Keyifli okumalar çöreklerim<3
"Çıldıracağım ya gerçekten"
Başımın üstünde sağa sola ilerleyen anneme bıkkınlıkla baktım.
"Birde hiçbir şey olmamış gibi yapması yok mu!? Ne yapacağız biz bu kızla hâline bak ya!"
Kulağına dayadığı telefonla tahminen babamla konuşuyordu.
Gözlerimi maalesef yeni açmıştım. Okuldan çıkıp hastaneye gelirkenki süreyi hatırlamıyordum çünkü fazla kan kaybından bayıldığımı söylemişlerdi.
"Anne biraz sakin mi olsan?"
Aniden yüzüme çevirdiği kızgınlık dolu bakışlarıyla neye uğradığımı şaşırdım. Bu sert bakışı karşısında uzandığım koltuğa iyice sinmek zorunda kalmıştım.
Yaklaşık onbeş dakika sonra annem telefonu bağıra çağıra kapatmış az önceki sert bakışlarını yüzünde tutmaya devam ederek hastane yatağının ucuna oturmuştu.
"Bana gerçekleri düzgünce anlatmanı istiyorum Kelsey."
Sorgu zamanı hiç vakit kaybetmeden başlamıştı ve ben ona ufak bir yalan söylersem bile beni hızlıca anlardı. Bu yaşıma kadar beni büyüttüğünden dolayı her davranışımda yüzümün alacağı ifadeyi ezbere biliyordu.
"Gözlerini kaçırma benden!"
Yüksek sesine karşı zorlukla yutkundum. Kısa bir bakışın ardından yüzü eskisinden daha yumuşak bir hâl aldığında ağzını araladı.
"Pekala."
Tahminimce dolan gözlerim ona sakinleşmesi gerektiğini fısıldamıştı. Korktuğumu anlamış olacak ki kendini dizginlemeye çalıştı. Beni bu hayatta korkutabilen tek kişi maalesef annemdi.
"Bak Kelsey. Bu oldukça ciddi bir konu. Buraya getirildiğinde kolun resmen yarılmış bir biçimdeymiş, kan kaybından ölebilecek raddeye gelmişsin. Aradıklarında ne hâle geldim biliyor musun?"
Büzülen dudaklarım, dolan gözlerim annemin yüzündeki acı ifadesiyle fazlaca dayanamadı. Küçük birkaç hıçkırık gözümden düşen yaşla birlikte kısık sesli bir ağlamaya dönüştü.
"Bana ne olduğunu söyle. Lütfen."
Derin bir nefes aldım. Yalan söylemek istemiyordum fakat gerçeği de söyleyemezdim.
Kendimi sakinleştirmeye çalıştığım saniyelerde odanın kapsının gürültüyle çalınması beni annemin baskıcı gazabından saliselik kurtarmıştı.
Dakikalar sonra bir çalışanla içeri giren Beakhyun'u gördüğümde gözüm şokla açıldı. Tanrım, kesinlikle bugün ölmeliydim!
"Merhaba efendim"
Saygılı konuşması annemi gülümsetsede yüzündeki yaralar o gülümsemeyi içten kılmamıştı.
"Merhaba oğlum. Bir sorun mu var?"
Beakhyun annemi kafasıyla onayladı ardından çekingen gözlerini bana çevirdiğinde annem sonunda bir şeyleri öğreneceğini anlayarak oturduğu koltuğa iyice sindi.
"Anlamış bulundum, otur bakalım"
Zorlukla yutkunduğumda stres tüm bedenimi etkisi altına aldı ve tırnaklarımı kemirmemeye çalışmıştım yoksa annem alışkanlığımdan dolayı hemen duygu değişimimi anlardı.
"Kelsey'in nasıl olduğuna bakmaya gelmiştim"
Annem kafasını olumluca sağladığında devam etmesi için onu gözleriyle ikaz etti. Tanrım, annem çok feci bir kadındı.
"Kelsey'in gerçekten bir suçu yok. Maalesef hepsi benim yüzümden oldu."
Beakhyun'a baktım. Ben söylemek istememiştim fakat bu filmin başrolü repliklerini paylaşmak istiyorsa tabiki kendi bilirdi. Beni de annemin gazabından kurtarmış olur, annemde gerçekleri beni yormadan öğrenmiş olurdu.
"Okul dışındaki birkaç serseri bana saldırdı. Galiba paralarımı istiyorlardı bende vermek istemeyince nazik olmayacak bir şekilde saldırmaya başladılar."
"Onu anladık zaten"
Beakhyun'un yüzündeki yaralar bu söylediklerini kanıtlar şekilde olduğundan annemin inanması çok normaldi. Gerçi çoğu da doğruydu.
"Böyle göründüğüme bakmayın teke tek gelseler hepsinin icabına bakardım da işte baya kalabalıklardı. Yoksa bu kasları, baklavaları boşuna yapmadım"
Annemin gülüşünü duyduğumda gözlerimi şaşkınlıkla ona çevirdim. Vay canına, annem ciddi bir olayda asla gülmezdi şaşırmıştım. Zaten güldüğünü anladığı an eski somurtuk hâline geri dönüp boğazını temizledi.
"Sonrasında Kelsey beni böyle görmeye dayanamamış olacak ki olaya karıştı. Hemen kızmayın lütfen yalnızca bana yardım etmeye çalıştı ama üzgünüm ki birinin elindeki çakı yüzünden yaralandı. Kelsey'in kolunu görene kadar birinde çakı olduğunu bile bilmiyordum. Kısacası hepsi benim suçum."
Annem derin bir nefes verip bana uyarıcı bir bakış attı hızla. Gülümsemeden edemedim çünkü bu bakışı 'bugünde kurtuldun ama sonrasında bana her şeyi kendin anlatacaksın' bakışıydı. Ve o sonrası hiç gelmiyor, unutulup gidiyordu. Eh, bu benim işime geliyordu tabiki.
Ardından kapı bir kez daha tıklandı ve saniyeler arasında birkaç defa daha. Annem çatık kaşlarla önce bize ardından odamın kapısına baktı. Kapıdakiler çalmaktan bıkmış olmalı ki biri çoktan kapıyı açmıştı.
"Kelsey!"
Aniden odamın kapısında gördüğüm silüetle gözüm sonuna kadar açıldı. Jungkook???? Jimin???? Ve SAZ ARKADAŞLARI?????
Hassiktir ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monstre▪[PJM]
Fanfiction"Ucube" dedi gülerek. Yüzüne bir sırıtış hakimken yine tekrarladı. "Ucubeee" derin nefes alıp onu kâle almamaya çalışarak işime devam ettim. Ama o pes etmedi. Bıkmadan yine tekrarladı, Uslanmadan yine tekrarladı. "Ucubeee! Hadi ama... b...