyu getirin" diye bir çırpıda söylediğimde Liam anlamış olucakki ikiletmeden su dolu akvaryumu getirdi. adamın ağzındaki bantı hızlıca çektiğimde adam bağırmaya başlamıştı.

Saçından tuttuğumda adını sordum.

"İsmim Calvin.Calvin Davis."

"Bakalım ne kadar süre nefesini tutuyorsun Calvin Davis"

Saçından tutarak kafasının suya girmesini sağladım. Zayn keyifle bizi izleyip gülerken bende gülümsedim. 1-2 dakika sonra Calvin'in kafasını sudan çıkardım. 

"Sana kim yaptırdı bunu ?"

"Kimse"

"Bunu birinin yaptırdığını biliyorum ve şimdi söylemessen burada ölürsün!" diye bağırdığımda irkildiğini hissetmem uzun sürmemişti.

"Ja-Jacob.Jacob Moore. Bizim orada Jack derler. Kesici jack."

Yavaş hareketlerle bana baktığında kafasını bıraktım ve Zayn'e elimle işaret verdim. Zayn adama yumruk atıp öldüresiye döverken büyük bale salonundan çıktım.

-DAİSY-

Liam'la konuştuğumuzdan beri Emma'yla hiç konuşmamıştık bile. Sadece o adamı bulmasınlar diye dua ediyordum. Adamın ölmesini istemediğimden değil ama Harry'e birşey olucak diye korkuyordum. Bu sefer birisini daha öldürürse kesinlikle hapise girerdi. Ardından Liam ve Zayn'de yanardı.

"Bence Harry'i aramalıyız"

"Asla olmaz Emma"

"Ben konuşurum ?" dediğinde aslında kötü bir fikir olmadığını savundum kendi içimde.

Belli belirsiz kafamı salladığımda Emma anlamış olacakki Harry'nin numarasını tuşladı.

3. çalıştığında Harry açmıştı ve kalbim yerinden fırlayacak şekilde çarpıyordu.

"Efendim Emma ?"

 O anda gelen özgüvenle ben konuşmuştum.

"Harry"

Çok geçmeden Harry telefonu yüzümüze kapattığında birden ayağa kalktım ve Emma'ya tek kelime etmeden odadan çıktım. Merdivenlerden inerken aynı anda Liam'ın numarasını tuşluyordum.

Liam telefonu aradığım anda açınca telefonun elinde olduğunu kestirebilmiştim.

"Liam"

"Daisy ?"

Soru sorar gibi adımı söylediğinde heyecandan titriyordum.

"Harry'nin nerede olduğunu söyle.Hemen"

"Bu iyi olmayabilir Daisy"

"Söz veriyorum Harry'e senin söylediğini söylemeyeceğim."

Liam ikiletmeden Harry'nin gittiği yeri söylediğinde bir an durdum. Bu Harry ile benim tanıştığım yerdi. O barda ne işi vardı ?

Hızlı adımlarla barın olduğu yere doğru ilerledim. Emma'nın evine uzak değildi. Aklıma kötü düşünceler geldikçe koşmaya başladım. Ağlıyor ve koşuyordum. Koşarken yüzüme gelen rüzgar gözyaşlarımı kurutuyordu.

Kırmızı kapısı olan bara giriş yaptığımda bütün gözler beni izliyordu.

Harry ayakta uzun boylu bir adamın önündeyken adam alayla gülümsüyordu.

Adama bakmaktan vazgeçerken hızlıca kafamı Harry'e çevirdim. Kaşı kanıyordu ve dudağı şişmişti. Kafamı çevirirken saçlarım savrulmuş ve savrulan saçlarım terleyen tenime yapışmıştı.

Hızlıca Harry'nin yanına gittim. Kolunu elimle sarmaladığımda yavaş haraketlerle dudağına dokundum. Kolunu çekmemişti ama kafasını başka yere çevirerek dudağına dokunamamı engellemişti.

Harry'le ayrılmadan önce hep bu bara gelirdik. Bu barda takılanlar hep aynı kişiler olduğu için de hepsi beni tanıyordu. Parmağımla Justin'e gelmesini işaret ederken Justin hızlı adımlarla yanıma geldi.

Tam yanıma geldiğinde dirseğimi omzuna koydum ve "ben kötü kızım ve senden daha güçlüyüm" havalarımı takındım.

"Demek bizimki de geldi" dedi Harry'nin karşısındaki adam.

"Adın ne?" Diye sorduğumda sesimdeki en alaylı tonu kullanmıştım. Konuşurken dalga geçmek istiyordum.Harry'i bütün şehir tanırken bu adama yenilmesi imkansızdı.

"Jacob. Jacob Moore."

Önümde diz çöküp elini uzattığında alaylı bir sesle "Kalk" demiştim. Adamla dalga geçmeyi gerçekten sevmiştim.

"Seninle tanışmak güzeldi Daisy Miller. Ve Harry , bundan sonra gözün hep Daisy'de olsun. Nereye gittiğine , ne yaptığına dikkat et." Son cümlesindeki alay dolu kelimelerden sonra küçük bir kahkaha patlatmış sonrasında ise göz kırpıp gitmişti.

Ve tanrı şahidim olsun ki bu olaydan hiçbirşey anlamamıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 03, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Black SmokeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin