On dakika boyunca elimdeki mektuba bakıyor, içini okumaya cesaret edemiyordum. En azından kavga etmekten korktuğum için değildi veya okulumu zehir edecekleri için çekinmiyordum. Korktuğum tek şey Jimin'in zarar görme ihtimaliydi. Benimle uğraşmaları umrumda bile olmazdı ama Jimin'i sadece lafla bile incitmeleri onları mahvetmeme sebep olurdu.
Ayakta durmaktan ayaklarımın ağrıdığını hissettim ve mutfaktaki sandalyelerden birine oturdum. Tereddüt etmeden mektubu açtım ve okumaya başladım.
Bugün korkudan gelmeyeceksiniz herhalde.. çok üzüldüm:( Oysa ki sizi dört gözle bekliyordum hatta rüyamda bile sizi görmüştüm. Bu akşam dokuz buçukta okulun yakınındaki Bambam barda sizi bekliyor olacağım. Gelmek istemezseniz anlarım :) Ama sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız. Evinize o kadar çok uğrayan mektuplara bir sonraki eşlik edecek olan mektubumu pek beğenmezseniz, nedeni siz olursunuz.
Sağlıklı günler :)
''Ne okuyorsun?''
Koltuktan doğrulmuş bir şekilde gözlerini ovuşturan Yoongi'nin sesiyle kağıda bakmayı bırakmış ve aceleyle cebime koydum.
''Uyandın mı? Hiç, önemli bir şey değil.''
Anladığını belli etmek için başını sallamıştı ve muhtemelen yüzünü yıkamak için merdivenlere doğru adımlamıştı. O sırada da merdivenlerin başında görünen Jimin, Yoongi'nin yanından geçerken utangaç bir hevesle ''Günaydın.'' demiş ve karşılığında ise Yoongi başını duvara doğru çevirip hafifçe sallamış, hızlı adımlarla ilerlemişti.
Harika, diye düşündüm. Dün geceki gibi düşünme sırası Yoongi'ye geçmişti. Utanıyordu. Jimin'in yüzündeki gülümseme silinirken bana doğru yürümeye ve konuşmaya başladı.
''Hey dün bana pankek yapma sözü vermiştin. Umarım onun için erken kalkmışsındır.''
Yüzünü buruşturdu.
"Tabi zehirlemeyeceksen."Ona karşılık ben de gülerek konuşmaya başladım.
''Sana da günaydın Jimin. Anlaşılan yatağın en düz tarafından kalkmışsın.''
Kıkırdadı.
''Eh sayılır. Hayatımda sen olduğun sürece yatağımın ters tarafından kalkmam imkansız herhalde.''
Tezgaha yöneldim ve ilk olarak ramen için ocağa su koydum. Düşünüyormuş gibi ses çıkardım.
''Hmm. Sen bana bu denli aşıkken ben seni zehirlemek için ocağa su koydum bile.''
Arkama dönüp kalçamı tezgaha yasladım ve sandalyeye oturmuş olduğunu gördüğüm Jimin'e baktım.
''Fena mı? Bu çağın Romeo ve Juliet'i de biz oluruz.''
En yakın arkadaşımın bu halleri içimi ısıtmıştı ve gülümsemeden edemiyordum. Tanrım resmen mutluluğumun tüm sebebini karşımdaki beden taşıyordu.
''İstemez canım. Sen aşkını bulabilmiş olabilirsin ama ben hala yalnız seksi bir bekarım.''
Kaşlarının şaşkınlıkla kalktığını gördüğümde ekledim.
''Evet Yoongi'den bahsediyorum.''
Suyun kaynamaya başladığını gördüğümde ramenleri paketinden çıkarıp içine atmış ve arkadaşımın cevabını beklemiştim.''Az önceki halini görmedin mi? Kesinlikle benden hoşlanmıyor.''
Tekrar arkama döndüm ve merdiven başında görünen Yoongi'yi görünce ses tonumu düşürüp konuşmaya devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tomorrow | Taekook
FanfictionJeon Jungkook'un başına Amerika'da neler geldiğini kimse bilmiyordu. Fakat Kim Taehyung fazlasıyla meraklı biriydi. Taekook.