V- New Life

1.9K 269 912
                                    

Biraz yorum yapsanız da ben de ne düşündüğünüzü bilsem keşke, fikirleriniz çok önemli benim için. Bitmiş bir ficin sonradan yorum alması pek faydalı olmuyo ki 🥺

- -

"Kral Louis geldi!"

Harry, isminin bile ürpermesine neden olduğu Hun İmparatorluğu'na geldiğinde, imparatorun nasıl da heves ve heyecanla karşılandığına şahit oldu. Çocuklar atların peşinden koşuyor, çadırlarından çıkan halk sevgiyle alkışlıyordu. Bu barbar ve gaddar kral, halkı tarafından seviliyordu.

Louis, atını oldukça büyük, tek katlı ahşap bir evin önünde durdurdu. Attan inince Harry de inip etrafa bakındı. Bu ev, halkın çadırlarından, küçük tüccarların kulübelerinden daha gerideydi. Ormanın giriş kısmında, ovanın hemen sonunda kalıyordu.

Yeni insanlar, yeni yer, yeni bir ev... Gerçi kendi eviyle karşılaştırınca ev demek için bin şahit gerekiyordu ama şu an için önemseyeceği en büyük şey bu değildi.

"Benimle gel."

Harry, koluna uzanmak isteyen Louis'den adımlarını uzaklaştırdı. "Neden?"

"Kalacağın evi sana göstereceğim."

Harry, iki yanında muhafız olan ve kendisi için açılan kapıdan içeriye girdi. Louis ise dışarıdaki bir adama bir şeyler söyledikten hemen sonra girmişti. Harry içeriyi izlerken ağlamamak için kendini zor tuttu. Evinden o kadar ama o kadar farklıydı ki...

Öncelikle salon diyebileceği oda çok fazla büyüktü. Tavanda büyük bir avize ve her ucunda değiştirilebilen kalın mumlar vardı. Taş bir şömine, bacasıyla birlikte tavana uzanıyordu ve yanına odunlar dizilmişti. Büyük salonun ortasında iki adet uzun bir masa ve her iki tarafında oturmak için masayla birleşmiş oturak bulunuyordu.

Masaların hemen arkasında iki basamak sonra çıkılabilen bir tümsek vardı ve orada ince işlemeli geniş, ahşap bir taht duruyordu. Bu tahtın arkasında ise kalın kumaşlı, koyu mor renkte bir perde vardı. Mor renk, deniz kabuklarından zorlukla çıkarılan bir renkti ve yalnızca imparatorlar için kullanılırdı. Bu da, Kral Louis'nin mevkisini belli etmeye yeterliydi.

"Burası devlet yetkilileriyle, askerlerimle ve misafirlerle görüştüğüm salondur," diye açıkladı Kral Louis. "Önemli konuları burada konuşuruz ve onlara ziyafet veririm. Gel."

İki basamağı çıkıp tahtın arkasındaki perdeye doğru ilerlediler. Louis perdeyi açtığında büyük başka bir odayla karşılaştı.

Hemen karşısında gözüne çarpan ilk şey ahşap duvara yaslanmış, ahşap başlığı olan yüksek bir yataktı. Üzerinde rahat görünen örtüler ve yastıklar bulunuyordu. Hemen yanında ise bir adet kısa, dikdörtgen biçiminde enine doğru uzun bir dolap vardı. Dolabın yanında da ahşap, dört kanatlı bir giyinme paravanı bulunuyordu.

Hem kapının yanındaki duvarlarda, hem de diğer duvarlarda yer sedirleri ve kalın mumlar vardı. Yerlere halılar serilmiş, tam salonun ortasına da bir karış yükseklikte olan yer masası konmuştu.

"Burası senin kalacağın yer."

Louis'ye anlamaz gözlerle dönüp kaşlarını çattı. "Kimin evi burası?"

"Benim."

"Seninle kalacağımı düşünmüyorsun herhalde, değil mi?"

Louis yine düz bir ifadeyle küçük dolabı gösterip, oradan ayrılmadan önce, "Eşyalarını şuraya yerleştir. Çünkü öyle düşünüyorum," dedi.

Harry hiçbir şey demesine fırsat vermeyen adamın ardından öfkeyle bakarken, ayağını sertçe yere vurup burnundan soludu. "Kaba domuz!"

Tam bu sırada içeriye farklı iki adam girdi. Ellerinde Harry'ye ait malzemeler vardı. Harry huysuzca onları alıp, "Bırakın," dedi. "Ben yaparım."

Constantinople | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin