0.2

90 18 59
                                    

Bölüme geçmeden önce benden bi anı;🦋

  Dün yaşadıklarımı ve bununla beraber gelen duygularımı kağıda dökmek istediğim için masama geçtim.

Elimde kalem, önümde defter istisnasız yarım saat öylece kâğıda baktım. Tek bir kalem darbesi bile beyaz kağıdı kirletmedi fakat içim dopdoluydu.

  O kadar yoğun duygular içersinde olmama rağmen beyaz kağıdın ve bir miktar siyah mürekkebin hislerimi anlatmaya yetmediğini fark ettim sonra. Şaşırdım, çünkü günlük tutmak gibi bir huyum olmasa da son zamanlarda duygularımı kağıda kolay bir şekilde dökebiliyordum ama dün, böyle olmamıştı. 

Her ne kadar hislerimi dökemesemde o sayfanın boş olmasını istemiyordum. Her gün yazmaya çalışıyordum ve bir güncük aksatırsam devamı malesef geliyordu bu nedenle sadece tek bir cümle yazdım sayfaya, o da: "Bomboş ruhunu benim doldurmamı bekleyen bir sayfasın fakat benim kelimelere dökemeyecek hislerim var."

Bazen bir şeyleri söylemek, yazmaktan daha zor geliyor. Bazen yazmak bile, kolay görünse dahi göründüğü gibi olmuyor ama şunu bilin ki yalnız değilsiniz. O anda kelimeler sizin sırdaşınız değil ise, siz kendinizin sırdaşı olun.

...

   Okulun çatısı gözümde; evde sıkılınca, bunalınca veya boğulunca çıktığım balkonum gibi.

  Sıcakladığımda çıkıp serinliyorum demeyi çok isterdim fakat ben çatıya insanlardan darlandığım, hayattan tad falan alamadığım zamanlarda çıkardım.

  Ve bugün de o günlerden biriydi.

   Üzerimde sırılsıklam olan giysileri elimle bedenimden hafiften uzaklaştırarak yüzümü gökyüzüne kaldırdım.

  Hayat gerçekten zordu.

"Şşt güzellik görüşemedik."

  Sesli bir kahkahayla Jungkook'a döndüğümde elindeki süt kutusunun birini hızlıca bana fırlattı.

  "Sen salaksın"

  "Ne?"

Yüzüne yerleştirdiği sahte kızgınlıkla saçlarını eli yardımıyla geriye doğru taradı.

"Sen hiç bu kadar yakışıklı salak gördün mü?"

  Kafamı umutsuzca iki yana salladığımda gözleri yavaşça aşağıya kaydı. Şaşırarak tekrar bana döndüğünde omuz silkip yere oturdum.

  "Yine mi?"

  Omzumda yer edinen ağırlıkla ceketini bıraktığını anlamam uzun sürmemişti. Eğik kafasıyla yanıma oturup muzlu sütünü içmeye başladı.

  "Şuna ne zaman dur diyeceksin?"

  Bir şey söylemeden pipeti ağzıma yerleştirip birkaç yudum alarak yere bıraktım ardından yere tamamen uzandım.

  "Çok yoruldum."

Dudaklarını birbirine bastırıp yanıma uzandı. Benim için üzülüyordu bunu biliyordum ama bu zorbalıklara artık alışmıştım bir şey yaparak kendimi yoramazdım.

  Hem yaptıkları yanlıştan ötürü onların pişman olup bir şeyler yapması gerekmiyor muydu?

"Seni böyle görmekten nefret ediyorum."

Monstre▪[PJM]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin