4.BÖLÜM➡GÜÇLÜ OL

66 2 0
                                    

    Okula vardıktan sonra halâ Nil ve Ege ile güzel bir sohbet içindeydik.Onları belki de yanlış tanımıştım. Aslında onlar iyi ve kafa insanlardı. Ama aklım hâlâ bizim çocuklardaydı.Onlara çok ayıp olmuştu.Onlarla gitmek istemediğimi söylemiştim ve uğruna kavga ettiğimiz insanlarla güle oynaya okula gelmiştim.Onlar da beni görmüştü.

  Ben bu düşüncelerle boğuşurken Oktay'ın o muhteşem sesiyle "Günaydın" dediğini duydum. Başımı kaldırıp gözlerine baktığımda karanlık bir ifadeyle karşılaştım. Ama yüzü gülüyordu. Zaten onu çok az gülerken görmüştüm ve gülüşleri hiç gözlerine ulaşmıyordu. Bende ona gülümseyerek "Günaydın" dedim. Hep birlikte sınıfa doğru yürümeye başladık. Yürüdükçe kolum Oktay'ın koluna değiyordu ve bu benim titrememe neden oluyordu. "Sabah gördüğümde dalgındın.Birşey mi oldu?" Başımı Oktay'a çevirdim. "Yok birşey."

  Tam sınıfa girecekken Esra ile çarpıştık. Önce yüzüme öfkeyle baktı.Sonra yanımda Nil Oktay ve Ege'yi görünce yüzünde şaşkın bir ifade oluştu.Yüzüne yapmacık bir gülümseme yerleştirerek "Naber Azra?"

"İyi" diyip yanından geçecekken kolumdan tutarak beni durdurdu.

"Nezaket gereği senin de bana nasıl olduğumu sorman gerekir."

"Ben senin nasıl olduğunla pek ilgilenmiyorum."

"Aa sen bayağı bir nankörmüşsün."

"Ne diyorsun Esra?"

"Sen burada benim abimin parasıyla okuyorsun." İnanmıyorum. Bunu yüzüme vurduğuna inanamıyorum.Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyorum.Birde bunu Oktay'ın önünde yapmıştı.Onlara

hiçbir şey söylemeden arkamı dönerek koşmaya başladım. Oradan uzaklaşmaya ihtiyacım vardı. Hepsinin ağzının açık olduğunu görebiliyordum. Okulun çıkışına geldiğimde koşmaya başladım. Ve artık göz yaşlarımı tutamıyorum. Biriyle konuşmaya ihtiyacım vardı. Telefonumu çıkarak İnanç'ı aradım.

"Alo Azra"sesi biraz kırgın geliyordu.

" İnanç " sesim fiziksel acı çekiyormuş gibi çıkmıştı.

"Ağlıyor musun?"

"Konuşabilir miyiz? Çok kötüyüm. Lütfen" sesim o kadar kötü çıkmıştı ki dayanamıyacağını biliyordum.

"Tamam.Nerdesin sen?"

"Seni köprünün orada bekliycem. Geç kalma."

"Tamam." telefonu kapatarak göz yaşlarımı sildim. İnanç'ın karşısına böyle çıkamazdım.

✳✳✳✳✳✳✳✳✳✳✳✳✳

   Tam yarım saattir oturmuş İnanç'a Esra'nın yaptığı pisliği anlatıyordum.

   Aslında bir bakıma belki de haklıydı.Ben onun abisinin parasıyla okuyordum.Onun abisi yani eniştem olmasaydı ben o okulda okuyamazdım.

  Söylediklerimi dinledikten sonra İnanç hiçbir tepki vermemişti.Gözünü karşıda bir noktaya dikmiş sessizce oturuyordu.Artık bu sessizlik canımı sıkmaya başlamıştı.Neden konuşmuyordu ki? Acaba sabah beni Niller ile gördüğü için bana hâlâ kızgın mıydı"Konuşmayacak mısın?"

  İnanç sorumla birlikte bana dönerek bu sefer de gözlerini bana dikmeye başladı.Gerçekten sinirlerim bozulmaya başladı.Artık birşey söylesin!

"O okula gitmen başından beri hataydı biliyorsun değil mi?"İnanç'ın ani sorusuyla gözlerimi kısarak ona baktım.Neden daha kötü hissetmemi istiyordu? İçimi rahatlatacak birşeyler söyleyemez miydi?

Herşey Senin İçinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin