Şimdiki zaman
"Kendine dikkat et Margaret."
"Lütfen...başarılı ol."
"Seni seviyorum..."
Margaret Burke zaman döndürücüyü çevirdiğinde son duyduğu cümleler bunlardı. Harry ve Dumbledore'un söyledikleri onu şaşırtmasa da Severus'un, kendinden ödün vererek başkalarının yanında buzdan maskesini indirmesi, onu mutlu etmişti.
"Bende seni seviyorum sevgilim. Söz veriyorum daha mutlu bir hayat yaşayacağız. Çok daha mutlu.."
İşte bu cümleleri sarf ederken Margaret geçmişiyle karşı karşıyaydı. Dumbledore'un odasında, kendinden çok daha küçük, on bir yaşında ki Margaret Burke duruyordu.
"Merhaba Profesör Dumbledore."
...
Margaret Burke'den
"Merhaba Profesör Dumbledore."
"Merhaba Miss Burke."
"Ah..sadece Margaret Profesör. Sadece Margaret."
Dumbledore yüzünde ki samimi gülümsemeyle beni onayladığında bir kez daha içimden gelecekteki Dumbledore'a teşekkür ettim. O geçmişine tılsımlı bir mektup göndermese, işim çok daha zor olacaktı.
Kafamda ki sorunları bir kenara bırakıp baygın halimde ki 'bana' yaklaştım.
"Hazır mısın Margaret?"
"Daima profesör."
Dumbledore'a cevap verdikten sonra heyecanla bir silüet halinde ki eski bedenime dokundum. Artık kısa bir uyku vaktiydi.
...
Yavaşça gözlerimi aralamaya çalıştığımda göz kapaklarım bana ihanet etmiş, bense gelen seslere kulak vermiştim.
"Hey! Sessiz olun, uyanıyor sanırım!"
"Margaret?"
Gelen seslerle artık göz kapaklarım bana dayanamamış ve açılmıştı. Heyecanla yerimde doğrulduğumda başım dönmüş,sağ elim boşluğa düşmüştü. Neyse ki biri son anda beni tutup düşmemi engellemişti.Tabii ben bulanık gördüğümden bunu yapanın kim olduğunu anlayamamıştım.
"İyi misin? Margaret!"
"Ma-"
Daha fazla bu seslere dayanamadığımdan zor da olsa cevap verdim.
"İ-iyiyim."
"Merlin! Şükürler olsun."
Bir süre gözlerimi kırpıştırdığımda karşımda ki çapulcuları,en yakın arkadaşlarımı ve Severus'u görmüştüm. Gözümden akan bir kaç damlaya engel olamadığım için kendime lanet ederken Sylvie yanıma gelip bana sıkıca sarılmıştı.
"Neden ağlıyorsun ikiz?"
"H-hiç, s-sa-sadece kötü bir kabus gördüm... Bana ne oldu? Neden...neden revirdeyim?"
"Bayılmışsın. Dumbledore'un odasında? Sahi..senin orada ne işin vardı?"
Gözlerimi kapatıp yavaşça geri yaslandığımda çoktan bir bahane bulmuştum.
"Aslında.. yani kısmen orada bayıldım. Hogwarts'da bulduklarımız hariç gizli geçit var mı diye araştırma yapıyordum. Sonra birden başım döndü. Sendeleyip yere düştüğümde Dumbledore beni buldu. Kendime gelmem için biraz şeker yememin iyi olduğunu söylediğinde -ki o şekerlerin tadının ne kadar kötü olduğunu biliyoruz- gerek olmadığını söyledim. Ama Dumbledore ısrar ederek beni odasına götürdü, 'biraz dinlen' dediğinden sonrasını hatırlamıyorum zaten. Bayılmış olmalıyım. Ee..peki Poppy ne dedi? Neden bayılmışım?"
"Bunu bizde bilmiyoruz Marg."
Bunu söyleyen James'di. James Potter...en yakın dostlarımdan biri. Onun sesini duyduğumda gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. Neyse ki gözlerim kapalıydı.
"Profesör?"
Sirius'un söylediği şeyle gözlerimi açmış, yatakta hafifçe doğrulmuştum.
"Ah..Margaret! Uyandın demek. Kendini nasıl hissediyorsun?"
Dumbledore'un hiç bir şey bilmiyormuş gibi davranmasıyla bende ona eşlik ettim.
"İyiyim Profesör.Beni revire getirdiğiniz için teşekkür ederim."
Dumbledore gülümsemesini biraz daha genişlettiğinde bende aynı şekilde karşılık vermiştim. O sıra da ise Olivia konuşmaya başlamıştı.
"Madam..Marg yani Margaret neden bayıldı? Ciddi bir şeyi yok değil mi?"
Dumbledore ile birlikte odaya giren Poppy hiç bekletmeden Olivia'ya cevabı vermişti.
"Endişelenecek bir şey yok. Sadece uykusuz kalmış ve kendini çok yormuş. Ve bir de beslenmesine dikkat etmediği kesin. Biraz daha beslenmesine dikkat etse ve uykusunu alsa çabucak iyileşir. Eh bir de bu ilacı içmelisin baş dönmesine iyi gelir."
Madamın elindeki ilacı aldığımda ben de dahil tüm herkesin hatta profesör Dumbledore'un bile yüzü buruşmuştu. Tabii bunu gören Poppy gözlerini devirip, revirin diğer ucunda ki kapının ardında kayboldu.
"Profesör?"
"Evet Margaret?"
Yüzüm de ki sinsi sırıtma kendini biraz daha belli ettiğinde konuştum.
"Ben gayet iyiyim Profesör. Bu şurubu şurada duran çiçeğin dibine döksek, sanırım sizin haberiniz olmaz. Ne dersiniz?"
Dumbledore bana gözünü kırparak arkasını döndüğünde aynı zamanda konuşuyordu da.
"Sanırım ben burada değilken yapılan bir şey den haberim olamaz, Margaret."
Ben de dahil odada bulunan herkes sessizce güldüğünde -ki buna Sirius dahil değil, o daha çok anırarak gülmeyi tercih ettiğinden- Dumbledore çoktan revirden çıkmıştı.
"Hey!Remus. Bu kutsal görevi sana veriyorum dostum. Şu şurubu al ve yok et."
"Tabii ki Madam Burke"