Geçmişte. Geçmişimizde bir hata vardı, biliyordum hissediyordum. Ya bir gizem ya da geçmişte silinen bir çağ.
İçimde kıpırdamalar vardı sanki hücrelerime 400 vatlık elektrik veriyorlarmış gibi. İçim kıpır kıpır, bazen titriyorum, bazen iyiyim, bazen hastayım,bazen ağlıyorum. Bana ne oluyordu anlamıyorum. Bazen içimde bir güç varmış gibi hissediyordum. Ara sıra kollarımda vücudumda kızarıklık, geçici uyuşma gibi şeyler görüyordum. Bu nedenle doktora gittiğimde doktorum "Sen sapasağlamsın, sende bir şeyler göremiyorum."diyordu.
Bilmiyorum belki de yavaştan kafayı sıyırıyordum.
°••••°••••°••••°••••°
Kaldırımda yürüyordum. Kulağımda kulaklıkla "Billie Eillish- bellyache"dinliyordum. O sırada kulağımı bir ses tırmaladı. Her zaman ki gibi YouTube ve iğrenç Trendyol reklamları. Sinir olup telefonu ve kulaklığı cebime tıkıştırdım. Nereye mi gidiyordum ? Markete abur cubur almaya. Markete vardığımda biri bana sesleniyordu;
- Melih!
Arkamı dönüp baktığımda karşımda bizim okulun yeni kızı Sude' yi gördüm.
- Sude, ne oldu ?
Artık arkamdan ne kadar koşturmuşsa - onu Allah bilir - 1 dakika boyunca aralıksız nefes alıp verdi.
- Şey... Seni görünce yanına gelip selam vereyim dedim.
- Arkamdan koşmak yerine bağırsaydın ya.
- Seslendim duymadın.
Neden mi duymadım ? Çünkü o ara "Menemen soğanlı mı olur soğansız mı ?"diye düşünüyordum. Artık kendimi soruya nasıl kaptırdıysam bana seslendiği mi duymamışım bile. Vahim halime acıyıp kahkahalara boğuldum. Kızda bana aval aval bakıyor neye gülüyorum diye. Yazık kızcağız içinden bu deli niye bu kadar koptu diye düşünüyordur. Gülmeyi kesip "Nasılsın ? Ne yapıyorsun buralarda ?"dedim. Eliyle marketi işaret etti ve "Bir kaç şey alacaktım. Peki sen ?" dedi. Bende, "Bende senin gibi bir şeyler alacaktım... İçeri geçelim o zaman."dedim.
Marketten çıktıktan sonra yollarımız ayrıldı. Yol sanki bir ara bitmeyecekmiş gibi geldi. Eve vardığımda zile bastım ve olması gereken gibi kapıyı kimse açmadı. Çünkü annem ve babam işe gitmişlerdi. Keşke kapı şuan açılsa diyip kapıya ayağımla tekme attım. Sanki kapı tekme arkamı bekliyormuş gibi hemen açılıverdi. "Acaba evden çıkmadan önce tam kapatmadım mı ya ?"dedim ve daha fazla bu şüpheyi düşünmeden içeri girdim. Yiyecekleri paketlerinden çıkarıp güzelce tabağa yerleştirdim karnım doymalıydı ama en az karnım kadar gözümde doymalıydı. Mutfaktan tabakla beraber ayrılıp bilgisayarın önüne geçtim. Şu dünyada en sevdiğim şey bilgisayar karşısında bir şeyler yemekti. Güzelce hepsini bitirdikten sonra yatağıma uzandım ve birazcık şekerleme yapmak istedim, fazla sürmeden gözlerim kapanmaya başlamıştı bile.Yeni bölüm yakında gelecek. Vote ve yorum yapmayı unutmayın. Bu bölüm giriş bölümü asıl 2.bölüm eğlenceli bir hâl alacaktır. Teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TELEPATYH THİNGS - TELEPATİ ŞEYLER -
Science FictionDünya üzerinde bir hata yapılmış ve zaman aşımına uğramış. Peki bunu kim çözecek ? Tabiki ben yani Melih Gökçen. Son zamanlarda çok tuhaf bir dünya haline geldi gezegenimiz içimden bir his geçmişe gidebileceğimi söylüyordu, neden o sesi dinlemiyorum...