Strawberry and Chocolate •KunYang

|Twelfth Chapter|

|Yangyang|

Kahvaltıdan sonra kardeşim şehre inmemi, evde birkaç şeyin eksik olduğunu söylemişti. Kabul etmem ile beraber elime bir kağıt vermiş ve tekrar yukarı çıkmıştı.

Ben ise üzerimi giyindikten sonra evden çıkmış ve sakin bir şekilde şehre doğru yürümeye başlamıştım. Bir yandan onunla sabah konuştuklarımız geliyordu aklıma. 

Olayları omeganın gözünden baktığımda bazı şeyler daha da zorlaşıyordu ki bunlardan biri aile meselesiydi. Şehirde eskilere göre yaşayan bir sürü aile vardı. Bazı aileler omegaları eşlense bile isteyip istemediğini soruyor, istemediğini söylediklerinde ise mührü bozduruyordu. Bazıları ise dün akşam evimize gelen aileler gibiydi. Omeganın fikrini sormadan veya karşı tarafı tanımadan çocuklarını veriyorlardı.

En büyük kardeşim eşlendiği zaman ailem onun eşinin ailesi ile görüşmeye bile gitmişti. Onların oğullarıyla tanışmış ve onu tanımaya başlamıştık. O da bizi nazik bir şekilde cevaplayarak gülümsemeye devam etmiş ve kardeşimi çok sevdiğinden bahsetmişti.

Aynı şekilde Ten'de ondan hoşlanıyordu. İkisinin arasında bir duygu vardı bizim aksimize. Onlar birbirlerini severek evlenmişler ve eşlenmişlerdi. Ve Hendery'den duyduğum kadarıyla en büyüğümüz iki aylık hamileydi.

Dayı olacaktım.

Şehre indiğim zaman malzemeleri alacağım yere doğru ilerlemeye başlamıştım. Kalabalık ortama girdiğim zaman elimdeki listeye bakmış, ilk sırada yazan malzemeyi aramıştım. 

Tabii, birinin kolumdan tutup beni durdurmasını ve ona doğru dönmemi sağlamasını beklememiştim. Özellikle neredeyse altı tane alfanın karşımda büyük bir sinirle bana bakmalarını hiçbir şekilde beklememiştim.

Tamam, belki dayak bile yiyebilirdim hayatımda ilk defa gördüğüm alfalardan. O kadar çok sinirliydi ki sinirini benden çıkaracak gibi duruyordu.

"Sen o çocuk musun?" demişti dişlerinin arasından. Bu sefer yakalarımı tutmuş ve beni kendine doğru çekmişti. Onun aksine ben sakin bir şekilde olan biteni izler gibiydim. "Bizim liderimizi mühürleyen ve zorla onun evinde tutan?"

"Pardon? Ben sizin liderinizi nereden bilebilirim? Hayatımda ilk defa görüyorum sizi, onu nasıl tanımamı bekliyorsunuz?"

"Son bir kez soracağım. Sen Kun'u mühürleyen alfa mısın?"

İsmini söylemesi ile beraber şaşkın bir şekilde karşımdaki alfalara bakmaya başlamıştım. Arkadan biri gelmiş, yakalarımı tutan alfayı benden uzaklaştırarak bu sefer benim önümde durmaya başlamıştı.

Ben ise şaşkın bir şekilde ona bakmaya devam ediyordum.

"Kun sizin lideriniz mi?" demiştim onlara bakarak. Hepsi başını olumlu anlamda sallamış ve kaşları çatık bir şekilde bana bakmaya devam etmişti. "Omegalar lider olabiliyor-"

"Normalde onların lider olması yasak, evet. Ama Kun bizim aramızda liderliğe en uygun kişiydi, bizden ve ailesinden, arkadaşlarından başka kimse onun omega olduğunu bilmiyordu. Tabii sen geldin ve liderimizi mühürledin."

"Eğer onu üzersen bil ki seni ezerim." demişti arkadan biri. Konuşan kişi demin yakalarımdan tutarak bana bakan oğlandı. "Ezmekten bile beter yaparım. İnan bana elimden alamazlar seni."

"Sakin ol Jeno. Elbet onu üzmeyeceğinin farkındadır."

"Farkındayım zaten." diye mırıldanmıştım duyabilecekleri şekilde. Ardından kaşlarımı çatmış bir şekilde bakmaya başlamıştım ben de onlara. "Ona çok iyi bakacağım, endişelenmeyin. Ama şimdi izin verirseniz liderinize yemek yapabilmek için alışveriş yapmaya devam etmeliyim."

"Ayrıca, onu bu kadar koruma ve bana sinirlenme nedeninizi anlıyorum. Çünkü benim de koruduğum, canımdan çok sevdiğim biri var. O yüzden, onu üzmemi bile düşünmeyin. Aksine, onu mutlu edeceğim."

Konuştuktan sonra onlara eğilerek selam vermiş, ardından doğrularak alışverişe devam etmiştim. Tuttuğum nefesi dışarı verirken az önceki sinirli oğlanlardan kurtulduğum için rahatlamıştım.

Artık rahat bir şekilde alışverişe devam edebilirdim. Yani, bunu yapmayı umuyordum.

---
Diğer iki bölüm birazcık sıkıcı olabilir ama bir şeyden bahsedeceğim için iki bölüm olacak
Onlardan sonraki bölüm ise... Fav cnsödbdmsb