(15 yıl önce)
Albert'ın gününü en mutlu şekilde geçirdiği saati gelmişti. Kendisi şapkasını iyice gözlerine doğru çekmiş, ağacına yaslanmış ve ayaklarını uzatmıştı.
Dünya'nın ne kadar garip olduğunu düşündü; insanlar huzura kavuşmak yerine kavga ediyor, kalp kırıyorlardı. Dünya sadece kavgadan ibaret değildi ki, güzel şeylerde vardı, güzel şeyler hep sonradan keşfedilirdi.
Şapkasını gözlerinden çekip yanına koydu, kolu bükülmüş dizinin üzerindeydi ve ela gözleri dereye çevrilmişti.
O sırada yanından bir ses duyuldu, Albert bakışlarını gelen kişiye çevirdi.
"Merhaba Bay Albert," diyerek yanına oturdu Lona. Elinde bir kitap tutuyordu. Albert ona hafif bir gülümsemeyle baktı.
"Merhaba Bayan Luna, burada ne işiniz var?" Bakışlarında hafif bir muziplik vardı.
Lona etrafa bakıp kaşlarını çattı, "kitap okumaya geldim?" Evet, aslında kitap okumak için huzurlu bir yer arıyordu ve bulmuştu da, sadece buranın 'Albert'ın yeri' olduğunu yeni öğrenmişti.
Albert ela gözlerini kızın yeşil gözlerine dikti. Lona gözlerini kıstı ve boğazını temizledi. Kitabını açıp Albert'ın ağacının diğer tarafına yaslandı. Sırt sırta duruyorlardı. Albert huzurlu bir şekilde derin nefes aldı, havayı içine çektikten sonra dereyi izlemeye devam etti...
Lona kitabı elinden bıraktığında hava kararmış ve akşam kendini göstermeye başlamıştı. Lona dalgınlıkla arkasında oturan çocuğa baktı, "saat kaç?"
Albert ela gözlerini açıp ciddi bir şekilde kıza baktı, "altı falandır herhalde," kız onu huzurlu uykusundan uyandırmadan önce güzel bir rüya görüyordu. Yerinde kıpırdanıp ağacın yanından kıza baktı, "ne oldu?"
Lona ayağa kalkıp kitabını yerden aldı, "gitmem gerekiyor." Diyip kitabı sımsıkı tuttu, "huzur verici bölgenizde bana da yer verdiğiniz için teşekkür ederim Bay Albert."
Albert uykulu gözlerini kıstı ve ayağa kalktı, "bir daha olmasın Bayan Luna, evinize kadar size eşlik edebilir miyim?"
"Bugün olur ama bir daha olmasın." Dedi Lona gülümseyerek. Albert da gülümsedi ve onunla evine kadar yürüdü. Harika bir gündü, son anda Felix soluk soluğa yanların koşup, "SİZE SÖYLEMİŞTİM!" Diye bağırmasaydı.
_______________________________
(Günümüz)"Lona gelmek istemiyor," dedi telefonda arkadaşı Albert ile konuşan Felix. Mesajları okuduktan sonra Albert ile biraz daha konuşup onu aramaya karar vermişti.
"Ne demek gelmek istemiyor?" Diye sordu Albert sert bir şekilde.
"Her şeyi tekrar yaşamak istemiyormuş," dedi Felix, ama onun da gelmesini çok istiyordu.
Albert, "Pekala, o zaman onu ikna ederiz." Diyip kapattı telefonu. Şu an evinde on beş yıl önceki kızın simasını hatırlamaya çalışıyordu. Ama o yeşil gözleri, kızıl saçları nasıl unutabilirdi ki? İç çekti ve Lona'yı düşündü, on beş yıldan sonra onu tekrar görmek garip olacaktı. Hem de çok garip.
Felix koltuğuna oturmuş arkadaşlarını tekrar görecek olmanın heyecanı ile onlarla nasıl konuşacağını düşünüyordu. Sonra yaşadıkları şeyler aklına gelince biraz duraksadı ve gözlerini kapattı.
"Sizi tekrar tehlikeye atacağım için üzgünüm." Diye fısıldadı boş salona.
...