Kalabalıkla birlikte bende sürükleniyordum. Şehrin en kalabalık olduğu saatlerde neden dışarı çıkmak istersin ki¿ Acilen yakınlarda bir kafeye gitmem lazım. Çünkü açım. Pek sevgili abicim evde birşey bırakmadığından her zamanki gibi dışarda çöpleneceğim. Böyle söylene söylene giderken sonunda bir kafeye girdim. İçeri adımımı atmamla başımdan aşağı kaynar suların dökülmesi bir oldu. Yoo hayır, hayır ,hayır... Emre miydi o¿Kızla dudak dudağa olan Emre miydi? Büyük bir sinirle gidip ikisinin kafasini birbirine daha cok yapıştırdım. Bunu yaparken saçlarını da çektim tabi. Emre elimi tutup hızla indirdiğinde bana bakan o yeşil gözlerini gördüm. Suratına bir tokat indirip o sürtüğü de yere fırlatıp oradan uzaklaşmaya başladım. Sanki herkes bana bakıyordu. Aptal şeyler. Bi an omuzuma çarpan gerizekalıya dönüp "önüne baksana be şapşal" dedim arkasını bile donmedi bu salak ne diyor diye. Hızlı hızlı yürürken bi yerden gözümü siliyor
diğer yandan söyleniyordum. "Yolun ortasında dikilip durmasana" diye birisine daha bağırdım. Suratına bile bakmadım. Gözümü sile sile ilerliyordum. Bi an bir şey düşürdüğümü sanarak hafiften arkama doğru baktım. Önüme tekrar dönmeye çalıştığımda bi yere tosladım. Kafamı yukarı kaldırdım. Ha evet belki yakışıklı olabilirsin ama şu an çok sinirliyim. Şanssız günündesin canım! -off ne diyorum ben- İçimdeki sese bi son vererek kendimi toparladım. "Yürümeyi bilmiyor musun, hayırdır? Dediğimde bana dalga geçercesine bakıp sırıttı. Ne sırıtıyorsun be zübbe diyerek elimle onu ittirdim. Ş yavaş ol bakalım diye karşılık verdi. Ukala birisi olduğu her halinden belliydi. Kes sesini diye cırlayınca "Ehh yeter ama." diye bağırdı. "Evet bencede yeter." diyerek münasip bir yerine ufacık(!) bir tekme geçirdikten sonra koşarak meraklı bakışların arasından sıyrılarak sahile indim Kayalıklarda oturdum. Ağladım, ağladım ve ağladım. .. Uzaklara dalmış gitmişken omzumdaki elin sıcaklığını hissederek irkildim. Korkarak arkamı döndüğümde abimi gördüm. Hemen ayağa kalkıp boğazına sarıldım. Bu sarılma bir sevinci andırsa da abimin omzu çoktan gözyaşlarımla ıslanmıştı bile. Abim bana baktı , gözyaşlarımı silerek, nolmuş bakalım bu asi hanıma dediğinde şu an hiç şaka kaldıramam abi. Ama eğer istersen seninle birlikte Emre'nin ağzını burnunu kırabiliriz, dedim. "Hah al işte zaten hic gözüm tutmamıştı o salak şeyi. Nolduğunu anlatacak mısın yoksa ben mi öğreneyim dedi. Hiç düşünmeden "git ve öğren, o aptalın canını yakmadan yanıma gelmessen çok iyi olur." "Başından beri biliyordum zaten, sen canını sıkma ben halledicem ." diyerek abim yanağıma bir öpücük kondurup gitti. Bende kendimi toparlayıp eve doğru yol aldım.
Alper'in ağzından:"Lanet olsun! Seni ukala, aptal yaratık. Belki de geleceğimi kararttın." Acı içinde kıvranırken gözümü bir şey takıldı. Cüzdandı sanırım. Doğruldum ve cüzdanın içine bakmaya başladım. İçinde bir kağıda yazılı numara vardı. Ve birde kart. Öğrenci kartı. Resimden cüzdanın sahibini tanımak pek de zor olmadı. Aman tanrım! Soyadı...
Yazar notu:
Merhaba arkadaşlar . Öncelikle medyadaki Alper. Beni hikaye yazmaya ikna eden kuzenime çok teşekkürler. Umarım beğenirsiniz. Unutmadan vote verirseniz çok mutlu olurum. Hoşçakalın ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love's Revenge
Romanceİntikam acı da olsa bazen sizi sonu olmayan bir aşka doğru sürükleyebilir.