Neslihan'dan
Buket bizi sağsalim cafeye getirdi. Bu kız ne kadar deli sürüyor bu arabayı bide son ses müzik yanlarımızda erkekler, insanlar bize kötü gözle bakıyor. Ani vites değiştirmeleri falan tam bir deli bu kız. Arabayıda zar zor küfür ederek parkettikten sonra siyah büyük kol çantamdan anahtarı bulup çıkarttım. 3 sefer kilitlediğimiz kapıyı açarak özellikle sağ ayağımla cafeye girdim. Zaten önceden getirdiğimiz temizlik malzemeleri köşede duruyordu ben bileğimdeki siyah saç lastiğiyle saçımı toplarken bir yandan da bizim ekibe dönüp"hadi zaman kaybetmeden başlayalım ama önce ben burayı süpürüyüm siz bahçeye geçin kızlar bahçeyi de süpürün..." diye emirler veriyordum. Konuşmam bittikten sonra Buket "tamam eda sen bahçeyi süpür ben iki yeride silerim" dedi. Eda'da "iyiki boya badana tamirat yok Allah razı olsun temizce burdan çıkanlardan" diye dua etti. Oğuz'da -ismini yeni yeni öğreniyorum kim olduğunu bilmiyorum.- "Edacığım hiç değişmemişsin hala aynı üşengeçlik..." dedi. O sırada Baran Oğuza öldürücü bakışlarını yollarken Buket'te "hı evet tabi hadi bahçeye yaylan!" Dedi. Oğuz sanırım bu duruma alışık bir şey demeden büyük bahçe kapısından cıktı. Baran'da Buket'e kısa bir bakış atarak bahçeye ilerledi. Eda ve Buket'te bana "kolay gelsin" diyerek cıktı. Atillamla başbaşa kaldık çok şükür.
15 dakika sonra"Atilla kaç dakikadır şurayı süpüremedim kafana yiyeceksin bir süpürg..." derken Atilla ensesine bir darbe yedi. Buket"enseye şaplak g.." derken Eda eliyle ağzını kapattı. Buket hanımın meşhur hareketi. Atilla ne olduğunu anlayamadan boş boş baktı. Bende yanağına öpücük kondurarak "bizim Buket işte aşkım boşver" dedim. O sırada Dilara beyaz dış kapıdan girdi ve "merhaba kızlar 10 dakıka sonra masa sandalyeler gelecek." Dedi. Ben telaşla"nee kızlar çabuk daha silmedik bile yerleri" dedim. Erkekleri bahçeye kovduktan sonra ben geri kalan yerleri süpürürken Buket baştan silmeye başlamıştı. Eda da duvardaki tabloları indiriyor Dilara'ya veriyordu. Dilarada kolilere koyuyor erkeklerde onları çöpe götürüyordu. Tüm işler bittikten iki dakika sonra masa sandalyeler geldi. Bizimkilerin yardımıyla cafeye indirdiler ve yerleştirdiler. Bizde zaman kaybetmeden onları siliyorduk. Bir anda Buket sendeledi. Oğuz yanında olduğu için elini tuttu. Buket kendine geldikten sonra iğneleyici bir sesle "saol!" Dedi. Ben hemen yanına gittim ve "Buket iyi misin bitanem" dedim. Oda "iyiyim ya yok birşeyim acıktıysam ondandır" dedi. Eda'da "öküz gibi yiyosun doymuyosun kanka tabi" dedi. Buket'te "Edaaa bak valla gece uyutmam seni canımı sıkma lan" dedi. Dilara " kıar yeter hadi son masayıda siliyim bahçeye geçelim dedi. Bende "sen sil biz çıkalım" dedim. oğuz izin isteterek kalktı ardından baran sıkıldım diyerek gitti Atilla da yalnız kalınca onu gönderdim. Şimdi kızlarla başbaşaydık ve çok sükür hesap soracaktım. Dilara'da gelip pembe Armut koltuğa oturduktan sonra söze başladım. "Benim partimdeki hareketiniz neydi oyle kızlar oyle somurtma sebebınızı ogrenebilir miyim ?" Buket " tamam herşeyi anlatacağım Neslihan" dedi. "Dinliyorum" "bak şimdi sizin liseye gelmeden önce Baranla eda çıkıyordu. Oğuz yavsagıda Edayı sevıyordu. Sonra Oğuz Edayı bacağından bıcakladı" "nee!?!" "Evet sonra Baran Oğuzu becerdi. Sonra da iste sizin okula geldik" "ee Baran noldu ya?" "Baran'dan da teşekkur edip ayrıldı çünkü herseyi unutmak istiyorduk." "Şimdi anlıyorum Baran'ın kinini" Eda'da "hayır hayır benimle alakası olduğunu sanmıyoruz Baran bana aşık değildi ki o kadar bunun altında başka bir sey var..." Buket lafını bölerek "onu da Buket kaarşiniz bulacak" dedi. Kıkırdayarak arabaya doğru yol aldık.
Akşam Dilara'danOturup koltukta yarın ki alıveriş listesini yapıyorduk. O sırada Buket 'benim karnım acıktı yaa' diyerek gidiyordu ki bir an yere yığıldı. Neslihan'la Eda hemen yanına gidip uyandırmaya çalıştılar bende ambulansı aradım. 10 dakika sonra ambulans geldi bizde arabaya atlayıp hastaneye gittik. Allahım nolur birşey olmasın!
Geçmiş Buket'tenİkide bir Başımın dönmesinden dolayı kızlardan habersiz doktora gitmiştim gerekli tahliller yapıldıktan sonra doktor odasına çağırdı ve "kızım kimin kimsen yok mu senin sana destek çıkmaları lazım beyninde bir tür tümor var ve önlem almazsak büyüyecek hayatını karartacak..." tümör kelimesini duyduktan sonra beynimde yankılandı doktorun sesi. Ben ne yapacağım simdi kızlara söyleyemem benim için çaba sarf etmelerini istemiyorum. "Hiç kimsem yok öleceksem de öleyim doktor bey teşekkür ederim."...
Şimdiki zaman
"Buket beyninde tümör var ve çok büyük önce tedavi olacaksın büyümesini engelleyeceksin daha sonrada yurtdışına gideceğiz ve ameliyat olacaksın." Dilara bunları söylemişti. "Demek öğrendiniz kızlar..." "nee!?! Sen biliyor muydun bunu?!" "Evet biliyorum arkadaşlar güya size yük olmayacaktım Allah kahretsin neden güçsüzleştim ki." Kendimi ağlamamak için zor tutuyordum. Ağlamamalıydım. Kendime söz verdim. Annemin ölümünden sonra hiçbir şeye ağlamayacaktım ama şuan kızlara yük olmak canımı çok acıtmıştı. Neslihan yavaşça yanıma gelip eliyle gözünü sildi ve elimi tuttu "Buket bunu beraber atlatacağız bir şekilde tedavi tutarını bulup atlatacağız, bak kendine inanmazsan her şey boşa gider, sen güçlü kimseden korkmayan Buket'sin bir tümörden mi korkacaksın hem sen olmazsan beni kim koruyacak Buket kim dövüşüp karakollara düşecek, ben hatta biz hepimiz sana inanıyoruz sende kendine inan atlatacağız." Neslihan şefkat dolu bir anne gibi konuştukça gözümden yaşlar akıyordu. Ben ölmekten hastalıktan korkmuyorum ki ben kızların üzülmesinden korkuyorum. Benim şu lanet hayatta onlardan başka kimsem yok.
Kapı açıldı ve içeriden Atilla kucağında köpekle,Baran ve Oğuz geldi. Oğuzu görünce ona fazla haksızlıl yaptığımı düşündüm. O zaman özür dile iç sesim konuştu yine. Ama ben kimseden özür dilemem ki dilemeyeceğim. Baran yanıma geldi ve o buz gibi sesiyle "Buket geçmiş olacak inan biz hep yanındayız." Dedi. Ardından Atilla "Buket kalkta şu meşhur hareketlerini yap kız bak beni köşede sıkıştırdılar kendine gelde hallet onları bir" dedi. Bende "kimmiş lan onlar benim eniştemi sıkıştırıyorlar çıktıkları yere geri sokarım onları" dediğim an herkes bana ters bakış attı bende sesimi düzelterek ve masum kedi bakışı atarak "ıımm.. şey yani evlerinden dedimek istedim" dedim. Hepsi kıkırdadı onların mutlu olduğunu görünce zaten benim moralim düzeliyor...
Yarım saat sonra
Herkes gitmiş sadece Eda kalmıştı neymiş efendim refakatçiymiş, ne gerek var. Ben Eda'ya homurdanırken içeri yaşlı doktor ve Tanrım o da ne!? Bir meteor girdi. Meteor afet taş çocuk bana gülümseyip yanıma geldi. Yaşlı morukta dırdır ediyor Eda onu dinliyordu ben duymuyordum bile. Aklıma fenalık geldi stajyere dönüp "bakar mısın şurdan şu çantayı verir misin?" Dedim. Çocuk bana o mükemmel gözlerini dikip "tabi" dedi. Çantayı verdikten sonra telefonumu aldım ve tekrar uzatarak" koyar mısın peki " dedim. Oda memnuniyetle koydu. Hemen telefonumu ona doğru çevirip instagrama girdim adımı görsün istiyordum. Bir anda baktığımda gözü telefonumdayken çekti nereye bakacağını şaşırdı. Şapşalım beniim nerden şapşalın oluyor erkek fatma sen onunla olsan olsan askerlik arkadaşı olursun sen sus gı iç ses. Eda bana dönerek "duydun mu canım?" Dedi. Bende ona bakarak "hı? Aa evet ecet dinledim tabi" dedim. Yanımdaki meteor kıkırdadı. Daha sonra çıktılar. Bunu hemen Eda'ya anlatmalıyım...
Merhaba arkadaşlar bu bölüme gerçekten çok uğraştım. Yorumlarınızı bekliyorum. Multimedya kızlar♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK BAHÇESİ
Teen Fiction4 çocukluk arkadasi ve 4 yakisikli adam bakalim bu 8 kişinin macerasi neymiş ?