Yatsın bu dünya ya. Neden bu kadar erken uyanıyoruz ki. Uyusak ya hatta kış uykusuna yatsak mesela. Ben hayvan olarak dünyaya gelseydim ya koala ya ayı olurdum.
Uyku gerçekten mucizevi bir ilaç. İnsan uyurken bir anlıkta olsa huzur duyuyor, dertlerden düşüncelerden arınıyor. Bir kere dinleniyor her şeyden önce. Tüm bu kargaşa içinde kaçış yeri oluyor uyku.
Neyse canım şimdi uykusuz kalalım seneye istediğimiz kadar uyuruz nasılsa.
Sabahları tam bir işkence. Ağzıma iki yudum bir şeyler atıp saçlarımı topuz yapıp giderim okula hep. Okulumu sorarsanız herkes kendi halinde. Sınıfımız yirmi kişilik ve tek sekizinci sınıfız yani yeterince sakin bir okuldayım. Hocalara gelirsek öyle tip hocalarımız yok çok şükür ama yinede sevmiyorum okulu. Hangi öğrenci sever ki ? İyi ki Ezgi var o olmasa hepten çekilmezdi. Ezgi aynı benim gibi bazen aynı anda aynı şeyleri söylüyoruz. Çok seviyorum onu o da beni.
Sınıfa girdim bir de ne göreyim Ezgi Tolga ile gayet yakın bir şekilde konuşuyor. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bir yanda en yakın arkadaşım diğer yanda en nefret ettiğim insan. O kadar samimi görünüyolardı ki bi an için Ezgi'yi kıskandığımı bile söyleyebilirim. Bende sessizce sırama oturup İnkılap kitaplarımı çantamdan çıkarmaya başladım. Çaktırmadan onlara doğru bakarken yalancıktan öksürdüm. Daha sonra Ezgi rahatsız olmuşcasına Tolga'dan ayrılıp yanıma geldi ve her zaman ki sıcacık gülümsemesiyle "Günaydın bebeğimm " dedi ama ben ona aynı sıcaklıkla cevap veremeyecektim. Yüzüne bakmadan soğukça günaydın dedim. O benim bu soğukluğumu görmezden gelerek yanıma oturdu ve kitaplarını çıkardı. Öğretmen içeri girdi ve herkes sustu. Hocamız sert bir insandı evet ama ben yine de çok seviyordum.
Öğlen yemeği vakti gelmişti. Evlerimiz yakın olduğundan evde yiyorduk yemeğimizi. Ezgiyle evlerimizde neredeyse yan yanaydı. Zaten bizim sınıfın hepsi bu sitede oturuyordu. Biz hiç konuşmadan yürümeye devam ederken birden bir ayak sesi duyduk bu normaldi evet ama bu yürüyüş bizi rahatsız etmek ister gibiydi. Arkamıza döndüğümüzde ne görelim. Egemen ve arkadaşı Mert. Onlarda bu sitede oturuyorladı. Geçen sene bizim
okulda sekizinci sınıftılar. Tam belalı tiplerdi ve kafayı takmışlardı bize. Ama tuhaf bir şekilde Egemen Ezgi'yi dövmek isterken Mert benimle çıkmak istiyordu. İkisi bir olup akılları sıra bizi korkutacaklardı. Her neyse biz kortuğumuzu belli etmeyerek yürümemize devam ettik ki bu çok uzun sürmedi. İkimizde kolumuzdan tutulup çevrilince bi an için şaşırdık ve sonra her kızın yaptığını yaptık.... Okul çantalarımızla bir güzel vurmaya başladık. Daha sonra " Siz göreceksiniz" diyerek yanımızdan uzaklaştılar. Biz de sevinçle çak yaptık. Bir taşla iki kiş vurmuştum hem bir süreliğinede olsa Mert'in ağzının payını vermiş hem de Ezgi'yle aramızda ki buzları eritmiştim. Şimdilik.