Hırsız Kızın Ayakları

2.6K 37 12
                                    

Hırsız Kızın Ayakları
Benim adım Selin. 17 yaşındayım. 165 boyundayım ve 52 kiloyum. 11.sınıfa gidiyorum ve Hakan adında bir sevgilim var. Kendisi 182 boyunda ve 75 kilo. 10.sınıftan beri sevgiliyiz ve birbirimizi seviyoruz. Olaylar aralıkta başladı. Yan sınıfımızdan birisi 50 lirasını kaybetmişti. Kimse herhangi birinin çaldığına ihtimal vermiyordu muhtemelen çocuk parasını düşürmüştü ya da bir yerde unutmuştu. 2 gün sonra başka sınıftan birinin 100 lirası kaybolmuştu. Hem de cüzdanından. Çocuk kendi sınıfından birkaç kişiyi suçladı ama ortada bir kanıt yoktu. Parasının kaybolmadığını, zaten o kadar parası olduğunu savunmuştu herkes. Bir sonraki hafta pazartesi günü başka bir sınıfta bu sefer bi çocuğun cüzdanındaki tüm para gitmişti. Beden dersinden döndüğünde cüzdanının boşaltıldığını fark etmiş. Artık şüphe kalmamıştı. Birileri paraları çalıyordu. Hemen müdür yardımcısına gittiler. Müdür yardımcısından kamera görüntülerini incelemesini istemişler ancak müdür yardımcısı o katın kamerasının 2 hafta önce bozulduğunu, yeni kamera siparişi verdiklerini ancak hala gelmediğini söylemiş. O günün öğle arasında bizim sınıfta oturuyorduk. Ben Hakan Sezen ve Kağan. "Gençler duydunuz mu 3 kişinin parası kaybolmuş." Dedim. Hakan "Belli ki bir hırsızımız var." Dedi. Sezen "Kesinlikle bir hırsız var. 3 ü birden tesadüf olamaz. Ayy çok korkuyorum ya. Ya bize bi zarar verirse." Dedi. Kağan kolunu Sezenin omzuna koydu ve "Bitanem ben yanındayken hiçbir şeyden korkmana gerek yok." Dedi. "Hırsız diyorsunuz yani. Bilemiyorum belki de gerçekten bir hırsız vardır. Olsa güzel olur aslında." Dedim. Bir anda herkes şaşkın şaşkın bana diktiler gözlerini. Kağan "Yoksa hırsız sen misin?" Dedi şakayla karışık. "Yani yanlış anlamayın birilerinin eşyalarının ya da paralarının çalınması tabi ki güzel bir şey değil. Ama yani her günümüz o kadar monoton geçiyor ki sıkıldım artık. 11.sınıftayız seneye zaten sınava hazırlanmaktan başka bir şey yapamayacağız. Her gün aynı şeyler olup olup duruyo. Birazcık aksiyon birazcık heyecan istemek çok mu?" Dedim. Önce biraz karşı çıktılar ama sonra çok da deli olmadığıma kanaat getirdiler. Hakan "Yani aslında birazcık gizem ve heyecanın zararı yok." Dedi. Biz bu şekilde muhabbete devam ederken sınıfa Dilara girdi. Dilara 170 boyunda kahverengi saçlı çok az balık etli tam bir afetti. Onunla 9.sınıftan beridir bir rekabet içindeydik. Hem derslerdeki üstünlüğümle hem de yakışıklı sevgilimle onu eziyordum. Benden nefret ettiği bakışlarından belliydi. Dilara geçip yerine oturdu. Defterini çıkartıp bir şeyler karalamaya başladı. Biz muhabbetimize devam ediyorduk. Daha sonra sınıfa Sıla ve onun sevgilisi Eren girdi. Sıla bizim sınıftaydı ama sevgilisi yan sınıftaydı. Sıla da aynı Sezen gibi bu hırsızdan korkmuştu belli ki. Eren "Sevgilim neden bu kadar endişeleniyosun anlamıyorum. Korkak bir hırsız bize ne yapabilir? Anca alçakça birilerinin eşyalarını çalar. Merak edecek bir şey yok." Dedi. Sıla çocuğa biraz daha yaklaştı ve kendi saçıyla hafifçe oynamaya başladı. "Öyle mi diyorsun?" Dedi. Dilara defteri daha hızlı karalamaya başladı. Eren birazcık arkasına yaslandı ve "Tabi ki öyle diyorum. O herifte kimsenin yüzüne bakacak cesaret bile yoktur. " Dilara'nın karalamaları daha da hızlanmıştı "Hangi alçak hırsızlık yapar ki? Gerçekten yani kim böyle bir şey yapar? Zaten ben paraları çalınanları gördüm, hepsi çelimsiz duruyorlardı. Muhtemelen o yüzden onları hedef almış yani biz güvendeyiz merak etme. " dedi. Sonra gülmeye başladı ve "Ama onların karşısına çıkmaya bile cesaret edememiş." Dedi ve sesli bir şekilde gülmeye devam etti. Dilara'nın kaleminin ucunun kırılma sesiyle birlikte hepimiz bir anda ona döndük. Sinirli bir şekilde "Çizim yaparken 0.5 kullanırsan olacağı bu!" Dedi. Önümüze döndük ve muhabbete devam ettik. Bu hırsız mevzusu nedense beni heyecanlandırıyordu. İki gün sonra 3.teneffüste hava almak için bahçeye çıkmıştım. Sınıfa geri dönerken revirin önünden geçiyordum ki Sıla'yı ağlarken gördüm. Hemen yanına gittim. "Sıla ne oldu neden ağlıyorsun?" "Hırsız Eren'in bütün parasını çalmış bi de üstüne çocuğun burnunu kırmış. Orospu kaşar madem parasını aldın bi de neden dövüyosun çocuğu. Çok kötü aşağılamış sevgilimi kıyamam ya... Önce tekmeyle burnunu kırmış yere düştükten sonra da suratına tükürüp ayağıyla onu bütün suratına yaymış. Resmen zafer pozu vermiş orospu çocuğu! Çocuk kimsenin yüzüne bakamıyor!" Dedi ve ağlamaya devam etti "Sakın bu anlattıklarımı kimseye anlatma. Çok utanç verici." Dedi. "Orospu kaşar mı? Hırsız bi kız mıymış?" "İnanılması güç ama Eren'in dediğine göre öyle." "Peki kimmiş?" "Suratında kedi maskesi varmış. Ayakları da çıplakmış." Dedi. Bunları dinleyince nedenini anlayamadığım bir sebepten dolayı inanılmaz tahrik olmuştum. Ağzımın suyu akacaktı neredeyse. "Ayakları çıplak mıymış? Emin misin?" "Eren öyle söyledi. Muhtemelen ayakkabılarından o kevaşenin kim olduğunu anlamayalım diye ayakkabılarını çıkartmıştır." Dedi. O kadar heyecanlanmıştım ki ağzım kurumuştu ama bu heyecanın sebebini anlayamıyordum. Sadece o kızı kesinlikle görmem gerektiğini biliyordum. Yukarı çıkıp bizimkilere Sıla'dan duyduklarımı anlattım. Sezen iyice korkmaya başlamıştı ama Hakan gayet ilgiyle dinlemişti hırsız kızın yaptıklarını. Kağan çok tepki vermemişti, Sezeni sakinleştirmeye çalışmıştı daha çok. Bizimkiler muhabbete devam ederken ben hırsızla nasıl karşı karşıya gelebileceğimi düşünüyordum. Aslında asıl önemli soru onunla karşı karşıya nasıl geleceğim değildi, asıl soru onunla karşı karşıya geldiğimde ne yapacaktım? / Hırsızla karşı karşıya gelince ne yapacağıma dair hiçbir şey yoktu aklımda. Mesela onu yakalamaya mı çalışacaktım ya da onunla dövüşecek miydim? Ya da sadece kim olduğunu mu öğrenmeye çalışacaktım? Kafam bu konuda çok blurluydu. Emin olduğum tek şey onu görmem gerektiğiydi. Bunun için ise bana bir plan gerekliydi. Eğer bu kız bir hırsızsa benim onu kovalamama gerek yoktu. Onu kendime çekebilirdim. Edindiğim bilgilere göre bu hırsız genelde insanlar beden derslerindeyken onların sınıflarına girip cüzdanlarını ya da paralarını çalıyordu. Bizim beden dersimiz ise yarındı. Plan basitti: Yoklama alındıktan sonra çaktırmadan sınıfa girip bir yere saklanıcaktım ve hırsızın gelmesini umacaktım. Öyle de yaptım. Yoklama alındıktan sonra sınıfa gittim ve bir yere sotelenip beklemeye başladım. Buraya geldiğimi kimseye söylememiştim, Hakan'a bile. Neredeyse yarım saat olmuştu ki kapı açıldı ve içeri maskeli bir kız girdi. Okul tişörtünün üstüne siyah kazak gibi bir şey giymişti ve ayakları çıplaktı. Maskesi aslında tam maske gibi değildi. Gözleri ve ağzı hariç her yerini kapatan bir bere gibiydi.

Hırsız Kızın AyaklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin