İçeri girdiğimizde dengemi sağlayarak kapıyı kapattım ve kollarımın arasında bulunan Rebecca'yı duvara yasladım. Şuan gözümde olduğundan daha güzel görünüyordu. Ama kanımda dolaşan alkol hiçbir şeyi değiştirmeyecekti; benliğimi kaybetmediğim zamanlarda da fazlasıyla güzeldi ve onunla olmak istiyordum, onu hissetmek istiyordum. Her zaman onu istiyordum.
Gövdem ile duvar arasında sıkışmış vücuduna kendimi daha da yasladım ve beklemeden dudaklarımızı birleştirdim. Dilimle dudaklarını aralayıp birbirine dolanmasına izin verdim. Ellerim kıvrımlarında gezinirken nefes almak için geri çekildi ve içtiğim içkinin tadını daha da almak istermişçesine eserim olan şişmiş ve kızaran dudaklarını yaladı.
"Dudaklarındaki alkolden dolayı sarhoş olacağım, Hood."
Dediğine karşılık gözlerimi kısarak güldüm ve narin ellerini boynuma sararken bacaklarını kavrayıp zayıf olan vücudunu kucağıma alarak odasına ilerlemeye başladım. Yolun yarısında yerinde olmayan şuurum nedeniyle birkaç kez düşme tehlikesi geçirdik fakat zarar görmeden onun odasına ulaştım ve gömleğimin düğmelerini çözmeye başladım. Bana yardımcı olurken söylediği sözler, beni olması gerektiğinden fazla utandırmıştı.
"Tanrım, dualarımı görmezden gelmeyip bu esmer tanrıyı bana bahşettiğin için sana minnettarım."
Gömleğimi kollarımdan sıyırdıktan sonra odanın rastgele bir köşesine fırlattı. İnce parmakları gövdemde ve kollarımda gezinirken titrek nefesini tenime üflemesi tüylerimin diken gibi olmasına sebep oldu. Omuzlarımı kavradı ve yükselerek dudaklarımı dudaklarının arasına aldı. Boşta kalan ellerimi beline yerleştirdim ve kendime doğru çektim. Dudakları, benimkilerle bütünleşirken arzu bedenimi olması gerekenden daha fazla sarmıştı ve tüm kaslarım dokunuşları altında kasılmıştı. Tadını alabildiğim dudaklarından istemeyerek çekildim ve üzerindeki elbisenin fermuarını aşağı doğru çektim. Odada fermuarın sesi ve birbirine karışan nefeslerimiz duyulurken tenine usulca değen parmak uçlarım alev almıştı sanki. Küçücük temasımız bile beni baştan çıkarırken onu hissetmek muazzamdı.
Yukarı çıkmış olan elbisesinin eteklerini kavradı ve başından çıkarıp yere doğru fırlattı. Ve karşımda sadece iç çamaşırlarıyla durur vaziyete geçti. Bu görüntüsü karşısında nefesimin kesilmemesi imkansızdı. Ellerimi saçlarından geçirdim ve onları kavrayarak sert bir şekilde tekrar dudaklarımızı bütünleştirdim. Dudakları, benimkilerin üzerinde hareket ederken derinlerde fazla tanıdık gelmeyen duygular hissediyordum. Şehvet, tutku, hastan öteydi; daha da güzeldi.
Ellerim sırtında kayarak sütyeninin kopçasına ulaştı ve beklemeden kopçayı açtım. İşaret parmağımı teninde gezdirerek sütyeninin kupuna taktım ve kolundan sıyırdım. Saniyeler içerisinde sütyeni de bilinmez bir yerde kendine yer edinmişti. Beklemeden yatağa uzandı ve pantolonumun britlerinden tutarak beni üzerine çekti. Bir elim göğüslerinden birini kavrarken diğer elim yavaşça kumaşından içeri girerek hassas bölgesine ulaştı. Hareket ettirdiğim parmaklarım, aldığı nefesini veremeden yarıda keserken fazla sesli olmayan iniltileri beni olduğumdan daha da hazır hale sokuyordu.
"Hazırsın, benim için." Parmaklarım hızla klitorisinde gezinirken neredeyse çığlık diyebileceğim inlemeleri beni benden alıyordu. Birbirine kenetlenmiş gözlerimizin hapsini kıvrılan dudakları bozdu. "Ben her zaman senin için hazırım."
Dediği şeyleri çakırkeyifliğine veriyordum. Böyle şeyler diyecek kadar cesur değildi. Ya da ani gelen cesaretle derdi fakat iki saniye geçmeden elleriyle yüzünü kapatırdı. Onun ağzından, her zaman duyamayacağım kelimelerin tadını çıkarırken elini karnımda hissettim. Küçük eli yavaşça baksırımın içine doğru yol alırken aldığım nefes boğazımda takılı kaldı. Ereksiyonumu saran elleri hareket etmeye başladığında nefesimi yüzüne doğru üfledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Breathe Me | Hood
Fanfiction"Biliyorum, beni paramparça etmek hoşuna gidiyor ama seni mutlu etmem için daha ne kadar paramparça olmam gerekiyor?"