One

1.4K 62 1
                                    

- Min Yoongi -
Bir anda aptal alarmın sesini duyunca sinirle elimi alarma vurdum. Daha sonra kendimi tam karanlığa bırakıcam telefonum çaldı. Arayana söve söve gözlerimi açmadan telefonu elime aldım, Hoseok'un sesini duyunca elimle alnımı azcık ovdum. Uyanmayacağımı bildiği için her seferinde arıyordu şerefsizZz. Tlfnu açtım ve sesini kısıp bekledim, yüzüme kapatınca offlayarak yataktan kalktım ve banyodaki günlük rutin işlerimi halletmeye gittim. İşimi hallettikten sonra üstüme siyah takımımı giyindim, bugün toplandı vardı yanlış hatırlamıyorsam. Kahverengi ve açık turuncu renkleriyle hafifçe göz makyajı yaptım. Daha sonra açık kırmızıdan bir tık daha koyu kırmızı lipbalm koyduktan sonra aşağıya inerek kendime orta boy bardakta kahve yaptım. Siyah ayakkabılarımı giyinip, kahvemi elime aldım. Siyah spor arabama ilerleyerek bindim ve gaza yüklendim, yan sırıtışımla hızlı bir şekilde sürüyordum. Hız yapmaya bayılıyorum gerçekten de, hoseok burda olsaydı kesinlikle çığlık çığlığa olurdu. Şirkete varmaya az kala arabamı kaydırarak durdum ve havalı bir şekilde arabamdan inerek, hafifçe sırıttım. Herkes hayran hayran bakıyordu, şirketin içine doğru yürüdüm asansöre binerek en üst katı tuşladım. Asansör açılınca tüm ihtişamımla odama doğru yürürken herkes hayran hayran bana bakıyordu, yalan yok bu hoşuma gidiyor. Odamın kapısını açıp hızla kapatarak koltuğuma yayıldım. Yaklaşık 5-6 dk sonra sekreterim Jennie geldi, bana programımdan bahsettikten ve imzalamam gereken dosyaları söyledikten sonra onu odamdan kovdum.
*2,5 saat sonra *
İmzalamam gereken dosyaları yaklaşık 2,5 saattin sonunda anca bitirdim ve evrakları kontrol ettim. Boynumu ve ellerimi kıtlatarak, kafamı arkaya doğru yasayarak gözlerimi kapatmıştım ki bir anda kapı hızla açıldı. Gelenin kim olduğunu bilmek zor değildi, bu enerjiyle tabi. Gözlerimi açarak ona bayık bayık baktım.
" YAHHH MİN YOONGİİ BANA ÖYLE CANSIZ CANSIZ BAKMAA"
"Heyyy jung Hoseok o cırtlak sesinle bana bağırma"
Trip attığını belirten bir ses çıkardıktan sonra, masanın önündeki mini koltuklara oturarak ayak ayak üstüne attı ve konuşmaya başladı.
" Aishh!! neyse seninle moralimi bozamam bugün Namjoon-shi gelecek"
Birilerini tanıştırırken neden bu kadar heyecanlı olduğunu hiç anlayamayacağım sanırım. Gözlerimi devirerek saatime baktım.
" Ah evet, evet yaklaşık 2-3 dakika sonra falan"
Tam hoseok konuşacaktı ki, kapım çaldı, gel komutunu verince içeri Jennie geldi.
" Bay Min, Kim Namjoon geldi onu toplantı odasına yönlendirdik. "
" Tamam, Jennie, Lisa ile birlikte gerekli dosyaları alıp toplantı odasına gelin."
Hoseok, sekreterim çıktıktan sonra kaba olduğumla alakalı bir şeyler söyleyerek önden gitti.

Toplantı odasına geldikten sonra, Hoseok ile birlikte içeri girdikten sonra, beklediğimiz görüntü Namjoon'un kucağında kulakları olan acayip bir şeyi ileri-geri giderek tutması değildi. Hoseok şaşkın gözlerle ona bakmaya devam ederken, namjoon geldiğimizi farketmişti.
" Oh, gelmişsiniz. Çok üzgünüm onu uyutup hemen oturacağım."
Hafifçe bir baş onaylamasıyla oturup, tlfnum ile uğraşmaya başladım. Hoseok da sorularını unutmuş gibi sus pus olarak Namjoon'u izlemeye başladı. Namjoon işini halledip oturunca ikimiz ona döndük. Hoseok dayanamayıp konuşmaya başladı.
" Hadii tanışın artııkkk"
Namjoon gamzelerini ortaya çıkaracak şekilde hafifçe gülümseyip elini uzattı.
" Kim Namjoon, tanıştığıma memnun oldum Yoongi."
Elimi uzatarak hafifçe elini sıktım ve mırıldandım.
"Bende"
Daha sonra ihale ile ilgili konuşmaya başladık.

Sonunda üçümüz ortak olmuştuk, şu an benim odamda oturup kahve içiyorduk. Daha sonra hoseok şu kulaklı şeyin konusunu açtı.
"Namjoon-ah o kucağındaki kulakları olan şeyde neydi?"
Namjoon hafifçe gülümseyerek konuşmaya başladı.
" O bir Catboy Hoseok-shi. Abim Seokjin'in başarılarından biri. Yarı insan yarı hayvan olan bir melez. Bende onlardan sahiplendim. Kucağımdaki bir kedi meleziydi. Adı Jimin, Park Jimin. Uyanmasına az kaldı şimdi tanışırsınız."
Hoseok can kulağıyla onu dinleyerek şaşkınca sesler çıkarıyordu. Açıkçası bu konu benimde ilgimi çekmişti. Namjoon bitirince hoseok hemen konuştu.
" Bunu daha önceden azcık duymuştum ama doğruluğuna inanmazdım, namjoon. Minik jiminle tanışmayı dörtgözle bekliyorum. "
Birden bire ağlama sesi gelmeye başladı. Namjoon ayaklanıp adı 'Jimin' olan şu şeyi kucağına alıp susmasını sağladı ve bize doğru döndürdü.

Kocaman kahverengi gözleriyle, minik burnu ve tombul ağzıyla bize bakıyordu. Aşırı tatlı görünüyordu, minik kulakları ve kuyruğu görünürdeydi. Hoseok komik yüz ifadeleri yapmaya başlayınca hafifçe kıkırdamaya başladı çok şirindi bu hepimizi gülümsetmişti. Bir anda kendime gelip hemen somurttum. Namjoon'un telefonu çalınca artık gitmedi gerektiğini söyleyip bizimle vedalaştı. Nasıl olsa akşam ihale için bir parti vardı. Hoseok da kendi odasına gidince işlerimi halletmeye başladım.

Eve varınca hızlıca duş aldıktan sonra, parti için giyineceğim kıyafetleri seçtim ve giyindim saçımı yaptıktan sonra, yüzüme biraz makyaj uyguladım ve ayakkabılarımı giyinerek aşağıya indim. Hızla evden çıkarak arabama bindim, partiye doğru yol aldım.

    ( Yoongi'nin partiye giyindiği kıyafet)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

    ( Yoongi'nin partiye giyindiği kıyafet)

Partide her şey yolunda gidiyordu, içimi içerek etrafı seyrediyordum. Etrafta çıkan minik kaosları keyifle seyrediyordum. İşte ne olduysa artık, o kadar çok ağır olan içkilerden içmiştim ki hoseok her ne dediyse ona evet diyip başımı yakmıştım. Tek hatırladığım eve geldiğim gibi sarhoşlukla kendimi yatağıma atmam.

.
.
.
.
.
Evet Min Yoongi'nin sıradan bir gününü gördünüz.

Sweet little tiger hybridHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin