¹σиє¹

260 14 75
                                    

Pelerinler havada uçuşuyordu. Yapacakları işi bitirememişlerdi. Olacaklar korkutucuydu.

Bir ajanın sessiz adımları ile geceye bile kendilerini belli etmiyorlardı. Onları ilk kez gören biri hemen karıştırabilirken, onlar alışmışlardı. Hepsinin kendini ait bir rengi vardı.

Donuk yeşil,
Kan kırmızısı,
Bulanık mavi,
Sert siyah,
Görünmez beyaz ve
Renksiz gri.

Bu renkleri hak edenler bileklerine takıyorlardı.

Insanların çatılarına dadanmazlardı. Birer fare gibi de kanalizasyon kullanmazlardı. Onların efendisi asildi, bu yollar sadece saygı duydukları efendilerini kötülerdi. Onlar normal bir insan misali yollarda dolaşırdı renkli bileklikleri ile.

Ilerlediler. Hızlı ama sessiz. Korkutucu ama hissettirmeyen. Efendileri ile buluşma yerine vardılar.

Perdelerin arkasındakini bilmeselerde, güçlü olduğu aşikârdı. Diz çöktüler. Yeşil bileklikli konuşmaya başladı:

"Üzgünüz efendim. Ne yazık ki bize verdiğiniz görevi başaramadık. Hiçbir mazeret kabul edilemez. Bize vereceğiniz her türlü cezaya razıyız."

Yine aynı şey oluyordu. Koca salonda tek çıt ses yoktu. Lambanın loş ışığının da izin verdiği kadar etraf gözüküyordu. Perdenin arkasındaki en alttan, hiçbir yardımcı almadan, mor renkte bir zarf attı. Içini açan yeşil okumaya başladı.

".znɹoʎı|ıq zıq ızıɯığɐɔɐʋɐ||nʞ ıɯıʞ ʋıɔı şı nq .ʋıdɐʎ ʋnɓznρ nɹğoρ ışı ıʞ ɐɹʋos ɹıq ɐɯɐ .ɹnʇʞoʎ ɯnɹnρ ɹıq ıɓʋɐɥɹəɥ ʞəɔəɹıʇʞəɹəɓ ızıʋəɯʋə|əşıρʋə ɐʎəʌ ɐzıʋɐɯʞɹoʞ .ıρʋıɔı ʞəɯəʋəρ ızıs əɔəρɐs nq"

Fazlasıyla rahatlamışlardı. Böyle birine düşman olmak en son isteyecekleri dilekti. Zarfı cayır cayır yanan ateşin içine attılar. Sonuçta, ortada iz bırakmak kimin işine yarardı ki?

Gidişleri gelişlerinden daha rahattı. Daha yavaş ve sakin bir biçimde ilerlediler. Birbirinin gözüne pelerinlerin ucu girse de; ölmedikleri için mutlulardı.

Kimsenin olmadığından emin oldukları bir sokakta bir siyah gösteri meydana geliyordu. Pelerinleri etrafta uçuşuyor, hemen çıkarmak için kimin ne yaptığı bile belli olmuyordu. Saçlarını gizlemek için taktıkları boneleri direkmen çöp kutusuna fırlatıyor ve kafalarını dağıtmak için gittikleri nadir yerlerden biri olan Usta Chen'in Erişteleri'ne giriyorlardı. Tabii bilekliklerini giydikleri uzun kollu gömleklerin ve tişörtlerin altına saklamayı unutmuyorlardı.

Masaya oturdukları an da boşta olan şarap kızılı saçları olan kız yanlarına geldi. Her çalışanda olan turuncu önlük saçları ile bir ahenk tutturmuştu. Bir erkeği kolayca etkileyebilirdi. Hem de birilerini daha fazla...

Daimi müşterilerden biri olduklarından dolayı herkesi tanırlardı. Bu kızı daha önce hiç görmediklerine de eminlerdi. Kim olduğunu sormaları gerekiyordu...

"Ne isterdiniz?" Makarna hariç menüde olan hiçbir şeyi bilmiyorlardı. Siyah bilekli hariç.

"Başlangıç olarak miso çorbası fakat fazla ısıtmayın, soba soğuk olsun sonra karnım ağrıyor ve ramen alabilirim. Diğerleri soslu makarna alacak." Kız cebinden çıkardığı kağıda hemen not aldı. Not alırken birilerinin de gözlerini üstüne aldığını bilmeden aşçıların bulunduğu yere doğru yolunu tuttu.

"Bazıları ateşe fena düşmüş." Çocuklardan birinin söylediği sözü üstüne alan kırmızı bileklikli önüne şimşek hızında döndü. "Ne kastediyorsun! Ne demeye çalışıyorsun! Ben hiçbir şey yapmadım." Ellerini havaya kaldırmış, suçlu imiş gibi kendini savunmaya geçmişti. Herkes gülmeye başlayınca o da gruba ayak uydurdu güldü. Neye güldüğünü bilmediğiden ağzını bir karış açmış ve ne zaman gülme seansının biteceğini düşünüyordu. Eğer kırmızılının yüzüne bakmasalardı daha kısa sürebilirdi.

"Kimse 'Kai' demedi." Ortaya atılan gerçek her şeye balıklama atlamaması  geretiğinin canlı kanıtıydı. Bu kadar güldükten sonra Kai için asıl konuşmaya biraz geçmeleri gerekiyordu.

"Yanına şimdi gitsem garip olur mu?" Bu kadar önemli soru karşısında cevabı olan kardeşi biraz abisini hırpalayarak söylendi. "Ayran yürekli olduğunu hiç demiş miydim?" Haklıydı.

Bizimkiler, yemeklerin konuşmalarının bitmesinin ardından gelmesine şaşırmışlardı. Ama aç olan mideleri şaşırmaktan daha çok dolmaya bakıyordu.

Sade bir teşekkür ile yemeklerini yemeye başladılar. Yerken neden yapmaları gereken işi başaramadıklarını da düşünmeye ve söze dökmeye başladılar.

Konuşmayı başlatan en çok yiyen oldu. "Jay yüzünden oldu. Eğer bana işin ortasında esprisini söylemeseydi gülmezdim ve beni fark etmezlerdi." Nasıl bu iftiranın arkasında kalabilirdi?! Bu kabul edilemezdi.

"Hey, eğer espirilerim bu kadar güzelse en başta 'kötü espri yapıyorsun' demeyecektin. Ayrıca Nya o kadar yavaş olmasaydı bu olmazdı." Suç birinden bir ötekinin kucağına gidiyordu. Dinamit misali kimde patlayacağı belli değildi.

"Beni yanınıza alma fikri Lloyd'un idi. Ona git laf söyle." Sakin sakin makarnasını yiyen adamda birisine laf atınca; kızıl saçlı kız tekrar geldi. Bu sefer gülen yüzü ile değil, olan sesten rahatsız olan bir ifadeyle konuştu. "Ses yapmaya devam edeceksiniz lütfen dışarıda yiyin." Kavga ettiklerinin daha yeni farkına varmış olan grup onaylama mırıldanmaları ile tekrar yemeklerini yemeye koyuldu.

╼⃘۪۪ ⃘۪۪╼

Perdenin arkasındaki alttan başka birine daha bir mor zarf attı. Onlarda saygı ile eğildi ve gittiler. Odada bir tek perde, bitmek üzere olan bir mum ve perdenin arkasında olan üç kişi kalmıştı. Bugün de zor ve yorucu bir gündü. Ama değiyordu.

Kendilerine gölge derlerdi. Bir kişi oldukları sanılırdı. Veya daha fazla kişi oldukları. Insan olmadıklarını varsayanlar bile vardı. Erkek olduğunu varsayanlar vardı, kız olduğunu da.

Gölge haricinde, kimse bir zerre kadar bilgi bilmiyordu.

Gölge üç arkadaştı. Birisi zekiydi. Gölgenin ayaklarıydı. En mantıklı ve doğru yola ilerletirdi.

Birisinin geçmişi kötüydü. Yaptığı hatalar ona tecrübe katmıştı. Gölgenin elleriydi. Neye dokunacağını iyi bilirdi.

Birisi de kötüydü. Gölgenin başıydı. Asıl amacı o belirlerdi.

Yardımcıları, bileklik takanlar ise gölgenin gövdesiydi. Herkesi birleştirirlerdi.

Gölge buydu. Herkesi yöneten gölge buydu.

═════════

❗❕ ÖNEMLI❕❗

Lloyd; Garmadon'un çocuğu değil.

Kitap ship kitabı değildir.

Kitapla ilgili anlamadığınız şeyler olursa sormaktan çekinmeyin.

Senaryo ile ilgili yanlışlıklar olursa söylemekten çekinmeyin.

Gölgelerde | NinjagoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin