IV- Inn

1.8K 271 689
                                    

Diğer bölümü okumayı unutmayın. 💕

Gökyüzü kararmaya başlarken Harry ne kadar yorulduğunu hissedebiliyordu. Uyanık durmak, sıcak bir ortama ihtiyacı olduğunu belli etmemek ve Louis'nin sıcak kollarına kendini yaslamamak için bedenini zorlukla zapt edebilmişti. Ama artık dayanabileceğini hissedemiyor ve dişleri birbirine çarpıyordu. Bunu söyleyecek cesareti değil, gücü bulamıyordu. Sesi kaybolmuş gibiydi, dişlerini sıkmaktan artık çenesi ağrıyordu.

"Bir handa duralım." diye seslendi Louis, askerlerine. Zira dokunduğu bedenin neredeyse buz tutmak üzere olduğunu anlamıştı.

Askerler ise bir handa duracak olmaları sebebiyle şaşırmıştı. Onlar fazla üşümezdi. Çocukluktan beri aldıkları eğitimler, besinler, buz kadar soğuk derelerde ve soğuk havalarda yıkanmak, Hun askerlerini de krallarını da bu tür soğuk hava koşullarına karşı dayanıklı yapmaya yetmişti.

Yaklaşık yarım saat sonunda Romalılara ait bir hanın önüne geldiler. Louis attan indiğinde Harry'nin de inmesini bekledi. Ama genç adam yorgun bakan gözlerini Louis'ye çevirip, "H-hareket edemiyorum," dedi morarmaya yakın dudaklarıyla.

Louis onu dikkatlice kucağına aldığında, kasılarak titreyen beden sıkıca onun boynuna sarıldı. "Ç-çok üşüyorum."

Harry, kulağında sıcak bir baskı hissetmenin hemen ardından, "İyi olacaksın," diyen İmparator'un yatıştırıcı sesini işitti.

Han kapısı onlar için açıldı ve Harry sıcak ortamla buluştuğunda neredeyse gözyaşlarına gömülecekti.

Louis onu dikkatlice şöminenin yanındaki ahşap tabureye oturttu. Hemen ellerini ve ayaklarını ateşe doğrultup ısınmaya çalışınca, kızarmış burnu ve yanaklarını Louis çok sevimli buldu. Ama yüzünde bunu belli edecek bir mimik dâhil yoktu.

Han sahibinin yanına gidip belindeki kuşağın içinden bir kese çıkardı. İçinden de küçük birkaç metelik çıkarıp masanın üzerine bıraktı. "İçmek için sıcak su ve bir oda."

Han sahibi paraları alıp görevliyle hazırlık yapmak için hemen oradan ayrıldı. Harry, yanındaki tabureye oturan Louis'yi süzüp yine ateşe döndü. Isındıkça vücudu da çözülmüş gibi hissediyordu.

"Ben kimseyle aynı odada kalmam." Sert bakan yeşillerini Louis'ye dikti ama Louis bundan etkilenmiş gibi görünmüyordu. "Kimseyle."

"Tamam."

Harry ondan böyle bir karşılık aldığı için şaşırsa da, taviz vermeden umursamazca ateşe döndü. En azından yalnız uyuyabilecekti ama bu kez merâkına engel olamayıp yine İmparator'a baktı: "Peki siz nerede uyuyacaksınız?"

"Buralarda."

Ucu açık cevap üzerine Harry kaşlarını çattı ama bir şey sormadı. Bu sırada önüne gelen bardakla han sahibine teşekkür edip bardağı kavradı ve sıcak sudan ufak bir yudum aldı. Boğazı şimdi çözülüyormuş gibi hissediyordu.

Gözleri yine Louis'yi buldu. Elini dizine yerleştirmiş halde ateşe odaklandığını gördü. Onu daha önce hiç görmemişti. Zaten bir yıldır imparatordu. Haraç için gelen insanlar genelde onun askerleri olurdu.

"Hunlar'a benzemiyorsun," dedi Harry, sesine yansımış merakla. Ancak İmparator bu merakı giderecek bir şey dememiş, ateşe bakmaya devam ediyordu. Dişlerini sıktı ve sıcak suyu içmeye devam etti.

O konuşmazsa Harry de konuşmazdı.

"Odanızı hazırladık," dedi han sahibi. "İsterseniz hemen yerleştirelim sizi."

Louis yerinden kalkıp kılıcını çekti. Askerler hariç herkes şaşırırken, Louis han sahibine bakıp, "Yürü," dedi. "Bana odayı göster."

Constantinople | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin