ağzımda en sevdiğim içkinin tadı
ve ellerimde senin bir resmin
eskimiş bir rus sokağının
arasında unutulmuş bir meyhane
ve içinde senin düşünden içmeden duramayan
ama bir yandan da senin sevgine erişebilmek için tanrıya yalvaran
biri oturuyor
kalbi dudaklarında atıyor
içkinin keskin kokusunu almayagörsün
senin kokunun o masum hafifliği
burnunda tütmekte
ve o gün hayallerine koşmakta olan insan
hayallerini yıkan o kokuda buluyor tüm benliğini
ve hayatın anlaşılmaz yüzünü
ağzımda en sevdiğim içkinin tadı ve
ellerimde senin bir resmino eskimiş sokaktan ayrılıp
maviliğe doğru yol alıyorum
ellerim buz tutuyor ama
içim seni görme düşüncesiyle dolunca insana şiirler yazdırtan o güzel yüzün aklıma düşünce
ayaklarım da seni bulmaya ayarlıymışcasına
hareket ediyor
ve işte görüyorum seni
denize karışmayı bekleyen bir martı gibi
o beyaz elbisenin içinde
kırılmış bir bankta oturmaktasın
uzaktan seni seyre dalıyorum
ne akşam ne sabah seni benim gözlerimden ayırmaya yetiyor
ağzımda en sevdiğim içkinin tadı ve sen işte karşımdasın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lost blue diary
Poetrykendi çapımda bir şeyler karalıyorum. bol miktarda varoluş kaygısı ve kendi düşüncelerinde kayboluş içerir.