Merdivenin son 3 basamağını daha hızlı indim. Bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Sonunda konuşmaya başlayacaktı ki ben girdim araya.
''Sen kimsin be?'' Sesim oldukça sert ve şaşkın çıkıyordu. Çünkü, şaşkın ve sinirliydim.
''Ben kim miyim? hırsız olacak halim yok.'' Allah'ım sanki 'hırsız mısın?' diye sorduk ya.
'' 'Hırsız mısın?' demedim fark ettiysen. 'Kimsin?' dedim!''
''Müşteriyim. Buraya çiçek almaya gelmiştim ama kimse yoktu. Ben de tam elimi kaldırırken elim vazoya çarptı bu kadar.''
Hırsız olmadığını biliyordum ama her insanın soracağı gibi ben de kim olduğunu sormuştum. Hayla şaşkındım ama sonuçta müşterim.
'' Hangi tür çiçek istiyorsun?''
''İstemiyorum kalsın,'' deyip elime doğru 200 lira uzattı. Bu ne şimdi ya?
''Bu ne?''
''Vazonun parası. Alacak mısın işim var?''
''Almayacağım. Ve eğer gidersen burayı temizleyeceğim.''
Gözlerini devirip parayı cebine geri koydu. Ve ardından gitti. Sonunda. Kafamı dinlemek için gelmiştim, yaşadıklarıma bak ya. Küstah herif bir de para veriyor. İnsan özür diler, ama o para veriyor. Eğer bu adam evli değilse, evlenen kadına geçmiş olsun. Ben düşüncelerimden ayrılıp yerdeki vazo parçalarını süpürürken müşteri geldi.
(12:50)
''Merhaba, hoş geldiniz.''
''Merhaba, Sevgilime çiçek akmak istiyorum ama çok kararsızım. Sizin önerebileceğiniz çiçek var mı?''
''Tabii ki. Bu aralar 'orkide' çok satıyor. İsterseniz ondan verebilirim.''
''Zevkli birisine benziyorsunuz. O yüzden size güvenebilirim.''
Kısa bir tebessüm edip çiçeği hazırlamaya başladım.
(15:30)
Bugün çok başım ağrıyordu. Çok müşteri gelmemişti şimdiye kadar. Başım ağrıdığı için bunu bahane bilip dükkanı erken kapattım. Kulağıma kulaklıklarımı takıp yürümeye başladım. Eve 2 sokak daha vardı. Gittikçe başım daha çok ağrıyordu.
Sağımı solumu kontrol edip, karşı kaldırıma geçmek için adım attım. Sonrasında belimde ve kafamda çok büyük bir acı hissettim. Ve sonrasını hiç hatırlamıyorum.
KUZEY'İN ANLATIMIYLA
Bugün şirkette yaşadıklarımdan dolayı kafamın içi karma karışıkdı. Telefonum çalmaya başladı. Burak arıyordu, en yakın arkadaşım. Ama o benim aksime hiç çapkın biri değildi. Hayatının Aşkını arayanlardandı. Söylemesi bile komik geliyor. Hemen telefonu açtım.
''Efendim.''
''Abi, bak 'kızları topla 5 dakikaya oradayım.' dedin. 1 saat oldu. Kızları bırakıp gideceğim şimdi he.''
Burak'ı zor ikna etmiştim kızları toplaması için. Son dakikada babam yanına çağırıp bir şeyler konuştu. Neymiş evlenmessem şirketin başına geçemezmişim. İlk başta şaka yapıyor sanmıştım ama ciddi görünüyordu. Aslında en fazla da kafamı karıştıran bunlardı. Ben ve evlenmek.. Hiç gülesim yoktu.
''Oğlum, babam çağırdı ne yapayım? Bekle 2 dakikaya orada-''
Lafımın devamını getirememiştim çünkü, Birisine çarptım. Evet.
''Ne oldu oğlum?''
Donakalmıştım. Bütün cümleleri unutmuştum sanki.. Konuşmayı bile..
''Oğlum cevap versene. KUZEYY.''
2 dakika sonra kendime geldiğimde hemen arabanın kapısını açıp aşağıya indim. Bir kıza çarpmıştım. Kafasından kan akıyordu. Hemen yanına gidip başını dizime koydum ve kumral saçlarını yüzünden çekip yüzüne baktım. 1dakika.. Bu o kızdı.. Çiçek dükkanındaki kız..
BÖLÜMLERİM GÜZEL OLMAMIŞ OLABİLİR. ÇÜNKÜ, DAHA ÇOK ACEMİYİM. OKUDUYSANIZ LÜTFEN VOTE ATMAYI UNUTMAYIN. :))
YOU ARE READING
GÖZLERİN ARADIĞI
RomanceGecenin bir yarısı telefonuma mesaj gelmişti.. *GİZLİ NUMARA* "Ben sana gelemem, sen de bana gelemezsin. Ama bu şehir, bizi bir sokakta illa göz göze denk getirir.." Ne demekti bu şimdi? en önemlisi bunu yazan kim?