Kör gözler için merhem yoktur. Tıpkı kararmış kalplere artık ses ulaşamayacağı gibi. Kararmış kalplerde hüküm süren tek fısıltı şeytandan çıkar.
Şeytan insanın ayağını cehenneme kaydırır. Fakat şeytan kimdir? Nasıl bir şeydir? Neye benzer? Kim bilir? Şeytan belki de sûretsiz bir ruhtu ama kimine göre anneydi, kimine göre abi kimine göre bir devlet başkanı... Fakat Felix'e göre şeytan amcasıydı.
Yine azılı bir rüyanın pençesinden kendini zor kurtarmış, kaldığı odanın penceresine doğru ilerlemişti. Boğazında hala hissettiği acı ile boğulur gibi oldu. Camdan dışarı bakarken 'rüyalarımda bile beni bırakmıyor' diye düşündü. Rüyasında amcasından kaçıyordu. Sonsuz bir koridorun gördüğü dönemecine bir türlü ulaşamadan sanki olduğu yerde koşuyordu. Amcasının peşinden gelip gelmediğine bakmak için arkasını döndüğü her seferde birine çarpıyordu ve baktığında amcasının önünde dikildiğini görüyordu. Adam tiksindiğini belli eden bir ifade ile Felix'in boğazını kavrayıp yukarı kaldırıyordu. Felix kesilen nefesiyle bilincini kaybedene kadar amcasının korkunç feromonları altında eziliyordu. Bu sahneyi kaçıncı kez yaşadığını bilmediğinden artık uyumak istemez haldeydi. Kendini bu sıkışıklıktan, korkaklıktan arındırmak, özgür kılmak istiyordu. Hep pısırık, korkak ve ezik olarak yetiştirilmişti. Böyle yetiştirilmiş olmasına rağmen asla böyle olmak istememişti. Kendini geliştirmek istediği her alanda önüne engel konmuş, dört duvar arasına oda deyip onu hapsetmişlerdi. Ama artık korkmayacak ve amcasının soluğunu kesmek için elinden yapacaktı. Yılmadan geride kalan zavallı yengesini ve kabilesini bu garip ve perişan yoksulluktan, ahvalden kurtaracaktı. Felix fark etmese bile gecenin karanlığında tüm düşünceleri etrafına ruhani bir duvar oluşturmuştu. Odanın içini bir ışık alırken fısıltılar yükseliyordu.
'Yıkmak için zalimin sesini,
Bekle küçük tilkiyi
Tilki gizler gönlünde saf sevgiyi'
************************
Sabah olduğunda Felix onu misafir eden aile için kahvaltı hazırlamıştı. Evin sakinleri teker teker mutfağa döküldüğünde hazır olan kahvaltı ile şaşırıp mutlu olmuşlardı. Felix gülümseyen yüzüyle
'Günaydın. Bugün kahvaltınızı ben hazırladım. Umarım mutfağınızı kullandığım için rahatsız olmazsınız.' dedi. Son dediğini daha çok Baekhyun için demişti. Baekhyun gülümseyerek
'Hayır olur mu öyle şey! Ben, Chris mutfağı döküyor diye sokmuyorum onu oraya' diyerek güldü. Baekhyun masa üzerine hazırlanmış kahvaltıya bakarak gülümsedi. Gayet başarılıydı. Eşiyle birlikte masaya geçip oturduğunda eşinin hissettiği tedirginlik ile başını karşısında oturan yabancı oğlana çevirdi. Küçük misafirleri korkak mı yoksa aptala yatan biri mi? Tam olarak anlayamamıştı. Felix, diğerleriyle sessizce kahvaltısını ederken üçlü onun üzerindeki duruşun ve yansıttığı hislerdeki değişimin farkındaydı. Ki hissettikleri şey gayet doğruydu. Felix dün gece kilitli hislerinin kilidini tamamen kırmıştı. Artık çevresindeki insanların altında ezilen değil, farklılığı ile sivrilen biri olacaktı. Chris yudumlandığı çayını bitirir bitirmez dirseklerini masaya yaslayarak ellerini çenesinin önünde kavuşturdu.
'Bize söylemek istediğin bir şey mi var Felix?' dedi. Felix kararlı bir baş ile riskli oynama kararı aldı.
'Evet, daha çok göstereceğim bir şey var. Ama burada olmaz, beni kimsenin göremeyeceği ve sadece sizin bilmenizi istediğim şeyi gösterebileceğim bir yere götürmelisiniz! Ama sadece siz bileceksiniz. Her şeyi anlatacağım. Tabi ki bunların sadece aramızda kalacağına dair kan yemini ederseniz.' dediğinde Chanyeol başını sallayarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Başlık - Chanlix-
FanfictionFelix bulunduğu konumdan bu hale nasıl geldiğini bilmiyordu. O bir avcıyken av durumuna düşmüştü. Chanlix temalıdır 🌸❤️ Eşcinsel kurgu