Jackson elinde beyaz zambaklar ile evin önünde üstündeki ceketi düzelttikten sonra kapının zilini çaldı. Sabah hızlı adımlarla dışarı çıktığı için evin anahtarını unutmuştu almayı.
Bekledi kısa bir süre...
Ama açılmadı kapı. Tekrar bastı zile. Yine bekledi kısa bir süre...Ama yine açılmadı. Açıkçası endişelenmeye başlamıştı. Mina'nın bugün izin günü olduğunu biliyordu. Ve dışarı çıkmayacağını da.
Arka tarafı dolanıp bahçeden tarafta olan mutfağa bakındı. Oradaydı sevgili işi. Yemek masasına kafasını koymuş uyuyordu. Jackson pencereyi tıkladı ama uyanmadı sevgili eşi. En sonunda sertçe bağırdı. Ama kâfi değildi bu.
Elindeki beyaz zambakları yere koyup verandaya doğru atladı. Oradaki sürgü kapıyı çekip içeri girdi. Ancak öyle gidebilirdi şu durumda zaten...
Üstünü düzelttikten sonra mutfağa yol aldı. Mina'yı uyandırmayı -lâkin korkutmadan- planlıyordu. Ama bu pek mümkün değildi...
Sevgili eşinin omuzlarına dokundu. Mina'nın giydiği kolsuz tişörtden dolayı eli tenine direk değiyordu. Mina aniden yerinden sıçradı. Jackson'ın ise onu korkutmadan uyandırma fikiri çürümüş oldu.
Mina karşısında Jackson'ı görünce şaşırmıştı. Ve bağırmaya başladı.
"Ya anahtar diye bir şey var Jackson! Veya kapı zili. Çalmayı neden akıl etmedin. Şaka yapman böyle hiç hoş değil!"
Jackson, Mina'nın yanına bir sandalye çektikten sonra tüm sorularına cevap verdi kızın.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
