partner x 15

487 69 49
                                    

"L-lütfen... Gitmeme izin verin." Sulu gözlerle karşımdaki çocuklara bakıyordum. Son bir haftadır önümü kesiyorlardı. Bazen paramı istiyor bazense hırpalayıp hırslarını alıyorlardı benden. İçlerinden biri omzuma vurduğunda gözlerimin dolmasına engel olamadım. Ben yapamazdım; kendimi koruyamaz, savunamazdım. Korkağın tekiydim. Sulu gözdüm.

"Ahh o kadar kolay mı?" Öndeki çocuk ellerini hafifçe iki yana açıp sırıtarak iki yanına baktı. Yanındaki çocukların yüzlerinde de aynı gülüş yer edinmişti. İçten içe dua etmekten başka ne gelirdi ki elimden? Omzuma vuran çocuk sırtımdan çantamı alıp içini karıştırmaya başlamıştı. Öne doğru atılıp çantamı almak için ellerimi uzatsam da içlerinden biri belimden tutup ilerlememe engel olmuştu.

"Bırak! Bıraksana beni! Karıştırmayın çantamı! İmda-"

"Ahh, senin sesinde ne çok çıkıyor böyle. Az sus!" Ağzıma kapanan eller ile lafım yarıda kesilmişti. Şimdi ağlıyordum işte. Korktuğum için. Sesimi kullanamayıp yardım isteyemediğim için.

"Çocuğu ağlattınız beyler!" Ortadaki çocuk yaklaşıp yanaklarımı silmiş, ardından çenemi sıkıca kavramıştı. Yüzlerimiz dip dibe duruyordu. Verdiği o iğrenç nefesi yüzümde hissediyordum ve çenemi sıkan eli canımı acıtıyordu. Çarpık bir sırıtış ile konuşmaya devam etti. "Bu hoşuma gitti."

"Yumruğumu yüzünün ortasına indirmekte benim hoşuma gider." Herkes gibi başımı sesin geldiği yere çevirmiştim. Bulanıkta olsa gelen kişinin mavi saçlı olduğunu görebiliyordum. Hyunsuk. Yanında da benimle konuşmaya gönderdiği arkadaşları vardı. Çenemi tutan kişi elini çektiğinde rahat bir nefes almıştım, acı sonunda geçmişti. Belimden tutan çocuk beni bir kenara ittiğinde dengemi sağlayamayıp yere düşmüştüm. Acıyla inlediğimde Hyunsuk hızla önündeki çocuğun üzerine atlamıştı. Peşinden de arkadaşları. Ağlayarak onları izliyordum.

"H-Hyunsuk gidelim!" Seslenişimi duymuyordu. Yumruklar ve tekmeler havada uçuşuyordu resmen. Bağırışlarda öyle. Tekrar ve tekrar bağırdım. Sonunda Haruto yanıma gelip kolumdan tuttu ve çekiştirmeye başladı. Ağlayarak peşinden ilerliyordum. Sonunda sakin bir parka geldiğimizde banklardan birine oturtup önümde çömeldi.

"Jihoon, ağlama." Yüzüne gelen yumruk yüzünden morarmaya başlayan yanağına baktım. Hepsi benim yüzümdendi. Ağlamaya devam ederken yine aynı şeyi tekrarladı. "Bak, hyung birazdan gelir. Merak etme. Bir şey olmaz ona."

"N-nereden eminsin?" Ellerimin tersi ile gözlerimi silsem de ağlamaya devam ediyordum.

"Bu ilk kavgamız olacak değil ya." Gülüp bir gözünü kırptığında gülmeden edememiştim. Beni kurtarmak için gelmişlerdi, değil mi?

Beni kurtarmak için gelmişti.

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın ♡

my roleplay partner. hoonsuk ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin