"Uh, demek beni görmeyi bu kadar çok istiyorsun?"
"Evet."
"Dün gece benden nasıl kurtulabileceğini soruyordun?"
"Evet, ama... Ben..."
"Ah, taehyung... Hâlâ amacın benden kurtulmak. Kandırma kendini. İstediklerimi aldığımda sana bu kadar nazik davranmayacağım, benimle arkadaş olabilmeyi düşünme."
"Sadece bu rahatsızlık verici histen kurtulmak istiyorum dostum."
"Dostum demeyi ne zaman kesersin tam olarak?"
"Adını bilmiyorum."
"Bay bilinmeyen olmaktan memnunum."
"Pekâlâ Bay bilinmeyen."
"Ha, unutmadan... Etrafında ki insanlara bu kadar güler yüzlü olma. Kızlar peşinde dört dönüyor. Devam edersen aralarından bazılarının kemikleri kırılacak hyung."
"Ona ne şüphe... Bana ne yapıp yapmayacağını söyleme."
"Ben söylerim, yapıp yapmamak sana kalmış."
"Amacın ne? Neden ben?"
"Hâlâ anlamadın mı?"
"Anlamayı reddediyorum."
"Ama soruyorsun?"
"Söylemeni istiyorum."
"Seni seviyorum."
"Hah! İnsan sevdiğinin camlarını aşağıya indirmez, benimle taşşak geçme!"
"Benim duygularımı benden iyi mi biliyorsun Tae?"
"Hayır, ama bildiğim birşey varsa o da manyak olduğun!"
Mesajı yazarken noktalama işaretlerinden anlayacağınız gibi sinirliyim evet. Aptal, seni seviyorum diyor birde! Derse de geç kaldım, eve gitme zamanım gelmişti en azından. Yolda giderken camı tamir edecek bir kaç tamirci aramaya başladım. Polise gitmeyi aklımdan geçiriyordum fakat gözü sürekli üzerimdeydi, tekrar bi camı indirmesini yada kafamı kırmasını istemiyordum. Hafiften tırsmıştım. Mahallenin en başında oturan yaşlı ama bir o kadar da sevimli ve enerjik bir kadın var, Neriman teyze. Beyaz evcil bir kedisi vardı, bahçenin kapısı açık olduğundan dışarı çıkmış sokak kedileri için konmuş sütü içiyordu. Beni gördüğünde yaklaşıp bacağıma sürtündüğünde dayanamayıp bacağımın üzerine çöktüm, boynunun altını severken mırrlaması hoşuma gitmişti. Telefonuma gelen bildirimin titreşiminden nefret ediyorum. Ama geliyor işte. Kilit ekranından mesajı okudum;
"Sana bu kadar güzel gülümsediğini söyleyen oldu mu?"
"Bak buraya hiç girmeyelim. Senin aksine ben heteroyum, aklına gelen şey olmayacak. Üzgünüm. 😕"
"Sevdiğimi alırsan, sevdigin herşeyi alırım."
"Bu da ne demek?"
"Tehtid, beni seveceksin. Beni reddetmek yerine kabullen."
"Bu sadece seni platonik yapar."
"Beni gerçekten seveceksin."
"Bundan nasıl eminsin?"
"Bunları şuan konuşmamıza gerek yok."
"Tamam, hayatıma gireli 2 gün bile olmadı. Ne kadar çabuk sevdin?"
"Çok şapşalsın, bu seni tatlı yapıyor. Ama sen 2 gündür farkında olabilirsin ben iki buçuk yıldır seni dikizliyorum."
"Ne? İki buçuk yıl mı? Üniversteden misin yoksa?"
"Bak işte, birbirimizi tanımaya başladık bile, seni kampüsün içinde takip edebiliyorum. Yani evet üniversitedenim."
"Siktir."
"Küfür sana yakışmıyor."
"Dün camımı kırdığında bayağı sövdüm."
"Dudaklarını öperek düzeltebilirim bence..?"
"Defol git."
Kedinin üzerinden ellerimi çekerek "nasıl bir belaya bulaştım ben?" Diye içimden geçirdim. Eve doğru yavaş adımlar atarak ilerlerken çoktan tamir olmuş camı gördüm. Evet bazen tatlı olabiliyormuş, ama çoğunlukla değil. Hâlâ ondan nefret ediyorum. Hala berbat bir tacizci izleniminde, öyle olmasa bile.