Kısa süre sonra kendime gelip, kızı arabaya bindirdim. Sadece ufak çizimleri olduğu için, ambulans aramaya gerek duymadım. Kızı arka koltuğa yatırıp, ön koltuğa geçip arabayı sürmeye başladım.
(10-15 DAKİKA SONRA)
Hastaneye geldiğimizde arabayı park ettikten sonra, kızı kucağıma alıp hastanenin acil bölümüne gittim. Kızın bilinci hâlâ yerinde değildi. Açıkçası gerçekten korkmuştum, ne yapacağımı bilememiştim. İlk defa bir insana hatta canlıya çarptım. Acaba ben bunu babama nasıl açıklayacaktım? of.. of..
Telefonumun cebimde titrediğini hissettim ve baktım.
*"BURAK" KİŞİSİNDEN 13 CEVAPSIZ ARAMA*
*"BURAK" KİŞİSİNDEN 4 YENİ MESAJ*
BURAK
"KUZEYY"
"Ne oldu oğlumm?"
"Neredesin? Hemen yaz geliyorum."
"Kuzey ,umarım bu telefon bir yerlerine girmiştir de,bu yüzden görmemişsindir kardeşim."
Mesajları okur okumaz Burak'ı aradım ve durumu anlattım.
ECE'NİN ANLATIMIYLA
Gözlerim yavaş yavaş açılıyordu. Üzerimde çok büyük bir yorgunluk vardı ve yüzümün bazı bölgeleri yanıyordu. Gözlerim net görmeye başlayınca, bir hastanede olduğumu anladım. Hemen doğrulmaya çalıştım ama güçlü bir el beni geriye doğru itti ve ben de direnmeden eski hâlime döndüm. Zaten dayanacak gücüm de yoktu da neyse.. 1 dakika ya bu dükkanımdaki adamdı. Evet evet oydu.
KUZEY'İN ANLATIMIYLA
Gözerini açtığını görünce hemen konuşmaya başladım.
''Çok acelecisin ya'' diyerek güldüm ama o hiç gülmüyordu.
''Neden buradayım?'' Güzel soru.. Ne diyeceğim ben şimdi?.. ''Kendime telefonda kendime kız ayarlıyordum, bu yüzden önüme bakamamıştım ve sana çarptım'' mı diyeceğim? Yanındaki vazoyu kafama atacağına eminim. Çünkü bu kızda o potansiyel ver ben anladım. Hem haklı da..
''Hey! sana diyorumm''
''E, pardon. Ben size çarptım da.''
''nE?''
İçimi bir korku kaplamadı değil.. Olayları gerçekten anlatacaktım ama işimi garantiye almak için vazoyu yavaşça kenara çektim.
''Ya ben arkadaşımla telefonda konuşuyordum, önemli bir ko-''
''Ya lafınızı kestim ama özel değilse ne konuştuğunuzu öğrenebilir miyim? yani çok önemli bir konu olmalı ki gözünüzün önündeki şeyi görmediniz.'' İçimden gülüyordum. Ne diyeceğim ben bu kıza şimdi? Of.. Of..
''Adı üstünde işte. ÖNEMLİ.'' Anca böyle kurtulabilirim sanırım.. Gözlerini devirdikten sonra konuşmaya başladı.
''Tamam, sakin olmaya çalışacağım. Devam et.'' Derin bir nefes alarak devam ettim.
''Sonrasında zaten sana çarptım.''
''BEN SANA BİR ÇARPACAĞIM ŞİMDİ!! YA İNSAN ÖNÜNE HİÇMİ BAKMAZ?!''
Ayağı kalktı ve bağırmaya başladı. Ben ise gülüyordum çünkü genelde, ciddi ortamlarda ve önemli konularda asla gülmeden duramıyordum. Benim gülmem onu daha çok sinir edecek olmuş ki -doğal olarak- daha çok bağırmaya başladı.
''YA NİYE GÜLÜYORSUN, NİYEE?! KOMİK BİR ŞEY Mİ VAR? YA KAFAMI YARMIŞSIN KAFAMII! VE HÂLÂ SEN ÖZÜR DİLEMEK YERİNE AT GİBİ ANIRIYORSUN!''
Ben hâlâ gülerek konuşmaya başladım.
''A lütfen üslubumuzu bozmayalım. Hem sadece kafan yarılmış abartmaya gerek yok bence.'' Tam konuşacaktı ki hemşire içeri girdi.
YOU ARE READING
GÖZLERİN ARADIĞI
RomanceGecenin bir yarısı telefonuma mesaj gelmişti.. *GİZLİ NUMARA* "Ben sana gelemem, sen de bana gelemezsin. Ama bu şehir, bizi bir sokakta illa göz göze denk getirir.." Ne demekti bu şimdi? en önemlisi bunu yazan kim?