Hızlı bir çalişma temposunun ardindan saatin beş olduğunu,kat nöbetini devretmeye gelen hemşire arkadaşlar sayesinde fark etmiştik. Çocuk servisinde çalişiyordum ve bu servis hastanelerin en yoğun ve gürültülü servisidir.
Artık günün yoğunluğu geçmiş,servis sessizleşmişti. Akşam tedavilerini henüz bitirmiş, ofiste çay içmeye gitme telaşındaydım. Günün ilk çayini içme firsatini yakaladim nihayet, diye kendi kendime düşünüyordum. Tedavi odasından çiktiğimda aynada kendimi taniyamadim. Kep dağılmiş,saç baş karişmiş,yorgun,bitkin bir hâldeydim.
Ofise geldiğimde hemşire odasının telefonu çaliyordu. Oturduğum yerden büyuk bir güçlükle ayağa kalktim ve telefona gittim. Karşıdaki ses, acilde trafik yaralılarinin olduğunu,içlerinde çocuklarinda bulunduğunu,damar bulamadiklarindan dolayi acile yardima gelmemi söylüyordu.
Tüm yorgunluğumu unutmuş, hızla acil servisine yönelmiştim ki diğer telefonda nöbetçi doktorun icapçi(nöbeti hastane yerine evde tutan ve her an hastaneden çağrilmayi bekleyen doktor)beyin cerrahıyla tartıştığını duydum. Nöbetçi doktorun sesi odayı çinlatiyordu:
-Ne yapalim? Bırakalim ölsün mü bu insanlar! Gelmek zorundasınız. Gittiğiniz davet beni ilgilendirmez! Nöbet değiştirseydiniz çok önemli bir davetti madem. Siz hipokrat yemini etmediniz mi?
Bu bölümü beni çok sevindiren iremmogulkoc7 'a yazdım. Ona pek layik olmasa da...İlk okuyucum çok teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YUMUŞAYAN KALPLER
Ficción GeneralOkurken içinizi huzurla dolduracak,yüreğinizi ısıtacak,iyilik,sevgi,dostluk ve mutluluğu dile getiren birbirinden güzel hikayelerle ilk kitabımı yazıyorum.Umarım beğenirsiniz...