Kullan beni,izin veririm sana.

801 10 4
                                    

Aşk, verdiği mutluluğu misliyle geri alırdı.

Hayat, yaşattığı bir kaç güzel anıyı zorlu bir yaşama sıkıştırırdı.

Ben ise kabul ediyorum seni,iyiliğin ve kötülüğünle. Kalbime nasıl dokunduğun önemli değildi. Dokunsan yeterdi.

Yakmak için kullan kalbimi,
Her kül tanemle aşık olayım sana.

---
Bölüm-3

Kullan beni,izin veririm sana.

"Ay Sude zamanlamana senin de!" Bıkkınlıkla yüzümü yastığa gömdüm.

Telefonum tekrar titreştiğinde somurtarak elime aldım. Arıyorlardı.Derin bir nefes alıp telefonu açtım.

"Su hanımla mı görüşüyorum?" Bugün görüştüğüm adamın sesiydi.

"Evet buyrun Haluk bey."

"Bizimle çalışmanız için olumsuz bir sebep görmüyoruz. Şartlar sizin için de uygunsa pazartesi günü işe başlayabilirsiniz."

"Çok teşekkür ederim. Orada olacağım."

"İyi akşamlar." O müzede çalışmak için deliriyordum. Dil bilgim sonunda bir işe yaramıştı.

***

Uyku ve uyanıklık arasındaki o tuhaf anda dolaşırken kapının açılma sesi evde yankılandı. Yavuz eve gelmişti.

Uyuma taklidime devam ettim. Adım sesleri yakınlaşıyordu. Odaya girince kapıyı kapattı ve kıyafetlerini değiştirdi. Arada bana baktığını hissediyordum. Yatağın sol tarafı çöküp eli belimi bulunca nefesimi tuttum. Beni kendine çekmiş ve kafasını saçlarıma gömmüştü.

Neden bilmiyordum ama belimi yavaşça seven ele tezat kafam bugün gittiğim o güzel kafedeydi. Jacksonla yaptığımız sohbet ve kafenin havası içimi cıvıl cıvıl yapıyordu. Gerçeklik yanımda yatarken hayal alemindeydim. Kendime gelmek için gözlerimi aralayıp Yavuza baktım. O da bana bakıyordu.

"Uyumuyor muydun?"

"Uyuyamadım." Yavuz başımı yastığa koyup mırıldandı.

"Düşünmekten uyuyamıyorsun. Rahat bırak kendini."

"Hiç de bile." Gülüşü kulaklarıma doldu.

"Tabi tabi." Sonrasında geceye karışan rüyalarımıza teslim olduk.

Yazar Hanımın Ağzından:

Aynı gecenin karanlığında masasına oturmuş ve ellerine hakim olamayarak yazı yazan bir adam vardı. Yazdığını okumaya, hissettiklerini görmeye korkuyordu. Başlamadan bitmişti hikayesi ve sinirliydi. Hiçbir zaman elde edemeyeceği bir çiçeği görmek zulümdü ama artık çok geçti. Görmese kalbinde oluşacak özleme dayanamazdı. O ise her zaman yaptığı gibi duygularından yazarak kurtulmaya çalıştı fakat bu sefer duygular azalmak yerine adamın kalbine iyice yerleşiyordu.

***

Suyun Ağzından:

Müzede çalışmak sandığımdan daha zahmetliydi. Sadece rehberlik yapacağımı sanarken Patronun işlerine koşturuyor. Koli yerleştiriyor ve getir götür yapıyordum. Şu an ise patronun fransız bir kadınla fingirdeşmesine yardımcı oluyordum.

Kadın cilveyle adeta şakırken ben de onun kelimelerini olabilecek en ruhsuz şekilde çeviriyordum. Lisede gibi hissediyordum çünkü milletin arasını en son o zaman yapmıştım.

"Müzenin çok güzel dizayn edildiğini, bir profesyonelin elinden çıktığını belli ettiğini söylüyor Haluk bey." Haluk bey sırıttı.

"Sizin kadar zarif bir hanımefendi bunları söylediğine göre gerçekten şanslı olmalıyım." Galiba kusacağım. Ağzıma gelen safrayı yutup cümleyi kadına çevirdim. Ben çevirirken kadının gözlerinde oluşan ışıltıları görebiliyordum. Patronumu cidden beğeniyordu ama patronum için aynı şeyi söyleyemezdim. O sadece nerede nasıl konuşacağını bilen biri gibiydi.

|| ALDATMAK ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin