CEMREYILDZ A İTHAF ETMEK İSTEDİM. EN İYİ WATTPAD ARKİSİ :D
-» Merhaba. ¥B ile karşınızdayım :)
Uzun uzun okumayı sevenler çokmuş dediler, bende uzun uzun yazdım :) Eğer hak ediyorsam yorum ve votelerinizi bekliyorum. Şimdiden teşekkür ederim :) İyi okumalar...~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
'Birileri fena halde yaralanacak," dedi, mutfak penceresinden dışarı bakan Dr. Clarie Elliot.
Duman kadar yoğun olan sabah sisi gölün üzerine çökmüştü. Penceresinin az ötesindeki ağaçlar tamamen sisle çevrilmiş, görülmüyorlardı. Yine bir silah sesi; bu sefer daha yakından gelmişti. Günün ilk ışıklarından beri silah seslerini duyuyor, gün batıncaya kadar da duyacaktı. Kasım ayının ilk günüydü; Yani avlanma sezonunun açılış günü. Ormanın içinde bir yerlerde, sis yüzünden yarı kör olan bir adam, beyaz kuyruklu geyiklerin hayali gölgeleri etrafında dans ederken, elindeki tüfekle ağır ağır ilerliyordu herhalde.
"Dışarıda servis beklemen doğru değil sanırım. Seni okula bırakıvereyim," dedi Clarie.
Kahvaltı masasıyla neredeyse bütünleşmiş olan Noah cevap vermedi. Koskoca bir kaşık dolusu Cornflakes' i midesine indirdi. Oğlu on dört yaşındaydı, ama sanki iki yaşındaymış gibi masaya süt döküyor, yerlere tost kırıntıları saçıyordu. Yemeğini yerken annesinin yüzüne bakmıyordu - sanki annesiyle göz göze gelmek Medusa' ya bakmak demekti. Aslında bana baksa da bir şey değişmeyecek, diye düşündü Clarie üzgünce. Benim sevgili oğlum çoktan taşa dönüştü.
"Seni okula bırakıvereyim, Noah," diye tekrar etti.
"Gerek yok, servisle gideceğim." Masadan kalkarak sırt çantasını ve kaykayını aldı.
"Şu avcıların nereye nişan aldıklarını gördüklerinden emin değilim. En azından şu turuncu bereni giy ki seni de geyik sanmasınlar."
"Ama onunla çok aptal görünüyorum."
"Servise binince çıkarabilirsin, ama lütfen şimdilik giy."
El örmesi bereyi raftan alarak oğluna uzattı.
Çocuk önce şapkaya, sonra da annesine baktı. Son bir yılda o kadar hızlı boy atmıştı ki artık annesiyle aynı boydaydı, gözleri tam aynı hizadan birbirlerine bakıyordu. Clarie, birden aceba Noah da bu yeni fiziksel eşitliğin farkında mı diye merak etti. Bir zamanlar oğlunu kucakladığında çocuk da ona sarılırdı. Şimdiyse o çocuk gitmiş, yerine, çocuksu yumuşaklığı kaslarla, yüzü de ince erkeksi bir hale dönüşen bu çocuk gelmişti.
"Lütfen," diye tekrarladı halâ elinde tuttuğu şapkayı uzatarak.
Çocuk sonunda başını sallayarak şapkayı aldı ve kafasına taktı. Clarie gülmesini bastırmak zorunda kaldı; şapkayla gerçekten de çok aptal görünüyordu.
Aşağı hole inmek üzere çoktan arkasını dönmüştü ki Clarie seslendi: "Hoşça kal öpücüğü yok mu?"
Çocuk canı sıkkın bir şekilde dönerek annesinin yanına hafif bir öpücük kondurdu ve hızla aşağı indi.
Artık kucaklaşma yok diye düşündü üzüntüyle, pencereden, ağır adımlarla yola doğru yürüyen oğlunu izlerken.
Çocuk, yolun sonundaki isfendan ağacının oraya kadar yürüdükten sonra şapkasını çıkardı, elleri ceplerinde, omuzlarını soğuktan kamburlaştırmış bir şekilde servisini beklemeye başladı. O sabahın 37 derece soğukluğuna rağmen çocuk ceket bile değil, sadece gri bir sweatshirt giymişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖL
Mystery / ThrillerHayat ölüm ve kan ile dolu. Gizemi bulmak zor. Ve gerçek hayatta hayallere yer yok. İki seçenek var; 1-Kazan 2-Kaybet