1|Kırmızı Far

112 12 7
                                    

Yoongi okulunun kampüsünde giydiği bol paçalı deri pantolonu, hafif topuklu ayakkabıları ve siyah deri ceketiyle elbette dikkat çekiyordu, özellikle içine giydiği transparan siyah gömlek fazla olmasa da tenini gösteriyor, uzun gümüş kolyesi boynuna çarparak varlığını belli ediyordu. Herkes gözlerini dışardan tamamen umursamaz gözüken bu çocukta gezdirirken arkasından gelen ikili ise buna tamamen zıt bir şekilde etraflarına ama en çok da birbirlerine gülümsüyorlardı.

Namjoon'un kolu Jimin'in omuzunda yer edinmişken Jimin sevgilisinin omuzundan sarkan elini tutmuş ve çenesine bir öpücük kondurarak yürümeye devam etmişti. Gözünün altında yer alan siyah kalem bakışlarını daha da keskin hale getirirken Yoongi'nin de ona benzer şekilde gözlerinde dağınık sürülmüş bir kırmızı far ve aynı şekilde dağınık çekilmiş bir kalem vardı.

Gözlerinin önünde düşen saçlardan bu zar zor görülse de o makyajını zaten başkaları için değil kendini daha iyi yansıtmak için yapıyordu. Normalde Joon da onlara katılsa da bugün geç uyandığından öylece makyajsız bir şekilde evden ayrılmıştı.

Yoongi dolabının önünde dururken yavaşça anahtarı kilide sokup dolabın açılmasını sağlamış ve omuzunda sallanan deri siyah püsküllü çantayı dolabına dikkatle yerleştirmiş onun yerine aşağıdaki raftan fizik defterini ve kitabını koluna alıp tekrar kapatmıştı.

Aynı işlemi yapan diğer ikilinin yanına giderken Jimin'in yanındaki dolaba sırtını yaslamış ve ayakkabısının topuğunu yere koyup ayağını iki yana sallarken yüksek çıkması için çaba sarf etmediği sesiyle konuşmuştu.

"Okul çıkışı planınız olmasın. Bir hafta kaldı gösteriye."

Jimin onu onaylarken kahverengi saçlarını geriye atmıştı. Bu hareketiyle üstündeki uçuk pembe ve zaten kısa olan kazak havalanmış hafifçe karnındaki kasları ortaya çıkarmıştı. Altında neredeyse tamamen bacaklarını gösteren bol ve yırtık bir kot pantolon vardı.

Namjoon yanlarına gelirken sevgilisinin karnına elini koyup onu kendisine çekmiş ve Jimin'in omuzunun üzerinden Yoongi'ye bakarken konuşmuştu.

"Bas gitarist bulamadın mı hâlâ?"

Yoongi bu sefer de onu süzmüştü. Arkadaşlarının giyim tarzını seviyordu ve her gün onları böyle güzelce incelemek bir rutin olmuştu. Namjoon'un üstünde ultra uzun, yüksek bel, bol bir pantolon vardı ve ona bağlı olan pantolon askısını beyaz gömleğiyle güzelce tamamlamıştı. Namjoon gömleğinin kollarını kıvırmayı tercih etmiş ve kısa saçlarına Mathilda görünüşünü tamamlayarak küçük bir bere takmıştı. Yoongi onu süzmeyi bitirdiğinde başını kaldırıp olumsuz anlamda salladı ve sınıfa yürürken konuştu.

"Hepsi yarım yamalak çalıyor, ayrıca hepsi aynı nota dizilimi. Bize uyum sağlayamazlar. Üstüne üstlük..."

Omuzunun üstünden yine birbirine sırnaşan ikiliye bakarken gözlerini devirip önüne dönmüştü.

"Dibine kadar gay olmanıza rağmen gelmek isteyenlerin çoğu sizi düşürmek için başvuran kızlar. Dolayısıyla müziğe dair tek bir bilgileri yok."

Jimin bu dediğiyle gülse de sözlü herhangi bir tepki verme gereği duymamış ve fizik sınıfından içeri girdiklerinde sağ arka tarafta yer alan geniş, üçlü masalardan birine kurulmuşlardı. Jimin bagetlerinden alışkanlık olduğundan kalemini parmakları arasında çevirirken ayağıyla da bar sandalyelerine benzeyen sınıf sandalyesinde ritim tutuyordu.

Herkes fizik öğretmenlerinin girmesiyle kitaplarını açmaya koyulurken Yoongi de aynısını yapmak için başını kitabına eğmişti. Tam o sırada duyduğu çarpma sesi ve ardından gelen kısık sesli küfürle başını kaldırırken onu gördü Yoongi.

Uzun saçlarının yan tarafı kazıtılmış ve diğer kısmı o tarafı açıkta bırakmak için hafifçe jölelenmişti. Siyah, aynı Yoongi'ninki gibi bol paça bir pantolon giyiyordu, pantolonun kenarlarında dizinin üstüne kadar süren yuvarlak zımba detayları vardı, onun altında ise sivri uçlu parlak gümüş ve topuklu ayakkabıları gözüküyordu. Üstünde bedenine tamamen yapışan beyaz yarım kollu bir tişört vardı bu karnını az da olsa gösteriyordu. Deri bol ceketi elinin neredeyse tamamını kapatsa da çoğu soyulmuş siyah ojeli parmakları ve bir kaç yüzüğü hâlâ görüş açısındaydı.

Ah, unutmadan. Sırtında bir bas gitara ait olduğu belli olan ekstra kalın bir gitar çantası sallanıyordu ve az önce kapıdan girerken onu kapının kenarına çarpmış bu yüzden de küfür ederek, bunun devamında ise sendeleyerek içeri girmişti.

Şimdi ise tahtayı ortalamış bir şekilde sınıftaki herkese bakarken hafifçe elini kaldırıp kısa bir selam vererek dudaklarını ıslatmış, hafifçe eğildikten sonra konuşmuştu.

"Merhaba, ben Jeon Jungkook."

Yoongi hâlâ çocuğun göz zevkine hitap eden görünüşünü süzerken başını kaldırdığında ona bakan gözlerle karşılaşmış ve başını yana eğdikten sonra arkadaşlarına dönmüş onların da kendisine baktığını anlayıp konuşmuştu.

"Sanırım onu bulduk."

-Mabel.

Kurgu bütün detaylarıyla ki buna 5.0.5 adı da dahil bugün gördüğüm rüyanın sonucudur. Karakterlerle de oynamadım. Biliyorsunuz benim bölümlerim kısadır. Tek solukta bu kadar uzun yazdığım için mutluyum. Umarım beğenir ve satırarası yorumlarınızı benden eksik etmez, beğeninizi görmeme izin verirsiniz.

Sevgiler Mabel.


5.0.5 | yoonkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin