"Sanık, müvekkillerime bir çok işkencede bulunmuş ve tecavüz etmiştir. İşkenceler sonucu müvekkilim Jeon Jeongguk bacağını, Jung Hoseok, Park Jimin, Kim Seokjin, Roseanne Park ise sol elini kaybetmiş, Choi Kang ve Park Jimin'in menajeri Jung Gong'u öldürmüştür. Min Yoongi'nin bacaklarını çakmak gazı dökerek yakmış, tek gözüne derin bir çizik atarak gözünün kör kalmasını sağlamıştır. Onlara tecavüz etmesi için bir çok kişiyi çağırmış ve Min Yoongi, Jisoo Kim, Roseanne Park ve Kim Seokjin'in anüsünün yırtılıp iç organlarının zarar görmesini sağlamıştır." Jeongguk, savcının dediklerini duymamak için kulaklarını sıkıca kapatıp öne doğru eğilmişti. "Ayrıca müvekkilim Roseanne Park'ın kestiği elini çiğ çiğ, zorlayarak Jeon Jeongguk'a yedirmiştir." Jeongguk kusmamak için bu sefer ağzını kapatırken gözlerini yummuştu. Yoongi onu sakinleştirmek adına sırtını okşamıştı.
"Bu kadar," savcı yerine giderek oturuken avukat bu sefer ayağa kalkmıştı. "Sanık, bütün suçlamaları kabul ediyor," duruşma salonundaki herkesin gözleri büyürken avukat tekrardan oturmuştu. Dakikalar sonra karar verilmiş, sanık müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Böylece Sol El Davası burada kapanmıştı.
"Jimin'in yanına gidelim," demişti Taehyung. "Oh," Bay Han durmuş ve etrafına bakınmıştı. "Aslında o gelecekti ama biraz gecikti." Diğerleri Bay Han'ın yanlış dediğini düşünmüş ve giderken durmuştu. "Bay Han, iyi misiniz?" Lalisa elini alnına koymuş ve ateşine bakmıştı. Bay Han gülerek Lalisa'nın elini çekmiş ve bir yere doğru dönerek parmağını şıklatmıştı. "İşte orada," diğerleri Bay Han'ın baktığı yere dönmüş ve gözlerinin büyümesine engel olamamıştı. Park Jimin kendilerine doğru koşarak geliyordu.
"Ne?" Anlamıyorlardı. Jimin onlara doğru geliyordu ama kendilerine onun öldüğü söylenmişti. Hatta cenazesi bile düzenlenmişti, bir çok kişi katılmıştı cenazeye. Videolar vardı, televizyonda canlı yayınlanmıştı. "Çocuklar," Jimin önlerinde durmuştu. "İyisiniz, Tanrım öleceksiniz diye çok korkmuş--" Jennie, Jimin'in bacak arasına tekme attığında Jimin inleyerek geriye birkaç adım atmış ve yere çömelmişti. "Aptal! Neden hiç bir haber vermedin!" Bay Han sinirden köpüren bedeni geri çekerken Jimin elini ileri doğru uzatarak sallamıştı. "Yaşayıp yaşamadığınızı bilmiyordum! Yemin ederim, banada dün söylediler. Bütün gece heyecandan uyuyamadım." Bay Han araya girmişti. "Bir yere oturalım ve öyle konuşalım, bütün insanlar bize bakıyor."
🦋
"Ambulansta beynim ve kalbim bütün fonksiyonları kaybetmiş ve tam öldüğümde tekrar canlanmışım. Beni gözlerim açık gördüklerinde garip tepkiler vermişler. Ben öncesini ve sonrasını hatırlayamıyorum." Jimin gerçekten ölmüştü fakat bir çok nadir gerçekleşen bir şey olmuş, tekrardan canlanmıştı. Ambulans hemşireleri bğyük şaşkınlığa uğramış ve yanlış gördüklerini bir çok kez düşünmüştü ama hayır, yanlış değildi.
"Haftalardır hastanede tedavi görüyordum," Taehyung saçlarını karıştırmıştı. "Hala o adamın bizimle ne derdi olduğunu anlamadım. Bizi neden öldürmek istedi, neden işkence çektirdi?" Bay Han alt dudağını ısırmıştı. "İnsanların bir şey yapması için bir nedene ihtiyacı yok Taehyung. Sürekli aynı yolları kullandığınızı görmüş ve arkadaş olduğunuzuda öğrenince kaçırma planları yapmış, bir çok alet almış ve o depoyu tutmuş." Jeongguk kaşlarını çatmıştı. "Arkadaşımı öldürdü, sırf bizi bulabileceğini düşündüğü için." Sinirliydi. Her şey için.
"Tamam, bu konuyu kapatalım. Sonuçta artık bizi kaçıramaz ya da bir şey yapamaz. Hayatımıza bakalım," Yoongi ortamdaki gergin havayı dağıtmak için konuşmuş ve istediği olmuştu. Herkes başka bir konu bulmuş ve onu konuşmaya başlamıştı. "Bay Han," Yoongi tekrardan seslenmiş, Bay Han ona doğru dönmüştü. "O, neden bana zarar verdikten sonra endişelendiğini söyledi mi?" Bay Han başını sallamıştı. "Bunun cevabını asla vermeyeceğini söyledi." Yoongi'de başını sallamıştı. "Peki onunla konuşabilir miyim? Hala cevaplanmamış bir çok sorun var," Bay Han başını sallamış ve yarın Yoongi'yi onunla özel olarak görüştüreceğini söylemişti.
🦋
"Biz burada olacağız, yani bir şey yapmaya kalkarsa bağırman yeter." Yoongi başını salladığında Bay Han oturduğu sandalyeyi bir diğer polisin kapısını açtığı odaya doğru itmişti. Adamın oturduğu masanın karşısına geçmişti. "Gitmek istiyorum," adam ayağa kalktığında Bay Han sinirle onu yerine oturtmuştu. "Kıpırdamayı bile aklından geçirme." Yoongi, Bay Han gideceğinde onu ceketinden yakalamış ve durdurmuştu. "Kalabilir misiniz?" Bay Han başını sallamış ardından kenarda duran sandalyeye oturmuştu.
"Biliyor musun, ben hep değersiz olduğumu düşünürdüm." Adamın yüzüne bakıyordu ama adam ona değil, başka yerlere bakıyordu. "Babam yüzünden vücudum hep yara bere içindeydi ve bu yüzden vücudumu kimsenin beğenmeyeceğini biliyordum. 27 yıllık hayatımda ilk defa biri vücudumun güzel olduğunu ve kendilerine modellik yapmamı istediğinde sevinmiştim. Daha iyi bir maaşım olacaktı ve en önemlisi bir kişi vücudumu beğenmişti. Kusurlarımı görmeden. Modelliğini yaptığım fotoğraflardan sonra bu daha çok büyümüştü. İnsanlar cidden güzel bir yüzüm, güzel bir vücudum olduğunu söylüyordu." Gözleri dolmuş, sesi titremişti.
Dakikalarca orada sadece oturmuş ve ağlamamaya çalışmıştı. "Sen orada beni duvara ittiğinde ve bedenime dokunduğında neler yapmam gerekiyor bilmiyordum. Kendimden iğrenmiştim. Zaten iğrençtim, sende dokununca berbat hissetmiştim." Gözleri dolmuş, nefesleri hızlanmıştı. "Tenin tenime çarparken, babamın yaptığı şeyleri benim çektiğimi düşünmüştüm. Beni bırakıp gittiğinde, bileklerimi kesecek bir şey aramıştım ama normalde leş gibi olan yerler bu sefer temizdi."
"Kes şunu."
"Dakikalar sonra geri geldin, kollarımı, ayaklarımı bağladın ve kenara yanaştırdığın arabanın içine attın beni. Oraya götürdün, tecavüz ettin, tırnaklarımı söktün." Alt dudağı titremiş, elini göğüsüne bastırmıştı. "Neden yaptın? Acı çektirdin, beni öldürmen için yalvardım sana ama sen durmadın. Sadece tek bir nedene ihtiyacım var. Bunu neden yaptın? Kariyerimi birtirdin, hayatımı bitirdin. Acı çekmemiz sana zevk mi veriyordu? Sana yalvarmamız çok mu güzeldi?" Bay Han onun omuzunu tutarak sakinleşmesi için susmasını sağlamıştı. O ise, ilk bileklerindeki kelepçeye ardından Yoongi'ye bakmıştı. "Bir nedeni yok." Yoongi kaşlarını çatmıştı. "Bedenin hoşuma gitmişti. Güzelde becerildiğin için kaçırdım seni. Onlarda dikkatimi çektiği için onlarıda kaçırdım." Başka bir şey demeden ayağa kalkmış, kapıya ilerlemişti. Yoongi orada saatlerde ağlamış, Bay Han ise sakinleştirmeye çalışmıştı.
🦋
Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen
Bölüm sonu,
Ben Hina,
Sizi seviyorum.