Bölüm: 11| Çözüm

1.4K 136 193
                                    

Kim ailesinin bahçesinde yuvarlak bir masada çapraz bir karşılıkta oturan ikili hem kurabiye yiyiyor hem de kahve içerek sohbet ediyorlardı. Karanlık sarı bir ışıkla loş bir görüntü oluşturmuştu.

Ağzı hafif dolu olduğu için yanağının bir yanı biraz daha şiş duruyordu. Elini ağzına siper edip capcanlı büyük gözleri ile baktı. "Hyung, webtoonu tamamen bitirdim!"

Kahveden bir yudum alıp mesafeli bir nezaketle gülümsedi. "Buna çok sevindim. Peki önerin veya eleştirin var mı?"

Ağzı dolu diye başını hızla sağa sola sallayınca Seokjin kapalı bir gülümseme ile birkaç saniye cevabını bekledi. "Hayır hayır, önceden söylemiştim zaten. Karakterler de çok güzeller ama Jihwu sinirimi bozdu."

Tek kaşını merakla kaldırdı. Yaptığı iş hakkında birileriyle konuşmayı severdi. "Hangi konuda?"

"Başını sürekli belaya sokuyor ve düşünmeden hareket ediyor." Deyip hafif çatık kaşlarla kahvesini içti. "Ayrıca kendisini kimin gerçekten sevdiğini hâlâ fark edemedi."

"Bilmem, belki ben de fark edemezdim." Omuz silktikten sonra yumuşakça gülümsedi. "Taehyung çok çabalamış ama fark etmemişim."

"Ben kendi duygularımı da hemen fark ederim, hyung." Gülümsedi. "Ama kendimi tehlikeye atacak hiçbir girişime adım dahi atmam." Jungkook sesli bir nefes verip büyük, yuvarlak kurabiyelerden birine uzandı. "Neden yemiyorsun, hyung? Beğenmedin mi?"

"Hayır, çok lezzetli ama ben geç saatte fazla yersem mideme dokunuyor. Sana afiyet olsun."

Jungkook kurabiyeden bir parça ısırıp Seokjin'e bakınca bahçe kapısı eşiğinde aniden belirip karanlıkta dikilerek kendisine bakan sulieti görünce ısırdığı kurabiye boğazında kaldı. Bozuk bir araba gibi aksıta aksıta öksürürken öksürüğü arttı.

Seokjin telaşla yerinden kalkıp Jungkook'un sırtını ovalamaya başladı. Bunu gören Taehyung karanlıkta dikilmekten vazgeçip koşar adım yanlarına geldi. "Dur dur, Seokjinnie." Masadaki kupayı öksürüğü kesilen ama hâlâ kıpkırmızı yüzüyle kendisine bakan gence uzattı. "Kahve iç, kahve."

Jungkook kahveyi içerken Seokjin eşinin kulağına fısıldadı. "Voo, bak. Yine bir tanemdin, acı tanem oldun moduna girme. Sohbet ediyorduk sadece."

Taehyung çatık kaşları ile önce Jungkook'a ardından eşine bakınca derin bir nefes verip omuzlarını düşürdü. "Yok, canım. Ben hiç öyle yapar mıyım? Kim demiş?"

Eşinin nefesi yüzüne çarpan Seokjin yüzünü buruşturdu. "Sarhoş musun?"

"Bakayım," Dikkatle eşine bakıp dilini cıklattı. "Hâlâ iki tane değilsin." Daha sonra da eşinin yanağını sıkıp burnunu buruşturdu. "Bir tanesin."

Jungkook sakinleşmiş bir halde kahvesinden bir yudum daha alıp masaya koyduğunda, tabağa uzanıp bir tane kurabiye alan Taehyung sert bir çeviklikle ısırıp sandalyeye oturdu. Jungkook'un tam karşısında, eşinin yanındaydı. "Görüşmeyeli nasılsın?"

Jungkook neden olduğunu bilmediği bir nedenle Taehyung'un bakışları altında geriliyordu. Yine de gülümsedi. "İyiyim, hyung. Sen nasılsın?"

Taehyung kendi sandalyesini Seokjin'in sandalyesine yaklaştırıp başını eşinin geniş omzuna koydu. Gözlerine ulaşamayan sahte bir gülümseme takındı. "Ben de iyiyim."

Seokjin hem göz devirdi hem de gülümsedi. Daha sonra üçlü sohbet etmeye devam etti. Taehyung bazen hiç olmadık konu arasında Jungkook'a özel hayatı hakkında soru soruyor, Jungkook kısa cevaplar verdiğinde ise tek kaşını kaldırıp başını sallıyordu.

Valentine | TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin