Bölüm 9🧚🏻

2.6K 168 35
                                    

Bir süre sarıldık, sadece sarıldık.
Del: Dray, daha iyi hissedeceksen her şeyi anlatmak ister misin?
Draco: Peki, anlatacağım.
Gözlerimizi sildik, geri çekildik ve ikimiz de rahat bir şekilde yatağa karşılıklı olarak oturduk.
Draco: Benim ailem, yani babam bir ölüm yiyen. Yani... Voldemort'un emrindeler. Bana seçenek sundu. Ya ölüm yiyen olacaktım, ya da...
Del: Ya da?
Draco: Ya da ailemi...
Gözlerimin tekrardan dolduğunu hissettim.
Draco: Yemin ederim ki babam umrumda değil ama annem... Annemsiz yaşayamam ben. Yapmak zorundaydım, yapmazsam her şey çok çok kötü olurdu. Bana seçim şansı vermediler Del. Babam korkak bir aptalın teki olduğu için eşini ve çocuğunu karşısına aldı onun için. Bizden vazgeçti. Ondan nefret ediyorum. Bu seçimi bana sorduğunda Ölüm Yiyenlik'i seçmem için çok zorladı beni. Asla bana seçme şansı vermedi. Üzgünüm Del, seni hayal kırıklığına uğrattım biliyorum. Seninle tanıştığımız gün, o gün gözlerim şiş ve kızarıktı çünkü işaretim o gün verilmişti. Saatlerce onu çıkarmaya çalıştım, olmadı. Her şeyi denedim, aklına gelebilecek her şeyi denedim çıkarmak için. Sanki en başından beri oradaymış, asla çıkmayacak gibiydi. En son kolum kandan görünmeyecek hale geldiği için vazgeçmek zorunda kaldım. Özür dilerim, belki daha fazla uğraşmalıydım. Ama tek yapabildiğim göz yaşlarımın kanımla beraber akmasını izlemek oldu. Ben bu kanı taşımak istemiyorum Del. Bir korkağın kanını taşımak, onun kanından olmak istemiyorum. Onunla aynı soy adı, o istediği için asla çıkaramayacağım bir işareti taşımak istemiyorum...
İkimiz de karşılıklı olarak oturmuş, hüngür hüngür ağlıyorduk. Draco'nun kolunu tuttum, iyice baktım. Her yeri izlerle doluydu. Bir sürü yara vardı. Sorun bu yaraların fiziksel değil, hislerine zarar vermesiydi. Bu yaraların, acısını dindirmek için yapılmasıydı. Draco bunu istemiyordu, Draco kendini görmek istemiyordu. Draco kendinden nefret ediyordu. Draco'yu babası, kendi öz babası kendinden nefret ettiriyordu. O, iğrenç bir insandı. Mide bulandırıcı, pisliğin tekiydi. Kendi hayatıyla beraber, sadece mutlu olmak isteyen, sevgi isteyen bir çocuğun da hayatını da mahvediyordu. Draco pişman bir suratla yüzüme baktı. Sessizce özür diliyordu. Ağlayarak, sessizce özür diliyordu. Tekrar sarıldım Draco'ya, bu sefer sımsıkı sarıldım. Konuşmaya başladım.
Del: Sen hayatımda gördüğüm en iyi insansın Dray, sen harikasın. Sen hayatımda gördüğüm en büyük fedakarlığı yapan insansın. Sen anneni korumak için kendi hayatından vazgeçtin, bu çok büyük bir fedakarlık. Sen hayatımda gördüğüm en iyi çocuk, en iyi sevgili, en iyi arkadaşsın. Söz veriyorum bundan sonra yalnız değilsin, söz veriyorum bundan sonra her şeyi beraber yapacağız. Ben her zaman yanındayım, ve olacağım.
Draco da bana sarıldı. Şaka yapmıyorum, yarım saat boyunca öyle kaldık. En son kapı çaldı, kalkıp açtığımda gelen Pansy'di. İkimizi de ağlamaktan mahvolmuş bir şekilde görünce merakla içeri girdi. Arkasından kapıyı kapattım. Draco'nun yanına oturduk.
Pansy: Bu haliniz ne sizin? Neye bu kadar fazla ağladınız? Bir de beraber mi ağladınız?
Del: Pans, ben yüzümü yıkayayım biz çıkalım Draco burda dinlensin, olur mu?
Draco: Tamam siz çıkın. Yarın sabah görüşürüz.
Del: Görüşürüz bebeğim.
Draco'yu yanağından öptüm, Pansy'le çıktık. İlk tuvalete gittik, Pansy'le tanıştığımız ilk gün gibiydi o an. Yüzümü yıkamama yardım etti. Biraz daha iyi göründüğümden sonra bahçeye çıktık. Her zamanki yasak ormanın önündeki yerimize gelmiştik. Beraber oturduk, konuşmaya başladık.
Pansy: Evet, anlat dinliyorum bu kadar önemli olan neydi?
Del: Kaldırabileceğinden emin misin?
Pansy: Kaldırırım bebeğim, sen anlat.
Del: Peki, başlıyorum. Draco'nun babası bir ölüm yiyenmiş-
Pansy: Ne?! Onunla beraber olmaya devam edecek misin-
Del: Pansy hani beni dinlesen anlarsın!
Pansy: Şey, pardon bir daha bölmeyeceğim tamam.
Del: Draco'nun babası bir ölüm yiyenmiş, ve Draco'yu da ölüm yiyen yapmış. Ama Draco'ya isteyip istemediğini sormamışlar. Yani Voldemort-
Pansy: Onun adını kullanma Del.
Del: Saçma bir isimden korkmam Pans, her neyse. O işte, sormuş Draco'ya. Ya ölüm yiyen olacakmış ya da ailesini öldürecekmiş. Babası korkak pisliğin teki olduğu için Draco'yu kabul etmesi için zorlamış. Babası umrunda değildi ama annesi onun her şeyi. Annesini kaybetmek son isteyeceği şey olduğu için kabul etmek zorunda kalmış. İşareti verildiğinde çıkarmak için her şeyi denemiş. Aklımıza gelebilecek her yolu denemiş. Ama...
Tekrar ağlamaya başlamamak için yutkundum.
Pansy: Ama o işaret artık ölene kadar onunla. Asla çıkaramaz. Hiçbir şey işe yaramıyor.
Del: Evet. En so- sen bunları nerden biliyorsun?
Pansy: Bir kitapta okumuştum, ordan.
Del: Peki. En sonunda kolu kandan görünmeyecek hale geldiği için vazgeçmiş, oturup göz yaşlarıyla kanının akışını izlemiş. Aynı gün benimle tanışmış zaten, o kadar. Çok özür diledi benden, kendinden nefret ediyordu Draco. Babası kendinden nefret ettirdi oğlunu, öz oğlunu. Gerçekten inanmak istemiyorum...

Tam 700 kelime olsun diye uğraştım AŞAMWĞSMWĞSMWĞS aşırı uzun bir bölüm oldu... Ve fazla duygusal. Ağlasanız yeridir emin olun WŞSMWĞSMWĞSN. Ben yazarken ağladım... Üzgünüm AŞAMWĞSMWĞMSWĞMS.

𝘌𝘹𝘤𝘭𝘶𝘴𝘪𝘰𝘯༒Draco Malfoy🧚🏻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin