dört

393 34 9
                                    

akşam yemeğinden sonra odasında uzanmış telefonu ile ilgileniyordu bizim oğlan. projesiyle ilgili bir kaç metin okumuştu ama onu hiç bir şey tatmin etmemişti. telefonu bırakıp tavanı izlemeye başlamıştı.

madem aklında projeyle ilgili bir fikir yoktu, o da çekeceği video hakkında düşünürdü.

daha çok estetik bir video görünümü versin istiyordu. bu yüzden, kısa kısa kesitler çekip bunları editle birbirine yapıştırıp arkadasına da güzel bir müzik ekleyecekti. mesela ilk kitabı aldığında, üçüncü kitabın özetini çıkardığında, yedinci kitabın yorumunu yazarken ve en son ödevi teslim ederken çekecekti.

düşüncelerinin arasına giren şey babasının kapıyı tıklamasıydı.

"gel babacığım."

saçları hafif kırlaşmaya başlayan, gözleri yorgun adam içeriye girdi.

"baba kaç yaşına geldim, hala odama izin isteyerek giriyorsun. dalsana direkt içeri."

"aaa olmaz oğlum. herkesin kendine göre bir mahremiyeti var. öyle alışma koca oğlan."

jungkook gülüp doğrulduğunda babası yanına oturup saçını okşadı.

"sabah okulun var, erken yat erken kalk. bu gece saat 12'de mesaim var. sabah uyandırmak için ararım seni. alarmını da kurmayı unutma yakışıklım."

"tamam baba, iyi geceler ve sana da kolay gelsin."

babası odadan çıktıktan sonra yorganının altına sokuldu. sonbahar mevsimindelerdi, yavaş yavaş gelen soğuklar... kapalı hava ve yağmur onu hep korkuturdu. bu zamana kadar hep bu havalarda annesi vardı yanında, onu göğsüne alıp uyuturdu. kaç yaşında olursa olsun. o her zaman annesinin bebeğiydi. şimdi ise annesi jungkook'un meleğiydi.

trouvaille [jikook] ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin