0.8

1.2K 123 52
                                    

Kimmin: Yağmur yağıyor Hyunjin.
Herkes gitti ve ben hala okuldayım.
Neden hala buradayım?
Yağmurda ıslanmaktan mı korkuyorum?
Ama yağmur bana ne yapabilir ki?
Zaten çirkinim, üzerimdeki güzelliği akıtamaz.
Makyaj da yapmadım.
O zaman neden hala yağmurdan korkuyorum?
Belkide yanımda benimle birlikte ıslanacak biri olmadığı için.
Belki de O'nun yüzünden.
Bana dediği şeyler aklımdan çıkmıyor.
Daha küçükken O'ndan kaçıp kendimi dışarı atmıştım.
Dışarıda yağmur yağıyordu.
Göz yaşlarım da yağmurla birlikte süzülürken ilk defa kendimi iyi hissetmiştim.
Sanki yağmur omuzlarımdaki bütün yükü alıp götürmüştü.
Ama hemen arkasından onun sesini işittim.
Bana 'yağmurun altında ne kadar durursan dur çirkinliğinden kurtulamayacaksın Seungmin' demişti.
O günden sonra yağmur yağdığında hiç dışarı çıkmadım.
Bu çirkinlik bana yapışmıştı.
Ondan asla kurtulamazdım.
Sanırım çirkin olmak|

20 dakika sonra;

Kimmin: Sanırım çirkin olmak|
Sanırım çirkin |
Sanırım |
Az önce çok kötü ama güzel birşey oldu Hyunjin.
Tam sana yazarken biri omzuma dokunmuştu.
O kadar narin dokunmuştu ki kendimi bir vazo gibi hissetmiştim.
İlk defa kendimi değerli hissettim.
Bir dokunuşun bile kendimi değerli hissetmeme neden oluyor Hyunjin.
Ve bu doğru değil.
Ben çirkinim.
Asla değerli olamam.
Neyse.
Bana 'Islanmaktan hoşlanmıyor musun?' dedin.
Hayır Hyunjin.
Yağmurda ıslanmak en çok sevdiğim şey.
Ama ondan korkuyorum.
Başımı yavaşça iki yana salladığımda gülümsedin.
Bana gülümsedin.
Heyecanlandım Hyunjin.
Kalbim ağzımda atıyordu.
Bana 'Seni evine bırakmamı ister misin?' dedin.
Dondum kaldım.
Bana neden böyle bir iyilik yapasın ki?
Bana acıdığın için mi?
Bilemiyorum.
Hızla başımı iki yana salladım.
Israr ettin.
Kabul etmek istemedim.
Benim gibi iğrenç birinin yanında durmanı istemedim.
O yüzden hızla kendimi yağmurun ortasına attım.
'Yağmurdan korkmuyorum' dedim.
Ama korkudan bacaklarım titriyordu. Kulağımda O'nun sözü yankılanıyordu.
Bana 'Yağmur seni temizlemez aptal' diyordu.
Bacaklarım beni daha fazla taşıyamadı ve yere çöktüm.
Telaşla koşarak yanıma geldin Hyunjin.
Bir elinle şemsiyeyi tutarken bir elinle de beni sarmıştın.
O an seni sığınağım yaptım Hyunjin.
Kafamı göğsüne yasladım.
Göz yaşlarım sessizce akarken o an göz yaşlarımın tişörtünü kirletmesini umursamadım.
'Korkuyorum' diye mırıldandım.
Yağmurdan korkuyorum.
Bana sıkıca sarıldın ve kulağıma 'Sorun yok, ben senin yanındayım' diye fısıldadın.
Bu söz bana iyi gelmişti.
İlk defa kendimi yalnız hissetmedim.
Beni yavaşça ayağa kaldırdın.
'Evine gitmeliyiz, üşüyeceksin' dedin.
Kafamı sallayıp beraber evime doğru ilerledik.
Kapıyı annem açtı.
'Tanrım Seungmin, ne oldu sana?' dedi.
Ona hiçbir şey demedim.
Annem üzgünce bakışlarını sana çevirdi ve sana teşekkür etti.
'İstersen içeri gel. Yağmur dinince gidersin' dedi.
Gözlerimi sinirle anneme çevirdim.
Annem bakışlarımı fark edince duraksadı.
Annemin duraksamasıyla sahte bir şekilde gülümseyip annemin teklifini reddettin Hyunjin.
Yanlış anlamanı istemem.
Benim gibi iğrenç birinin evine girmeni istemedim.
Kirlenmeni istemedim Hyunjin.
Ama sen büyük ihtimal bunu yanlış anladın.
Yüzün asılmıştı.
Arkanı dönüp uzaklaşırken bir süre arkandan gidişini izledim.
Bu daha iyiydi.
Artık benim gibi iğrenç birine bakmak zorunda değildin Hyunjin.
Daha sonra evime girdim.
Ve sana yazdım.
Her ne kadar bunun iyi olduğunu düşünsem de canım yanıyor.
Çünkü seni üzdüm.
Ayrılmadan önceki ifadeni unutamıyorum.
Üzgünüm Hyunjin.
Seni üzdüm.
Üzgünüm.

[Kimmin çevrimdışı]

I Hate Myself ❧ Hyunmin TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin