Güvenli Bölge

1.6K 201 599
                                    

Uzun bölüm oldu bu yüzden kontrol edemedim yanlış varsa affola.

* **

Sabahın köründe başıma saplanmış olan iğrenç ağrıyı unutmamı sağlayan tek şeydi Lee Felix.

Vücudu tamamen battaniyenin altında duruyor, sadece daha geçen gün boyadığım gül kurusu saçları ve çilli suratını görüyordum. Dudakları, yasladığı yastık yüzünden büzülmüştü. Düzenli gelen nefesleri hala daha uykusunun en tatlı kısımlarında olduğunu gösteriyordu. Uyandığında benimkine benzer bir baş ağrısı çekeceğini bildiğim için üzülmüştüm doğrusu.

Fakat belki hoş bir kahvaltı hazırlasam unuturdu o da ağrısını diye düşündüm. Bu yüzden yatağımdan ayrılıp mutfağa doğru ilerledim ama minik mutfağın yanındaki salonda, gözlerini pencereye dikmiş oturan Hyunjin adımlarımı yavaşlatıp salonun önünde durmama neden olmuştu.

Transa girmiş gibiydi. Sadece tek bir noktaya bakıyor ve hiçbir şey yapmıyordu. Beni de fark etmemişti sanırım bu yüzden "Hyunjin?" dedim sorar gibi.

Sesimi duymasıyla irkilen arkadaşıma biraz daha yaklaştım. Beni görmeyi istemiyor gibi bir hali vardı. Kaçacak delik arıyormuşcasına gözlerini etrafta gezdirdi. Sonra dönüp gülümsedi

"Erken kalktım."

Yalan

"Hyunjin sen erken kalkmazsın."

Hyunjin dudaklarını dişledi. Bunu yapması bile yalan söylediğini apaçık ortaya koyuyordu.

"Kalktım ama..."

Hala daha yalan söylemeye çalışıyor olması içimde bir endişe doğurmuştu. Oturduğu koltuğa ilerlemeye devam ettim. Ben ona yaklaştıkça içimdeki endişe git gide artıyordu. Çünkü yüzünde yalanlarla saklayamayacağı bir gerçeklik duruyordu.

Kıpkırmızı gözlerine baktım. Dün gece dedikleri aklıma doluşmaya başlamıştı. Her ne kadar ona aile gibi hissettirmeye çalışsam da Hyunjin bu olayı kafasına takmaya devam ediyordu belli ki.

"Neden ağladın?"

Kızarmış gözlerine baktığımı anlayınca elleriyle gözlerini ovuşturdu "Ağlamadım ki. Dün geç yattık sabah erken kalkınca böyle olmuş gözlerim."

Söylediği bahanelere belki onu tanımasam inanırdım ama Hyunjin benim tek gerçek dostumdu. Bu yüzden ellerini tuttum sımsıkı "Hyunjin bana anlatman gerek. Dün gece olanlar yüzünden mi?" diye sormuştum fakat dün gece dediğim an ellerini benden çekti, birkaç saniye sustu ve "Hayır. Hayır dün söylediğim şeyler değil..." dedi.

"Neden o zaman?"

Fakat soruma aldırmadan hızlıca ayağa kalktı. Vestiyerden montunu alıp giyerken kolunu tuttum

"Hyunjin! Nereye?"

Hyunjin kolunu ellerimden kurtardı "Jisung bırak beni!"

Kapıyı açıp çıktığı sırada gözlerinin tam içine baktım. Ne diye böyle yapıyordu bilmiyordum. Bilmeme de izin vermiyordu, ona yardım etmek istesem de izin vermiyordu bana.

Hüzünle baktı bana, iç çekti "Lütfen... Zaten sonunda sana geleceğim Jisung. İzin ver biraz yalnız kalayım."

O zaman bıraktım onu. Madem gelecekti. Gelirdi Hyunjin. Bana yalan söylemezdi. Bu yüzden usulca başımı salladım ve kapıyı kapattım.

"Sikeyim ya, ne oluyor sabah sabah?"

Minho Hyung'un mızmızlanması kulaklarımı doldurmuş ardından dağılmış bir şekilde karşımda belirmişti. Daha ona cevap veremeden yan odadan gözlerini ovuştura ovuştura çıkan Felix dikkatimi ona vermemi sağlamıştı. Güzel gül kurusu saçları dağılmış, gözlerini zar zor açıyor belli.

a shitty gay song | Jilix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin