Piyonlar

1.2K 159 188
                                    

Felix önünde duran kahve dolu fincanı avuçları arasına aldı

"Dans kulübünden ayrılmamı istiyor."

Tahmin ettiğim şeyi bir de onun ağzından duyunca sinirim daha da artmıştı. Fakat bir şey diyemedim. Yalnızca, Felix'in endişeli ve bir o kadar da üzgün yüzüne baktım. Direkt olarak ona baktığımı anlayınca hemen ifadesini bozdu ve dudaklarını yukarı doğru kıvırdı

"Sadece kulüpten çıkacağım. Önemi yok. Üzülmedim bile. "

Sadece kulüpten çıkmış olmayacaktı, sevdiği şeyi bir saçmalık uğruna bırakıyordu. Önemliydi bu ve en önemlisi üzülmüştü. Çok üzülmüştü hatta.

"Bunu isteyeceğini biliyordum..."

Dirsekleri masada, elini çenesine yaslamış, üzgünce Felix'e bakıyordu Hyunjin.

Sinirle dudaklarımı yaladım "Peki ayrılacaksın kulüpten, o da fotoğrafları silecek. Nasıl güveneceğiz kopyasına sahip olup olmadığına?"

Söylediklerim karşısında Felix anında, "Güvenemeyiz." demişti.

"Güvenemeyiz Jisung ama en azından denememiz lazım. Kendimizi iki kat tehlikeye atmayalım. Zaten bence sadece bunu istiyor. Sonra karşısına çıkmadığımız sürece bizi rahat bırakacak."

Söylediklerine usulca başımı sallasam da aslında hiç ama hiç sakin değildim. O sinsi tilki resmen gelip tüm mutluluğumuzu bozmuştu. Felix'in hiçbir şeyi belli etmemeye çalışması da sanki kalbimi bin parçaya bölüyordu. Gözlerinin içine bakamıyordum, bakarsam eğer en derinlerinde ağlayan Felix'i görecektim ve bu benim zavallı kalbime hiç iyi gelmezdi.

Felix, Hyunjin'e döndü "Hyunjin bunu sen halledersin öyle değil mi? Beni çıkartırsanız yedekte olduğu için direkt onu alır zaten Minho."

Felix'in söylediklerine karşı birkaç saniye sadece halıya baktı arkadaşım. Doğrusu bir an duymadığını düşündüm. Hyunjin şu sıralar beni korkutuyordu. İyi değildi bunu biliyordum ama asla bana yansıtmıyor oluşu resmen kalbime oturuyordu.

Sonunda Hyunjin bir tepki verdi ve "Hayır." dedi, ardından direkt olarak Felix'e baktı "Kulüpten ayrılmayacaksın Felix."

Felix derince nefes verirken yine o "aslında iyi değilim ama gülümsüyorum" ifadesini takındı

"Hyunjin, az önce söyledi-" diye söze başlamıştı Felix ama Hyunjin birden atıldı

"Onun tek istediği kulübe girmek öyle değil mi?"

Sanırım birden sözünün kesilmiş olmasıyla afalladı Felix ve kaşları çatık usulca başını aşağı yukarı salladı. Hyunjin de eş zamanlı olarak başını sallarken cidden kendimi ikisinden bambaşka bir yerde gibi hissetmiştim. Ben mi hiçbir şey anlamıyordum acaba?

"O zaman onu kulübe alacağız."

Hyunjin'in söylediklerine bir tek benim anlam verememiş olmadığıma sevinip Felix'in devirdiği gözlerini izledim.

"Evet Hyunjin, öyle yapacağız ama bildiğim kadarıyla katılımcı sınırımız var ve o çoktan doldu. Bu yüzden beni çıkartman lazım. " hafif sinirli çıkan sesi beni şaşırtırken Hyunjin'e hiçbir etki etmediğini fark ettim. Etrafına dizildiğimiz masadan uzaklaşıp arkasına yaslandı çocukluk arkadaşım ve dilini damağına değdirip 'cık' sesi çıkarttı

"Hayır Felix sen değil. Ben çıkacağım."

Hani filmlerde ve dizilerde kimsenin hiçbir şey yapmayıp yalnızca bakıştığı ve arkada ortama uygun bir müziğin çaldığı sahneler olur ya, tam da öyle bir sahnenin içinde gibiydik. Felix ve ben şaşkınca Hyunjin'e bakarken arkada müzik yerine mutfağın, somonları gevşemiş lavabosundan akan suyun sesi vardı.

a shitty gay song | Jilix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin