sufjan stevens - mystery of love
merhabalarrrr
20k'lık kocaman bir aile olmuşuz, çok teşekkür ederim beni yalnız bırakmadığınız için, umarım finale kadar hep yanımda olursunuz ❤️
❀
"İşte, geldim. Beklettiğim için özür dilerim."
Telefonumla oynamaktan boynum tutulmak üzereyken Taehyung'un yumuşacık sesini duyduğumda kafamı kaldırdım. Gözlerimin içi parlıyordu onu görünce. Bunu, kendimi göremesem de adım gibi biliyordum. Nitekim onun gözleri de benimkilerle buluştuğunda sıcacık bir gülümseme yerleşmişti dudaklarına.
"Sorun değil, Taehyung. Bu senin işin. Hem ben kendim beklemek istedim, biliyorsun. Seni beklerken mutluluğun değerini anlıyorum. Çünkü herhangi bir anda çıkıp gelirsen, yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez."
"Bunlar ne de naif cümleler. Mesajlaşırken pek öyle söylemiyordun ama sanki? O güzel popon acıdığı için bana sitem edip duruyordun."
O kıkırdayıp benimle ufaktan şakalaşırken ben de ayağa kalkıp yanımda getirdiğim kitabımı, kulaklığımı, bir kalem darbesi bile atmadığım birkaç matematik testimi, kalem kutumu ve zorla bir-iki yudum alıp yarım bıraktığım sebze suyumu toparlamaya çalışıyordum. Birkaç saniye sonra yanıma geldi, elini kitabı tutan elimin üzerine koydu. Arkamda duran bedeni benimkine değmek üzereyken gözlerini üzerimde hissediyordum.
"Çok severim bu kitabı. Ama senin için biraz ağır değil mi?"
Durdum. O kadar basit bir şeydi ki elinin elime değmesi... Ama gelin görün ki kalbimin gümbür gümbür atmasına neden oluyordu işte. Kafamı çevirip bakışlarımı yüzüne çıkardım.
Bana bu kitap değil, senin bu bakışların ağır geliyor. O denli anlam yüklüler ki.
"Bilemiyorum. Henüz başladım. Hoşuma gitti ama, bitireceğim. Yarım bırakmayı sevmiyorum."
"Bitirdiğinde filmini izleyelim mi birlikte?"
"Filmi mi varmış?" diye sordum heyecanla. "Çok isterim, Teyung. Birlikte izlemeyi çok isterim."
Kulağıma yaklaştığında hafif bir gıdıklanma hissettim.
"Her Teyung dediğinde o ağzını ısırıp öpesim geliyor."
Kim Taehyung beni öldürmeye çalışıyordu. Yemin ederim ki öldürmeye çalışıyordu. Tanrıya şükür bekleme salonunda ikimizden başka kimse yoktu. Yoksa bu hâlimizi ve domates gibi kızaran yanaklarımı başka birinin görmesine dayanamazdım.
Kollarını arkamdan belime sarıp çenesini omzuma dayadığında elimdeki kitap parmaklarım arasından kurtulup koltuğa düştü. "Taehyung, ne yapıyorsun?" diye sordum telaşla. "Birisi görecek şimdi."
"Kimse göremez. Hem görse ne olacak ki, güzelim?"
"Ben, şey..."
"Sürekli sana sarılasım geliyor. Seni sevesim, seni öpesim. Her hâline bayılıyorum ama en çok kollarım incecik belini süslerkenki hâlini seviyorum." Sarı tutamlarımın altından enseme pembe dolgunluklarını değdirdiğinde öyle güzel bir his kapladı ki içimi... Sonra birazcık sağa, boynuma doğru kaydı. Ilık nefesi ve dudakları yakma derecesinde ısıtıyordu tenimi. Onun esmer teniyse, rayihasıyla sarhoş ediyordu aciz bedenimi.
İçim gidiyordu.
"Taehyung..." diye mızmızlandım kolları arasında. Dokunuşları, beni olması gerekenden kat kat fazla etkiliyordu. Kimsenin göremeyeceğini söylerken ciddi miydi acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tooth fairy ✓
ФанфикSeoul'ün gözde diş hekimlerinden Kim Taehyung. Çocukluğundan beri dişçi fobisi olan Jeon Jeongguk. (yaş farkı içerir.) 20'07'09 - 21'05'27