seoul deliler hastanesinde sıralı ölümler gerçekleşiyordu.
işin en garip tarafı ise ölen kişilerin
illa ki bir parmağı kesikti.
fakat bu ölümler deliler hastanesinde gerçekleştiği için dikkate alınmıyor, üzerinde durularak incelenmiyordu.
gerçi o dönemin şartları da bir hayli zorlayıcıydı. ne bir parmak izi okuyucu ne de dna tespit edici vardı.ve bir şekilde ölümler daha da çoğaldığında, bu bir kişinin dikkatini çekti.
savcı lalisa manoban' ın.
lalisa daha önceden şiddete ve cinsel anlamda tacize uğramış bir kadındı.
kendine bunları yapan adam bulunup ceza almadığı için, savcı olup suçluları hapise attırmaya karar vermişti ve o zamandan bu yana da binlerce suçluyu hapise tıktırmıştı.
peki bu hastanede ki cinayetler onun ilgisini neden mi çekmişti ?
ölen insanlar genellikle kadındı ve neredeyse hepsinin fiziksel özellikleri birbiri ile benzerdi.
kısa sarı saçlar, zayıf bir vücut...
herbirinin canice parmaklarını kopartıp, boyunlarını kesiyordu.
işte lalisa, bunu yapanın yıllardır peşine düştüğü, kabuslarından çıkmayan adam olabileceğini düşünerek o hastaneye ilk adımını atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red rose in the lantern ꕥ ✓
Fanfic❝ ship değil kurgu odaklı. ❞ ©markleached | • lalisa / chris / minho / jennie • ―15.12.20 ―16.01.21 | short story |