Bugün her şey değişti. O lanet olası koğuşun mekanik bölümünde bir yangın başlattım. Jennie'yi alıp hızlıca koğuşun dışında kulağına fısıldadım. "Ormana git. Orada ki eve gir. Ayna gizli bir odaya açılıyor. Orada saklan." Gözlerime acıyla baktı. "Tanrı'm emretti ve meleği olarak yerine getireceğim." Beni Tanrı'sı olarak gördüğünü bilmiyordum. Jennie hızlıca ormanlık alanda koşarak gözden kayboldu. Hapishaneye döndüm. Yanıyordu. Askerler söndürmeye çalışsana daha da alevleniyordu. İğrenç anılarım yanıyordu. Ama külleri her daim bende kalacaktı. Arkamda göğüslerimi saran bir el belirdi. Bu el göğüslerimle oynamaya başladı.
Benliğimden, kendimden, her zerremden tiksindim. Bu koğuşta 50den fazla tecavüze uğramıştım. Ben bir eşya gibi kullanıp geri atıldım. Kimden yardım istediysem bir toprakda o attı. Herkes kendi çıkarları hâlinde haraket ediyordu. Kimsenin umrunda değildim...
Arkamdaki Watson'dı. Elinde bir şırınga vardı. Bu şırıngaya göz ucuyla baktım. Mavi bir sıvı vardı büyük ihtimalle anılarımı hatırlamamamı istiyordu. Çünkü onu şikayet etmemden korkuyordu. Benden beklenmeyecek bir haraketle elindeki şırıngayı alıp atardamarına sapladım.
Koştum... Koştum... Sanki çok hızlı bir şekilde buradan kaçarsam bu anılardan uzaklaşacaktım. Soluklanmadan koştum... Jennie ile olan geleceğe koştum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
denek-jensoo
FanfictionTiksinç görüntüde olan tüm bu deneklerden nefret ediyorum. Hepsi bu sonu hak ediyordu...