'2

15 3 14
                                    


Diğer karşılaşmamızda hala kitaba ihtiyacı olmasını diledim. Hissediyordum kader bizi bir araya getirecekti peki ne zaman? Peki nerede?
Vera'yla kafeye geçtiğimizde önce kafein ihtiyacımı karşılamak için bir kahve ve stresten terlediğim için soğuk su, Vera'da içindeki çocuğu her yerde ortaya koyduğu gibi çilekli milkshake istemişti. Siparişlerimizi beklerken amlatmaya başladım.
Nereden başlayacağımı nasıl anlatacağımı hiç bilmiyordum. Belki de bugün olanlar oldukça normal olup her insanın başına gelebilecek şeylerdi. Olayları kendi içimde toparlamaya çalışsam oldukça uzun sürecekti bundan dolayı bütün gerekli-gereksiz detaylarıyla birlikte bugün olanları Vera'ya anlatmaya başladım. Vera'nın olayın içindeymiş gibi olmasını istediğim için baya uzatarak anlatmıştım. Vera yeri gelince sıkkınca yeri gelince heyecanla beni dinliyordu. Neyse ki sonuç olarak dinliyordu. Sıkılarak veya başka şekilde ne tür dinlediği hiç umrumda bile değildi. Olayları tekrar yaşıyormuşçasına heyecanlı biçimde anlatırken "Ve onun peşinden gidecektim ki sen geldin." dememle olan biteni A'dan Z'ye anlatmıştım.

İçeceklerimizi bitirmiş, birer tane kafenin meşhur çikolata soslu büyük boy muffinlerinden sipariş etmiştik. Vera'nın yapacağı yorumları heyecanla beklerken bugünün acısını çıkarmak istercesine ağır çekimde keki yemeye başlamıştı. Yaptıklarından memnunmuşçasına yaklaşık 2 ısırık kalacak biçimde yemeyi bırakmış, konuşmaya başlayacaktı, sonunda.
"Beyefendinin ismini sormadığına göre ciddi boyutta ilgini çektiğini düşünmüyorum. Büyük ihtimalle her zamanki çapkın hislerinin ön plana çıktığını düşündün. E tabi tekrar karşına çıkınca da bu hislerindeki değişim büyük oranda artış gösterdi. Bak şimdi ben analizimi yaptım ama bundan şimdilik bir şey çıkmaz. Şimdilik yolunda devam et."
Konuyu kapatıp biraz günlük muhabbete dönmesini istiyordum bugün Vera'nın doğum günüydü ve doğum gününün yarısını hiç tanımadığımız ama bana göre mükemmel olan kişi doldurmuştu. Kalan yarısını çok güzel değerlendirmem gerekiyordu. Vicdanım ve Vera'nın diğer doğum gününe kadar sürecek mızmızlanmaları peşimi bırakmayacaktı.
Vera'ya bu hediyeyi almamın sebebi gerçekten ilgisini çeken ve ihtiyacı olduğu içindi. O kıza gereğinden fazla hayatına girmesine izin vermeseydi Vera gibi bir odunun kalbini çalan tek şeyi elinden almazdı, kitaplar...
Herkes hayatını büyük ölçüde etkileyen hatalar yapabilir. Önemli olan o hataları kimin seçtiğiydi. Kendin seçtiğin hatalar, başkalarının seçimiyle verdiğin doğru kararlardan daha üstündür belki de.
Her şerrin içinde bir hayır vardır gerçekten. O kız böyle bir şey yapmasaydı eminim Vera'ya alacağım hediyeyi düşünmekten duvarları kemirmiş olurdum. Vera'ya hediye almak çok zordu. Sadece benim hediyelerimi ve sevdiği şeyleri beğeniyordu. Yılbaşı çekilişlerine katılmayı insanları kırmamak için sevmezdi hep de uzak dururdu.
Hediyesini verdiğimde birbirimize her zaman söylediğimiz dalgaya karışık hoş sözlerimizin ardından kafede karşılaştığımız arkadaşlarımızla biraz vakit geçirip ayrılmıştık.
Oturduğumuz kafe eve çok uzak değildi. Düşünmeye ihtiyacım olduğundan yürüyerek gitme kararı aldım. Akşam olduğundan soğumaya başlamıştı hava ama çok önemli değildi. Gündemimde sanırım kafaya taktığım başka şeyler vardı. Vera'nın o çocuk için söyledikleri beni hiç tatmin etmemişti. Büyük ihtimalle kendi içimde çok büyütmüştüm. Vera da hevesimi kırmamak veya heveslendirmemek için düz bir cevap vermişti. Haklıydı da, ortada fol yok yumurta yoktu.
Eve döndüğümde annemin de eve gelmiş olduğunu gördüm. Yemek hazırdı ve oldukça güzel kokuyordu. Bu ara annemin yaptığı her yemeğe ister istemez bayılıyordum. Babam 1.5 aylığına şehir dışına çıkmıştı toplantıları ve yetiştirmesi gereken projeleri vardı. Seyahatlerin bu denli uzun sürmesi annemi oldukça yıpratıyordu bunu farkediyordum. Bundan dolayı annemi pek yalnız bırakmak içime sinmiyordu. Annem işten, ben okuldan döndükten sonra beraber bir şeyler yapmaya çalışırdım. Geleceğime karşı sözümü tuttuğum tıp hedefinden dolayı lise başından beri sıkı çalışıyordum fakat bu 1.5 ayı kendime dinlenme ve annem için serbest bırakmıştım.
Üstüme evde hep pijama giyerdim. Kıyafet dolabım ya çok süslü ya da pijamaydı kesinlikle ortası yoktu.

Üstümü değiştirdikten sonra -tabiki pijama giydikten sonra- hemen mutfağa geçtim. Annemin servisi salondaki orta sehpaya açtığını görünce hemen yemekleri tabaklara koyup salona taşıdım. Amerikan mutfak gerçekten bizim aile için hayat kurtarıcı bir olaydı. Aile fertleri ya hep var ya hiç yoktu. Bundan dolayı evin en azından iki odasını çok sıkmıyor, evde olanlarla iletişim daha sık kuruluyordu. Abim 3 yıldır Gemi İşletme Mühendisliği okuyor. Ailecek Ankaralı olan bir ailenin çocuğu için çok mantıklı bir tercih olduğu kaçınılmaz(!) 3 yıldır ne kadar dalga geçsekte abim için en iyi meslek buydu. Annemler küçüklüğünden beri gelen gemi sevgisini hep söylerdi bunun yanında gezmeyi, keşfetmeyi ve arkadaş seven biri olduğundan çok iyi bir karar vermişti. Bu yüzden tebrik ediyordum onu. Okumasının oldukça zor olduğunu söylese de seneye bitecek olan okuma işi onu rahatlatıyordu. Canını sıkan tek şey geriye kalan yeterlik sınavları gibi şeylerdi.

Sonunda annemle oturup yemek yemeğe başlamıştık. Biraz durgundu sebebi belliydi. Bu konuda işimi çok iyi biliyordum. Hemen alt komşumuz olan ve annemin yıllardır arkadaşı olan Reyhan Teyzegili davet etme fikrini sundum kabul etmesi kaçınılmazdı tabiki de. Yediklerimizi bir yandan annem toplarken bir yandan Reyhan Teyze'nin oğlunu yani Can'ı arayıp haber verdim.
O sırada iskambil kağıtlarını ve bar konsolundaki shot bardaklarını çıkarıp vodkaları doldurmaya başladım.
Annem her bu oyunu oynadığımızda mızmızlanıyordu daha küçük olduğumuzu ve bu içkinin bizim için hiç uygun olmadığını söylerdi. Tabiki de annemin sadece bir kısmından haberdar olduğu kutlamalarda yanlarında içtiğimizin kaç katı içtiğimiz sadece Can ile aramda bir sırdı.

Can'la mükemmel bir arkadaşlığımız vardı. Hiç kimse bozmaya cesaret edemeyeceği kadar güçlü bir o kadar da yanlış anlaşılmaya müsait arkadaşlığımız vardı. Sevgili sanıldığımız gereksiz dedikodular bizi gerçekten baymıştı. Böyle sanılmamızın tek nedeni sadece ve sadece beraberken kimseyi kafaya takmadan eğlenmemiz ve birbirimiz için dünyaları verebilecek olmamızdı. Bu tabiki de abartıydı. Biz Can'la birbirimiz için bu kadar büyük bir şey yapmazdık. Kimse yapmazdı, yapacağını söyleyenler büyük yalan söylüyordu, yapanlar ise karşı taraf güçsüz bir rakipse yapıyordu oldukça gülünçtü sadece olmayan güç gösterisi. Arkadaşına verdiğin değeri gücünle değil sevginle, söyleyerek değil göstererek vermek arkadaşlık ilişkisini mükemmel yapardı.

Kapı çalmıştı. Son kez orta sehpanın üzerini kontrol ettim. Annemin son dakika kurtarıcısı mezeleri, shotlar ve iskambil kağıtları ile sehpa tamamen hazırdı. Kapıyı açtığımda beklediğim, tanıdık iki yüz ve tanımayıp beklemediğim bir yüz ile karşı karşıyaydım..

DevinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin